Önceki gün Şehir Hastanemizin Başhekimi sevgili dostum Uzman Dr. Yaşar Bildirici tıp bayramı ile ilgili hazırladıkları ve sosyal medyaya koydukları tıp bayramını anlatan videonun linkini attı. Bildirici de güzel bir açıklama yapmış. Kuvvacı Bildirici olarak kendisini kutladım. Her ülkenin doktorlarının bir tıp bayramı vardır. Ama sadece bizim ülkemizin tıp bayramı gerçek bir destana dayanır.
Ülkemizde her kutlanan tarihin ayrı bir hikâyesi, destanı vardır. Çok sayıda ülke, ülkesi ile ilgili destanlar uydurur. Bu destanlar o ülkenin halkını tarihi bağlar ortaya çıkararak bir araya getirmek için kullanılır. Binlerce yıl önceki destanımız bile gerçektir.14 Mart Tıp Bayramının 100. yılını çoktan geride bıraktığımız bugünlerde bayram gerçek olaylara dayanmaktadır.
103 yıl önce Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşlarının İstanbul’daki İngiliz işgalini protesto etmek için başlattıkları direniş bugün tıp bayramı olarak kutlanmaktadır. Bugün de tıbbiyelilerin ruhu 100 yıldır ayakta olmaya devam ediyor.
Takvimler 14 Mart 1827 tarihini gösterdiğinde, bugün İstanbul Tıp Fakültesi olarak bilinen yükseköğrenim kurumunda başlayan işgal protestosu 14 Mart 1919’da işgal altındaki İstanbul’da bugünkü Vezneciler semtinde bulunan Zeynep Hanım Konağın da, İngiliz işgal kuvvetlerine karşı bir direniş amacıyla başlatıldı.
Tıp öğrencileri ayrıca, okulun iki büyük kulesi arasına işgali protesto etmek amacıyla, Türk Bayrağı da asmışlardır. Tıp öğrencilerin önderliğini de Hikmet adında okulun üçüncü sınıf öğrencisi yapıyordu. İngilizler her şeyi denemelerine rağmen tıbbiyeli Türk öğrencileri durduramadılar. 14 Martlar bu nedenle ülkemizde sömürgecilere karşı bayrak açan tıp öğrencilerin günü olarak kutlanıyor.
GÖREVİ HENÜZ BİTMEMİŞTİ
Tıbbiyeli Hikmeti genç yaşına karşın Sivas kongresine gitmek için İstanbul’dan seçilen üç öğrenciden biri olur. İstanbul’dan gizlice arkadaşı Dr. Yusuf Balkan ile birlikte ayrılarak, Ankara’ya gelirler. İki arkadaş kongrelere katılarak ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak için çalışırlar. Ayrıca, Tıbbiyeli Hikmet, Sivas kongresinde manda isteyen delegelere tepki göstererek, Atatürk’e “Paşam, Mandayı kabul ederseniz sizi de ret ederiz” diye seslenir. Atatürk de bu görüşmeden sonra “Manda ve himaye asla kabul edilmez” sözünü söyler. Bu söz bugünde Türk Bayrağından, bağımsızlıktan ve ulus devletten yana olanların söylediği bir şiardır. Emperyalizme karşı bir tutumdur.
Tıbbiyeli Hikmet Boran ve arkadaşı Yusuf Balkan, Ankara Cebeci Askeri Hastanesinde tifüse karşı birlikte mücadele ederler. Hem emperyalistlerle mücadele ederler hem de sağlıklı nesiller yetişmesine destek verirler. İkili kurtuluştan sonra, izinli oldukları zamanlarında biriktirdikleri paralar ile Atatürk’ün yurt gezilerinde gittiği yerlere giderler. Şan, şöhret peşinde koşmadan hekim olarak yurttaşlarının hizmetinde olmuşlardır.
MİLLETVEKİLLİĞİNİ KABUL ETMEDİ
Tıbbiyeli Hikmet’i, Atatürk milletvekili yapmakta istedi. Ancak, kendisi kabul etmedi. Atatürk’ün ölümünden sonra ise Tıbbiyeli Hikmet askeri hastanelerde görev yaptı. 46 yaşındayken, Sarıkamış da, donmak üzere olan askerlere ulaşmak isterken, verem hastalığına yakalandı ve bu hastalıktan kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Takvimler 1945 yılını gösteriyordu.
Bu miras bugünde tıp eğitimi yapanlara geçmiştir. Doktorlarımızın tamamı Türk Bayrağı’nın vatan sevgisinin önemini bilmektedir. Yurttaşlarımıza şifa dağıtan tüm doktorlarımızın günü kutlu olsun. 100 yıl önce işgale karşı çıkanlar bugünde bölgemizdeki Amerikan işgallerine direniyorlar. Tıbbiyeli Hikmet’lerin manevi mirasçıları olmaya devem ediyoruz.
TIP BAYRAMININ BUGÜNKÜ ÖNEMİ
yıl ki, tıp bayramında, tüm dünya ile birlikte ülkemizde de küresel salgın başladı. Ön cephede olan Tıbbiyeli Hikmet’lerin izinden giden doktorlar ve tüm sağlık çalışanları küresel salgın ile mücadeleye başladı. Yüzlerce sağlık çalışanımız mücadelede hayatını kaybetti. Mücadele henüz sürüyor. İki yıllık süreçte, toplumsal sağlığın önemi daha iyi anlaşıldı.
SÖZLER TUTULMALIDIR
Tüm sağlık çalışanlarına geçmişe etkili olarak yıllık 90 gün yıpranma payı hakkı verilmelidir.3600 ek gösterge sözü tutulmalı, tüm personeli kapsayan kademeli olarak ek göstergeler artırılmalıdır. Kovid-19’un kamu görevlisi olsun olmasın tüm sağlık çalışanlarına iş kazası meslek hastalığı kapsamında haklar veren özel bir düzenleme yapılmalıdır. Sağlık hizmetlerinde var olan personel açığı küresel salgın ile daha da belirginleşmiştir. Bir an önce yeterli sayıda kadrolu ve güvenceli olarak sağlık çalışanı istihdam edilmeli, personel açığı kapatılmalıdır. Demek ki, sağlık çalışanları için yapılması gereken çok şey var.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!