İstanbul Esenler’den akşam saat 20.00 Eskişehir’e gelmek için otobüse bindim. Eskiden hepimizin gurur vesilesi olan İsmail Ayaz otobüs firması yok. Eskişehirliler, gidecekleri şehirlere İsmail Ayaz varsa onla giderdi. Bu firma bir hiç uğruna yok oldu. Firmayı alanlarda sürdüremediler.
Şimdi Eskişehirli bulduğu otobüs firması ile Eskişehir’e gelmeye çalışıyor. Eskişehir’e Bursa üzerinden 4.5 saatte gelen otobüs firmasını tercih ettik. Çünkü, Bilecik üzerinden gelen 6 saatte Eskişehir’e zor geliyor. Firmanın İstanbul’daki yazıhanesinde görevli, Eskişehir’e otobüs yolcusunun az olduğunu belirterek,” Eskişehirliler Yüksek Hızlı Trenin keyfine vardı. Trende bilet bulamayan Eskişehir’e otobüsle gitmeyi tercih ediyor” dedi.
OTOBÜSTEKİ SİVİL POLİS
Otobüs Bursa’ya geldiğinde otogarda beş dakika mola verdi. Bu sırada dolu otobüs komple boşaldı. Bursa’dan binenlerle birlikte otobüste 10 kişi Eskişehir’e hareket ettik. Meğerse otobüsteki 10 kişiden biri Eskişehir Emniyet Müdürlüğündeki sivil trafik polismiş.
O kişinin sivil trafik polisi olduğunu nasıl mı anladık? Otobüs Tepebaşı girişinde yol kontrolü yapan ekip otosunun yanına gelmeden, sivil trafik polisi otobüste ayağa kalkarak,” Ben Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Trafik şubesinde görev yapıyorum. Sizin emniyetli yolculuk yapmanız için otobüse yolcu gibi biniyoruz. Sürücüyü kontrol ediyoruz. Otobüsü sürücüsünü kutluyorum. Hatasız bir şekilde Eskişehir’e geldi. Sizlere de iyi günler diliyorum” dedi.
Otobüs Tepebaşı Batıkent’e geldiğinde sivil trafik polisi, otobüsten inerek ekip otosunun yanına gitti. Yolda trafiği denetlemek, radar uygulaması yapmak yol güvenliği açısından önemlidir. Ancak, sivil trafik polisinin kilometrelerce otobüste gitmesi, sürücünün hata yapıp yapmadığını kontrol etmesi, bütün güvenlik önlemlerinin bir adım önüne geçiyor. Sıkı kontroller sürücülerinde sürekli kontrol altında olduğunu hissederek, hata yapmasını önler. Eskişehir Emniyet Müdürlüğünü kutlamak gerekiyor. Kimsenin haberi ve reklamı olmadan yolları denetliyor.
***
Ülkemizdeki mülteciler Yunanistan’ın sınırlarını zorladığı bu günlerde bende Bulgaristan’a gittim. Yunan ve Bulgar sınırının Türkiye tarafında güvenlik güçlerimizin yoğun denetimleri vardı. Mülteciler için ülkemizin batı sınırları açıktı. Ancak, yinede kontrol vardı. Bulgaristan’a giderken, gittiğimi bilenler Avrupa’daki Korona virüsüne karşı aranan tedbirlerinin ne olduğunu kendilerine bildirmemi istiyorlardı. Sınırın karşı tarafında mülteci tedbiri vardı. Hamzabeyli sınır kapısından Bulgaristan’a girdiğimizde ilk önce Bulgar sivil güvenlik güçleri ile karşılaştık.
Bulgar güvenlik görevlileri Türkiye tarafında Suriyeli görüp görmediğimizi bize sordular. Oldukça da sinirliydiler. Biz de Suriyelilerin Yunanistan’ı tercih ettiğini söyledik. Söylediklerimiz Bulgar güvenlik güçlerinin yüreğine su serpti.
SURİYELİLER BÖYLE YAPMAMIŞTI
Yunanistan Suriyeli mülteciler konusunda sınıfta kaldı. Yunan sınırında, insanlık dramı yaşanmaya devam ediyor. Yunanlıların durumunu tarihin tozlu sayfalarında izlemek gerekiyor. Şu anda dünyada mülteci konumunda olanlar Suriyeliler, yarın bir başka ulusun fertleri mülteci konumuna gelebilir. Emperyalizm var oldukça savaşlar kaçınılmaz oluyor. İkinci Dünya Savaşı yıllarda Alman ve İtalyan faşistleri Yunanistan’ı işgal etmişti. Yunanlılarda deniz yolu ile Ortadoğu ülkelerine geçmişlerdi. İkinci Dünya Savaşı’nda Alman ve İtalyanlar Yunanistan'ı işgal ederken, on binlerce kişi deniz yoluyla Ortadoğu'daki mülteci kamplarına kaçmıştı. İngiltere'nin 1942'de kurduğu Ortadoğu Yardım ve Mülteci İdaresi 50 bin Avrupalıyı Suriye, Mısır ve Filistin'de kurulan kamplara yerleştirmişti.
O günlerde yayın hayatını sürdüren Kudüs gazetesi ön sayfasında kocaman Suriyeli kadınların Yunan çocuklarına giysi dağıtırken gösteren fotoğrafı yayınlamıştı. Arapça yayınlanan Kudüs gazetesi Yunanistan’dan Suriye’ye sığınanlara Suriyelilerin yemek ve kıyafet dağıttığını yazıyordu. Bugün kan ve barut kokuları içinde olan Ortadoğu ülkeleri o tarihte savaştan kaçan sığınmacılara ülkelerini açıyordu. Bugün ise Yunanlılar sınır kapılarına dayanan Suriyelilere ateş açarak, onları öldürmekte çekinmiyor. Batılıların adaleti bu şekilde tecelli ediyor. Yugoslavya dağıtırken, hiçbir Avrupalının kılını kıpırdadığını görmedik. Şimdide Yunanlıların aynı çizgide durduğu açıkça görülüyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!