bu köşemde yazıyorum. Biz 30 yıldan daha önce bir zaman diliminde bu mesleğe başladığımızda Eskişehir’de yerli ve yabancı turist görülmezdi. Yılda belki birkaç kişi tesadüfen Eskişehir’den geçer, bize denk geldiklerinde ise bizde onları haber yapardık. Kafileler halinde Eskişehir’e hiçbir zaman turist gelmeyeceğini düşünürdük. Altın yumurtlayan tavuk nitelemesi yapılan turizmden o dönemlerde kimse Eskişehir’in büyük oranda pay alacağını düşünmezdi. Eskişehir’deki tek müze arkeoloji müzesinin de yıllarca kapalı kalması Eskişehir’e olumsuzluk olarak yansıdı. 15-20 yıl kapalı kalmasından sonra Eskişehir’in dünya markalarından biri olan ETİ’nin el atması ile birlikte bu müze açılabildi. Bugün ise Odunpazarı bölgesindeki müzeleri eksiksiz sayamıyoruz.
Küresel Salgının kapanma döneminde Eskişehir’e gelen turist sayısı bıçak gibi kesilince, şehirdeki işyeri sahipleri korona belasının bir an önce gitmesini beklemeye başladı. Kısıtlamaların kaldırılması ile Eskişehir esnafı ve çarşıları derin bir nefes aldı. Cumartesi günleri Odunpazarı’ndaki evimden çıktığım an kalabalıklar ile karşılaşıyorum. Kalabalıklara bazen bende yardımcı oluyorum. Ancak, Odunpazarına iki tane açık ve kapalı otopark yapılmasına rağmen araçlar, bizim evinde bulunduğu dar sokağa bile konuluyor. İtfaiye veya ambulansı girme imkânı yok. Trafik polisleri hafta sonları Odunpazarı meydanının çevresinde sıkı çalıştıkları zaman trafikten eser kalmıyor. Tabii ki, yurttaşlarında bilinçli olması gerekiyor. Her şeyi polis veya zabıta düzene sokamaz.
TURİZM BÜTÜN KENTTE
Geçtiğimiz cumartesi günü sokağa çıktığımda, dünyanın en zor yarışlarından biri olan TransAnatolia’ya katılacaklar ile karşılaştım. Çok ilgi gördüler. Kars’ta bitecek yarış, Odunpazarı meydanından başladı. Yarış için Eskişehir’e gelen sporcular, ‘şehir görmek’ ya da ‘Hayat Tepebaşındadır’ sloganını pratikte yaşamak için, Tepebaşı Belediyesini ve Tepebaşı İlçesini de ziyaret ettiler. Başkan Ataç’da kendileri ile tek tek ilgilendi. Özellikle hafta sonları komple bir turizm şehri oluyoruz. Bugün gazeteciler her turistik fotoğrafını çekmeye kalksalar ya da her turisti haber yapmaya çalışsalar gazete sayfalarını bağlayamazlar.
![]() |
Komşumuz Söğüt ilçesinde 740 yıldır süren bir gelenek var. Her yıl Eylül ayının ikinci haftasında Atatürk’ün deyimi ile yürüyen Türkler, ülkemizin dörtbir tarafından Bilecik’in Söğüt ilçesindeki Söğüt Şenliklerine katılmak için gelirler. Üç gün süren şenliklerde ilçedeki Ertuğrulgazi’nin mezarı ziyaret edilir. At yarışları başta olmak üzere, çeşitli gösteriler yapılır. Son günde gelen binlerce kişiye etli bulgur pilavı ile Söğüt’ün meşhur üzümü ikram edilir. Pilavın şifalı olduğuna inanılır.
Küresel Salgının gölgesinde hafta sonu yapılan şenliklere katılımda düşük oldu. Ancak, yine de aşılarını olan binlerce kişi kendi imkanları ile kilometreler kat ederek, Söğüt’e geldi. Uzun yılardır şenliklerin simge isimlerinden biri de hepimizin yakından tanıdığı hemşerimiz Niyazi Çapa’dır. Çapa da, her yıl olduğu gibi bu yılda özel şenlik giyişlerini giyerek, elinde kılıcı ile şenliklere katıldı.
![]() |
5 yıl önce kaybettiğimiz ülkemizin önde gelen tiyatro sanatçısı, tiyatro eğitmeni, oyun yazarı rejisör Ergin Orbey, Eskişehir Şehir Tiyatrolarının da kurucusu ve ilk genel sanat yönetmenidir. Ergin Orbey, Şehir tiyatrolarımızın bugünlere gelmesinde ve Türkiye’nin en önde gelen tiyatro topluluğu olmasında katkısı büyüktür. Ergin Orbey’in dileği ve vasiyeti üzerine ailesi kitaplarını Eskişehir Şehir Tiyatrolarına bağışladı. Şehir Tiyatroları yöneticileri, bağışlanan kitaplarını düzenlemeye başladılar. Yakında, geleceğin tiyatrocularına kitaplar açılacak.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!