Birçok meselemizin yanı sıra Tarkan'ın "geççek" isimli şarkısını tartışmaya devam ediyoruz. Şarkının siyaseten nereye oturduğu biraz dikkat edilince görülüyor. Tarkan "küresel salgına yazdığını” yazdığını söylediği şarkı bugün ülkemizde Atlantik’ten dünyaya bakmaya çalışan muhalefetin dilinden düşmüyor. Şarkının sözleri de bunu ispatlıyor. Herkes istediği şekilde şarkı yazmaya ve söyleme de özgürdür. Tarkan istediğini yazıp söyleyebilir şüphesiz. Siyasi tercihinin propagandasını yapma özgürlüğü de var. Ancak, şarkı sözü ile hedef saptırmak ya da yanlış kanı uyandırmak yanlıştır.
Sonuçta, Tarkan'ın kötü sözleri ve vasat müziği olan pop şarkısının bir siyasi dalgalanmaya yol açma ihtimali yok. Ancak, Türkçeye verdiği-vereceği zararlar çok daha ciddi olduğunu düşünüyorum."Geççek, gitçek, bitçek" şeklindeki yazım, açık bir Türkçe katliamı olarak biliniyor. Yanlışı söyleyenlere "Yalaka, yandaş" lafları etmeninde bir anlamı yok. Dünyanın önemli dili olan Türkçeyi hepimiz sonuna kadar savunmalıyız. Türkçemizi savunmak bir veya birkaç partinin inisiyatifine bırakılmaz.
SOSYAL MEDYADA LİNÇE UĞRADI
Yıllarını Türkçemize adayan dilbilimci Feyza Hepçilingirler dahi sosyal medya lincine uğradı. Hepçilingirler, sosyal medya hesaplarından şunu söylemişti:”Dili bozarak dikkat çekmek elbette mümkün ama bu dildeki yozlaşmaya çok ciddi ve tehlikeli bir kapı açıyor. Üstelik de toplumun gözü önünde olan kişiler bunu yaptığında geçerlilik de sağlanmış oluyor. Birçok kişi özellikle de gençler ‘O yapmışsa ben de kullanabilirim’ diyerek aynı yanlışı devam ettiriyor. Zaten bugün gelinen noktada nasıl yazacağımızı dahi bilmez bir durumdayız. Böyle devam ederse de yeni kuşaklar için durum içinden çıkılmaz bir hal alır. Dili bozarak orijinallik yaratılamaz. İnsanların önce kullandıkları dile saygılı olması gerekir. Bu saygıyı da toplumun gözü önünde olan popüler kişilerden beklemek bizim hakkımızdır."
Hepçilingirler, AK Parti ile bir bağı olmasa da "yandaş" ilan edildi. "Tarkan üzerinden gündeme gelmeye çalışmakla" itham edildi. Tuhaf ama Tarkan'ı "çekememekle, kıskanmakla" suçlandı. Sanki Hepçilingirler popçu veya müzisyen Tarkan ile aynı kulvarda değil. O Türkçeyi savunmak istedi.
SERDAR ORTAÇ ELEŞTİRİLİYOR
Ülkede kimsenin değil ama Tarkan'ın eleştiriden ayrı tutulduğu anlamına ulaşıyoruz. Serdar Ortaç'ı eleştirebiliyoruz. "Bu şarkı olmadı." diyebiliyoruz. Ama Tarkan söz konusu olduğunda konuşmak yasak oluyor. Serdar Ortaç da eleştiriden kurtulmak için "Gidiyor gitmekte olan" diye şarkı yazıp, "Salgını kesttetim." derse eleştiriden yırtabilir. Şahan Gökbakar öyle yaptı. Hükümete yakın mesajları varken, "Iyy Recep İvedik" diye yerden yere vuruluyordu; muhalif olunca "Recep İvedik karakteri Türkiye'nin gerçeği abi.." denildi. Kendisini sosyolog mertebesine yükseltenler bile görüldü.
TÜRKÇEYE ZARAR
Azerbaycan kardeş ülkedir. Dili Türkçedir. Ancak, bizim konuştuğumuz yazdığımız Türkçe değildir. Azerbaycan, Türk dizilerini yasakladı. Azerbaycan lehçesi bozulmasının önüne geçmeye çalışıyor.
EGE TÜRKÜSÜ DEĞİL Kİ
Tarkan'ın "geççek" şarkısındaki dil, Türkçemize büyük zararlar veriyor. Sözlerde yazılı olarak şu ifadelere rastlıyoruz: Geççek (geçecek), gitçek (gidecek), bitçek (bitecek), oynıycaz (oynayacağız), bi (bir). Tarkan örneğin, sözü "geçecek" diye yazıp, söylerken "geççek" diye okusa çok da sorun olmazdı. Ama yazı dilini ısrarla bozması kabul edilemez.
Kimileri, "Ege aksanı böyle, ne var bunda" diyerek savunuyor. Ama hepimiz Tarkan'ın bir Ege türküsü söylemediğini biliyoruz. Şarkıyı Ege ya da herhangi bir yerin ağzıyla söylemiş olsaydı, bunu şarkının bütününde hissetmemiz gerekirdi. Yöresel ağızlar, Türkçenin zenginliğidir. Yaşatmalıyız. Ama burada böyle çaba olmadığını anlayacak kadar da işi biliyoruz.
NE OLDU?
Eskiden Atatürkçü ya da Milliyetçi çevreler Türkçe konusunda çok hassas olurdu. Hatta ilericiliğin temel ölçütlerinden biri, dile gösterilen özendi. Popüler kültürün dili yozlaştırması yerden yere vurulurdu. Dükkân tabelalarının yabancı dilde olması, ülkenin işgaliyle bir tutulurdu. Çünkü Türkçe, "herşeyimizdi.
Dil, millet olmanın temel unsurlarının başında geliyor. Millî birliği korumak ve geliştirmek diğer birçok etkenin yanı sıra dili korumak ve geliştirmekten geçiyor. Dilde çözülme, millette çözülmenin sonucudur. "Geççek, gitçek, oynıycaz" gibi ifadeler, dilde yeniliği değil, bozulmayı temsil ediyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!