Toplumda son yıllarda siyasetçilerden kaynaklanan kamplaşma vardı. Küresel Salgın kısmen kamplaşmayı yumuşatmıştı. İzmir depremi ise aynı Kurtuluş savaşı yıllarındaki gibi millet dayanışmasını arttırdı. İzmir depreminden sonra AK Partili veya CHP’li belediyeler ayrım yapmadan itfaiyelerini İzmir’e gönderdiler. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi de itfaiyesini ve teknik bir ekibi zaman geçirmeden İzmir’e gönderdi.
Deprem bölgesine Büyükşehir Belediyemiz itfaiyesinin yanı sıra iki tırda Kalabak Suyu gönderdi. Kimi belediye seyyar aşevi kurdu. Kimi belediye deprem bölgesinde seyyar fırında pişirdiği sıcak ekmeği depremzedelere dağıttı. Birçok ev sahibi evini depremzedelere açtı. Otel sahipleri, otellerini açarken, pizzacılar pizza dağıttılar. Lokantalar para almadan depremzedelere yemek servisi yaptı. Bu örnekler çoğaltılabilir. Benim en hoşuma giden davranışlardan birisi ise bir İzmirli yıllar önce Van'da deprem olduğunda bir depremzedeye battaniye göndermiş. Vanlı o depremzede, İzmir depremi olunca kendisine gönderilen battaniyeyi bu kez o İzmir’e depremzedelere gönderdi. Bu dayanışma ruhunun hiçbir millette olduğuna inanmıyorum.
Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen itfaiye ekiplerinin birlikte enkazlar da çalışmasının fotoğrafları Türkiye moral buldu. Ayda ve Elif isimli çocuklarının enkazdan kurtarılma görüntülerini enkaz başındakiler kadar televizyon başındakilerde alkışlarla karşıladı. Enkaz haline gelen apartmanın enkazından sağ çıkarılmayan tüp bebek ikizleri Çınar ile Sayra Alpgündüz’ün cansız bedenlerinin çıkarılması ise aileleri, yakınları kadar tüm Türkiye’nin üzülmesine neden oldu.
VÜCUT SICAKLIĞI SABİT TUTULDU
Biz bu yazıyı yazarken, İzmir depreminde kaybettiklerimizin sayısı 109’a ulaşmıştı. Türkiye’nin depremden sonra ortaya çıkan dayanışması devam etmelidir. 65 saat sonra depremden çıkarılan küçük kız Elif’in itfaiyecinin elini tutması, depremin simgesi oldu. Elif’in sarıldığı örtü ise, ilk yardımda veya deprem gibi doğal afetlere müdahalede uzmanlaştığımız görülüyor. Elif’in üzerine örtülen parlak örgü, yanık örtüsü veya yanık battaniyesi olarak biliniyor. Örtü deprem, yangın, sel gibi doğal afetlerde hastayı sıcaktan soğuktan ve nemden koruyor. Örtünün bir tarafı sarı ve diğer tarafı ise metal renkli olduğu biliniyor. Renkler uzmanlara kolaylık olsun diye konulmuştur. Metal renkli yönü vücudu soğutur. Sarı renkli yönü vücudu ısıtır. Yanık battaniyeleri soğukta gümüş tarafı, sıcakta sarı tarafı vücuda sarılır. Göçük altından çıkarılanlara metalik yüzün örtülmesinden amaç vücut sıcaklığını sabit tutmak, vücudun daha fazla sıvı kaybını engellemek içindir.
![]() |
Bugün gazeteci arkadaşımız ile evli olan Meral Şurabatur Atlan, 1999 depreminde Eskişehir’in tek yıkılan ‘Tarhan Apartmanı’ altında kalmıştı. Meral kendisi enkazdan yaralı olarak çıkarılırken yakınlarını kaybetmişti. Apartmanda 33 kişinin ölümüne neden olmuştu. Meral sağlığına kavuştuktan sonrada enkaz altında yaşadıklarını ‘İlk önce yıldızları gördüm’ isimli kitabında Eskişehirlilere ve Türk insanını anlatmaya çalışmıştı.
Aradan 20 yıl geçti. Meral’ın bugün Elif isimli bir kızı var. Evinde İzmir depremini de hissetti. İzmir depreminden sonra neler hissettiğini şu şekilde sosyal medya hesaplarında kaleme aldı:” Yazmayayım diyorum sakin olmaya çalışıyorum, haberleri de izlememeye çalışıyorum ama olmuyor. İzmir depremini çok hafif olsa da evim de hissettim. Elif uyuyordu odamızın kapısı ve lambamız hafif şekilde sallandı. O bile beni korkutmaya yetti. Devamı gelirse ya da yine deprem olursa kızımı nasıl korurum diye düşünmekten uyuyamadım o gece..
Haberleri izledikçe, uzman yorumları dinledikçe öfke, nefret acımın üstüne geçti.
Ben 20 yıl önce neden enkaz altında kaldım? 20 saat az değil koskoca bi 20 saat. Ağbim teyzem ve 34 kişi öldü neden? Neden Eskişehir'de tek bir bina yıkıldı? Benim bedenim de, ruhum da izleri kaldı bunun hesabını kim verecek? Bu sorularımın cevabını kim verecek? Neden koca İzmir'de sadece bir bölgede binalar yıkıldı? Bu insanlar o acıları neden yaşıyor? Bu insanlar, o küçücük masum çocuklar neden öldü? Hiç kimse veremez değil mi bunların hesabını bu soruların cevaplarını. Çünkü suçu herkes birbirine atacak. Biri de çıkıp demeyecek ki : "Ben ya da biz yaptık. Para hırsımız yüzünden insanları, çocukları biz öldürdük". Meral’ın yazdıkları biraz daha uzun, ancak söylediklerine katılmamak mümkün değil.
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!