2000 yılıydı. Doğançayır belediye başkanı emekli öğretmen Aslan Afacan’dı. Köy Enstitülü olan Afacan belde sakinlerin ısrarı ile belediye başkanı adayı olmuş ve seçimi kazanmıştı. Hemen Afacan’ın bugün hayatta olmadığını, bilmeyenlere hatırlatayım. Ayrıca, mekânı cennet olsun.
Afacan beldeye kooperatif aracılığı ile dağıtılan gübrelerin eksik gramajlı olduğunu belirterek, bu durumu haber yapmamı istemişti. Bir de Nazım Hikmet meselesi olduğunu belirtmişti. Bende gazeteci arkadaşımız Rahmi Emeç ile birlikte beldeye gittim.
Giderken, şair olan gazeteci arkadaşımız Emeç yanına Nazım Hikmet fotoğrafları aldı. Beldeye vardığımız da, ben hemen eksik gramajlı gübre çuvallarını bir terazi bularak tarttım. Gerçekten, gübre çuvallarında eksiklikler vardı. Haberimizden sonra mesele anlaşıldı hata giderildi. Gübre fabrikasındaki hata sonucu, tarımın yoğun olarak yapıldığı Doğançayır beldesine bir tır dolusu gübre eksik gramajlı olarak gelmişti. Haberimden sonra eksik gramajlı gübreler iade edildi. Tam gramajlı gübreler çiftçiye dağıtıldı.
NAZIM’IN MEZAR TARTIŞMASI
O günlerde Türkiye’ye Nazım’ın mezarının Moskova’dan Türkiye’ye getirilme tartışmaları vardı. Başkan Afacan, Emeç ile bana çınar ağacını diktiğini söyledi. Okulun arkasında çınar ağacının dikildiği alana gittik. Ben rahmetli başkanın ağacın önünde fotoğrafını çektim. Şalvarlı bir belediye meclis üyesi kadında yanımıza geldi. Emeç, onun eline Eskişehir’den getirdiği Nazım Hikmet’in posterini verdi. Kadın meclis üyesi ile Emeç gaza gelerek, ezberlerinden Nazım Hikmet’in şiirlerini okumaya başladılar. Bende arka arkaya fotoğraf çekiyordum. Başkan Afacan, Nazım’ın mezarının Doğançayır’a gelebileceğini, bu konuda belediye meclisinden karar aldıklarını da söyledi.
HABER BÜYÜK ETKİ YAPTI
Dönünce Doğançayırlılar, Nazım’ın mezarına sahip çıkıyorlar diye haber yaptım. Haber Türkiye çapında büyük etki yaptı. Belediyenin telefonları kilitlendi. Her kesim Nazım’a sahip çıkıyor, Doğançayır belediyesi ile Doğançayırlıları kutluyordu. Mezarın Türkiye’ye getirilmesinin imkânı yoktu. Bu bilinen gerçekti.
ATAÇ İLE BEN KALDIK
Afacan bu kez Kurtuluş Savaşında Yunan’ın şehit ettiği 72 Doğançayırlı ile Nazım Hikmet’i ‘Kuvayı Milliye Şehitleri’ teması ile Nazım Hikmet’in ölüm gününde anma kararına vardı. Bu karar uygulamaya geçti. Doğançayır bir Nazım Hikmet merkezi oldu. Yaptığım haberlerde ilgi görmeye devam etti. Her yıl Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümünde gazetelerde ‘Nazım Hikmet Anıldı’ başlığı altında Moskova ve Doğançayır imzaları bizi mutlu ediyordu. Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç, Nazım Hikmet ve Kuvayı Milliye Şehitleri Anma etkinliklerine büyük destek oldu. Her yıl 3 Haziran da beldedeki bizim evde, törenlerin tamamlanmasının ardından Köy Enstitüsü mezunu emekli öğretmenler ile buluşur. Yemek yerdik. O yemek masasında bir dahaki yılın buluşması organize edilir, masada bir yıl sonra kimin eksik olacağı konuşulurdu. O masadan bugün için geriye sadece başkan Ahmet Ataç ile ben varım. Mekânları cennet olsun.
MAVİ GÖZLÜ DEV
Başkan Ataç destekledi. Ben üzerime düşeni yapmaya çalıştım. Birkaç yıl Rahmi Emeç arkadaşımız şair arkadaşları ile etkinlikleri düzenledi. Ancak, belde belediyelerin kapatılması, etkinliğin sekteye uğramasına neden oldu.
Nazım Hikmet bugünde dünya şairidir. Dünya da Türkiye denildiğinde Atatürk ile akla gelen birkaç kişiden biridir. Dünyanın her hangi bir yerinde girdiğiniz kitapevinde onun kitabını mutlaka bulursunuz. Eserleri pek çok dile çevrilmiştir. Mesela Bulgaristan’da Türkçe tabelalar zaman içinde kaldırıldı. Sadece Nazım Hikmet’in adını taşıyan kültür merkezlerinde onun ismine rastlayabilirsiniz. Memleket hasreti ile 3 Haziran 1963 de vefat etti. Türk vatandaşlığından 1951 yılında çıkarılan Nazım Hikmet, 2009 da vatandaşlığa yeniden alındı.
Doğançayır’da ben bu yıl etkinliklerin yeniden başlayacağına inanıyordum. Çünkü belediyelerimizin bir hazırlığı vardı. Ancak, salgın her şeyi engellediği gibi, bu ekinliğinde başlamasını engelledi. Belki gelecek yıl başlar. Turizminden gelişmesine katkı verir.
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!