Uğur Mumcu, sadece gerçekleri yazdığı, sadece ve sadece gazetecilik yaptığı için katledildi. Peki, gerçeklerden rahatsız olan kimlerdi? Bu sorunun yanıtı 28 yıldır bu cinayeti çözülmeyen cinayettedir.
28 yılda her şey değişti, iktidarlar, hâkimler, mahkemeler, yasalar, insanlar, bakanlar, milletvekilleri. Koca bir 28 yıl geçti değişmeyen tek şey “adalet beklentisi” oldu. 28 yıl önce doğan “Umut” isimli yüzlerce, binlerce çocuk bugün 28 yaşına geldi. Ancak 28 yılda kimse “o tuğlayı” çekemedi, belki de duvar kendi üzerine yıkılacağı için çekmek istemedi.
Uğur Mumcu cinayetini işlediği iddiasıyla tatbikat yaptırılan, sonra “bunlar değilmiş" denilen sanıklara cezalar verildi. Bu süreçte mahkemelerden çıkan tek karar; Mumcu’nun paramparça olmuş arabasının enkazının ailesine iadesiydi. O enkazda bizim yani Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin girişimlerimiz ile Eskişehir’e getirildi. Uğur Mumcu’nun adını taşıyan parka o paramparça otomobil bir camekân içinde ibret vesikası olarak Eskişehirliler
Aslında o enkaz, yargının, söz verip çözemeyenlerin, söz verip adım atmaktan çekinenlerin enkazıdır. Uğur Mumcu da Uğur Mumcu gazeteciliği de ölümsüzdür. Sorunları Uğur Mumcu gibi inadına gazetecilik yaparak aşacağız. Üyemiz de olan Uğur Mumcu’yu özlem ve saygı ile anıyoruz temsil ettiği meslek değerlerini savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Meslektaşımız, ustamız Uğur Mumcu'yu, katledilişinin 26. yılında saygı ve özlemle anıyoruz.
MUMCU’NUN BIRAKTIĞI BOŞLUK BÜYÜYOR, DUVAR YÜKSELİYOR
Uğur Mumcu, hayatının en verimli dönemlerinde, halkın gerçekleri bilmesi için yaptığı araştırmalarını sürdürürken aramızdan söküp alındı. Uğur Mumcu gibi, ülkemizde gazetecilik açısından değer üreten ve yalnızca mesleğin değil halkın haber alma hakkının, aydınlığın ve barışın da simgesi haline gelen Metin Göktepe, Onat Kutlar ve Hrant Dink’i de Ocak ayı içinde anıyoruz. Hiç biri tam anlamıyla aydınlatılamayan bu cinayetler, Mumcu cinayeti için devletin İçişleri Bakanının “bir tuğla çekerseniz yıkılır” dediği o karanlık “duvar”a konulmuş tuğlalardır.
ÖRNEK OLMAYA DEVAM EDİYOR
Aradan geçen 28 yılda Mumcu’nun bıraktığı boşluk giderek büyüyor ama öte yandan Mumcu, gazetecilik mesleğinin neden ve nasıl yapılması gerektiği konusunda, genç nesiller için örnek olmaya devam ediyor.
Uğur Mumcu’nun yazıları bugün hala geçerlidir. Uğur Mumcu ciddi konularla ilgilendiğinden, yolsuzlukları, kanunsuzlukları, çarpıklıkları yansıttığından, savcı rolüne çıkmış, acemi aktörler gibi asık suratlı bir adamla karşılaşmayı beklerdi hep insanlar. Oysa karşılarında güler yüzlü, hoş sohbet bir adam bulurlar ve de çok şaşırırlardı. Çok şakacı, esprili, güler yüzlü bir adamdı. Aynı zamanda yumuşak huyluydu.
Ne zaman biri zora düşse, mağdur olsa, zulme uğrasa, Uğur Mumcu hep fiilen onun yanında yer alır, hastanede, hapishanede ise ziyaretine gider, mahkemede ise duruşmada hazır bulunurdu. Böylelikle oradaki varlığıyla o kişiye yalnız olmadığını, ona zulmedenlere ise, o kişinin sahipsiz olmadığını gösterirdi.
Uğur Mumcu, devrimci, Kuvvacı, anti emperyalist Kemalist olduğunu açıkça ilan etmekten çekinmezdi. Uğur Mumcu bir devrimciydi ve ayakları yere basan, kendi ülkesinin devrimcisiydi. Devrimcilik adına ona buna biat edenlere de karşıydı. Toplum Uğur Mumcu ile hala onur duyuyor, O’nu sevgi ve saygıyla anıyor.
Sahte Atatürkçülere ne demişti:
1 Mart 1987 yılında kaleme aldığı bir yazısından birkaç cümle:
“Atatürkçülüğün ilk koşulu devrimci olmaktır, çağdaş olmaktır, demokrat olmaktır. Öyle ödün siyasetiyle, Atatürkçülük olmaz, öyle pazarlıkçı ve uzlaşmacı yaklaşımlar ile laiklik ilkesi savunulamaz. Yasakçılık ile ise hiç savunulmaz.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!