Dünya Kovid-19 ile mücadele ederken,’ Evlerde Kal’ çağrısına uyan veya uymayan insanlarımız tüm dünyada kendilerini sorgulama imkânı da buldular. Bu dönemde sosyal medyadan yayılan haberleri neredeyse tamamına yakınının gerçekle ilgisi olmadığı da görüldü.
Mesela, ülkemizdeki Bağımsız Doğrulama Platformu Korona Virüsle ilgili 100 şüpheli haberi inceledi. Bunlardan 96’sının yanlış olduğunu tespit etti. Sosyal medyada Covid-19 tedavisindeki etkinlikleri halen kesinlik kazanmamış olan ibuprofen, favipiravir, klorokin ve hidroksiklorokin isimli dört ilaçla ilgili ise 7 bin 691 haberin yayınlandığı görüldü. Gerçeği yansıtmayan haberleri; komplo teorileri, yanlış tedaviler ve sahte içerikler olmak üzere üç ayrı başlık altında toplayan platform, yanlış ve şüpheli bilgileri içeren bu haberler karşısında neler yapılması gerektiğine ilişkin önerilerde de bulundu.
Gündeme gelen bir diğer komplo teorisi de Alman meclisine 2012 yılında sunulan bir raporda yeni koronavirüs salgınının öngörüldüğü iddiası oldu. Ancak Teyit, varsayımsal bir virüs ve bu virüsün yaratabileceği salgın ihtimaline karşı Almanya’nın alacağı önlemlerden bahsettiğini saptadı. Son olarak, Gates Vakfı’nın koronavirüs salgınından üç ay önce hastalığın ilacının patentini aldığı ve yayılma senaryosu hazırladığına dair iddianın da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Kovid-19 şüphesiyle sedyede taşınan kişiye ait bir fotoğrafın ülkemizin yedi şehrinde, sekiz farklı hikayeyle paylaşılması oldu. Sosyal medyada veya haber sitelerinde rastladığımız içerikler karşısında sakin kalın .Paylaşım yapmadan önce düşünerek gördüklerinizi filtreden geçirin. Şüphe kaslarınızı çalıştırın; paylaşım yapanlara “kaynağın nedir?” diye sormaktan çekinmeyin.
Karşınıza çıkan bilgiyi arama motorlarında farklı anahtar kelimelerle arayın, teyit platformlarının konu hakkında bir inceleme yapıp yapmadığına bakın veya güvenilir kurumların içeriklerine göz atın. Ben diyorum ki, yazılı medyaya güvenin.
GERÇEKLER BUNLARDIR
Hükümet yetkilerinin ülkemizdeki özel bankalara kızdıkları gibi, bu konuda Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler de net açıklama yaptı. Güler, bu zor dönemde işini, ekmek teknesini kaybetmek istemeyen tüccarın bankalara kredi için başvurduklarında zorluk çıkarıldığının altını çizdi. Güler bankalardan zor günlerde kasalarını değil, ülkenin geleceğini düşünmeleri gerektiğini söyledi.
Hükümet yetkililerinde dediği gibi devlet bankaları zor günlerin üstlerinden gelinebilmesi için üzerlerine düşeni yapmaya çalışıyor. Demek ki, 3-4 milli bankamız olmamış olsaydı, ülkemizin ekonomik durumu kötü bir hal alırdı. Atatürk’ün cumhuriyetin ilanından sonra kendi cebinden para vererek ya da çeşitli desteklerde bulunarak milli bankalarının kurulmasına verdiği önem bugün daha net görülüyor. Demek ki, bankalar, devlet hastaneleri ve stratejik kurumların milli ve devletin elinde bulunması önem taşıyor. Demek ki, koronalı günler bize devlet ve kamunun yan yana olması gerektiğini, kamuculuğun önemini ortaya koyuyor. Virüsten hızlı yayılan her türlü konuya dikkatli ve tedbirli yaklaşmakta yarar var.
Bilecik’in Osmanlı devletinin kurulmasında önemli yeri vardır. Yıllarca Bilecik yerleşim yeri nedeniyle sıkıntı yaşadı. Nüfus olarak büyüyemedi. Ancak, her dönemde Bilecik’te ülke sevdalısı insanlar yaşadı. Yaşamaya da devam ediyor. Büyükşehirlerde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde, sosyal medyada Bilecik ile ilgili yalan virüs haberi yayıldı. Bilecik belediyesinin ses yayın cihazından, insanların marketlere hücum etmemeleri için sözde “ Bilecik büyükşehir değildir” anonsları yapıldığı söylendi. Elbette böyle bir durum yoktur. Ancak, sosyal medyada virüslü geyik Bileciklileri üzdü. Bence üzülmelerine gerek yok. Bilecikliyi bilen biliyor. Bilecik’te belediye tarafından asılan ilan panoları Bileciklinin akıl ve espri yeteneğinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!