Eskişehir’de seçimin rotası, kırsala kaymış gibi görünüyor. Partilerin Odunpazarı ve Tepebaşı İlçelerinin adayları kent merkezinde çalışıyor. Büyükşehir belediye başkan adayları ise kırsal kesimde köylü kadınlara sarılıyor. Manda dağıtılıyor. Kırsal kesime yönelik yatırımlar konusunda vaatler veriliyor.
20 yıldır Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Büyükerşen ilk kez uzak diye nitelendirilen ilçelere gidiyor. Köprübaşından çıktı. Çıkmak zorunda kaldı. Mandalar ile hatıra fotoğrafı çektiriyor. Mandaların sütlerini satmayı planladığını söylüyor. 50 mandadan çıksa çıksa günde 200 ile 250 kilo süt çıkar. Bu kadar sütte bir anlam taşımaz.
Büyükerşen’e çok uzun yıllar önce ilk kez ben Eskişehir’in en ücra köyüne götürmüştür. Bana o gün kırsal kesimde gezeceğine söz vermişti. Ama Köprübaşı ile Odunpazarı evleri arasında uzun yıllardır gezmeye devam etti. Bir adım öteye gitmek, Büyükşehir Belediye başkan olduğu ili tanımak 20 yıl sonra ona nasip oldu. Bu da iyi bir şey olarak karşımıza çıkıyor.
15 yıl önce Büyükerşen’in bugün arasını iyi tutmaya gayret ettiği cumhuriyetçi ve Atatürkçü kesim ile arası açıktı. Zaten, uzun süreli ilişkiler ona göre değil.15 yıl önce şu olmuştu. Mihalgazi’nin Alpagut ilçesinde köyde yaşayan, tarlada çalışan, inek sağan köylü bir genç kız, köyün gençlerini toplayarak şehitler üzerine yazdığı oyunu sahneye koymak istedi. Köy gençleri, köydeki sokak aralarında oyunun provalarını yapıyorlardı. Yazdığı oyununu kalemle kağıda döken genç kız, kaymakamlığa izin istemek için gitti. O dönemdeki Mihalgazi kaymakamı genç kızdan oyunu daktiloda yazmasını istedi. Genç kızda sinirlenerek, ADD’li kadınlara mektup yazdı.
ADD üyesi kadınlarda mektubu gereğini yapmam için bana verdiler. Bende ilk önce kaymakamı arayarak, kızın tükenmez kalem ile yazdığı dilekçesinin ve oyunun özetinin kabul edilmesi ricasında bulundum. Sonuçta kaymakam olaya olumlu yaklaştı. Köyün okulunu da, gençlere akşam saatlerinde prova yapmaları için tahsis etti.
KAMYONUN KASASI SAHNE OLDU
Beklenen gün geldi. Köyün gençleri oyunu sahneleyecek düzeye getirdiler. Şehir tiyatroları da yanılmıyorsam, ikinci yaşındaydı. Genç kız ve oyuncu gençler ADD’li kadınları da köye davet ettiler. Akşamleyin köyün meydanına yerleştirilen kamyon kasasındaki perde açılacaktı. ADD’li kadınlar ve bende davetliydim. Peki, 40 kişi nasıl gidecektik. Bir formül ortaya çıkarmam gerekiyordu.
Bugün herkese otobüs veren Büyükşehir Belediyesi o tarihte ADD’ye kızgınlığı nedeniyle otobüs vermesi mümkün değildi. Büyükerşen’e, genç kızın şehir tiyatrolarından etkilenerek, köyde tiyatro kurduğunu, kendisini de köye davet ettiğini söyledim. Genç kızın kendi elleri ile hazırladığı bir davetiyeden de verdim. Büyükerşen, otobüsü ADD’li kadınlara verdiği gibi Alpagut’a geleceğini de söyledi.
RANDEVU VERMİYOR
Alpagut’a tiyatronun oynanacağı gün erkenden gittim. Köy meydanı hazırdı. Ortalarda kravatlı biri geziyordu. Onun kim olduğunu sorduğumda, belediye başkanı cevabını aldım. Belediye başkanına Büyükerşen’in geleceğini söyledim. Bana güldü ve “ Biz bölgedeki belediye başkanları olarak kaç kez randevu istedik vermedi. Bizi tanımıyor. Buraya mı gelecek” dedi. O arada Büyükerşen ile telefonda konuştuğumu duyunca, çevredeki belediye başkanlarını da tiyatro oyununu çağırdı. Alpagutlu genç kız ve gençler tiyatro oyunu sahneye koymuşlardı. Ancak, benimde sahneye koyduğum oyun vardı. Yani, oyun içinde oyun vardı.
KAYMAĞI TAŞIRMAMAK GEREKİYOR
Neyse, Büyükerşen geldi. Köy kahvesine girdi. Domatesin nasıl derin dondurucu da saklanacağına dair konuşmaya başladı. Ardından Nar’a geçti. Elma ile sebze üretimi sıra bekliyordu. Sonra, bir daha oralarda Büyükerşen’i gören olmadı. Şimdi, manda, dut fidanı dağıttığına bakmayın. Çünkü durum sıkışık. Var olma savaşı var. Kırsal yoksa belki de başkanlık yok. En iyisi mi? Taş plaklardan Ruhi Su’nun sesinden ‘Burçak Tarlası’ türküsünü dinlemek gerekiyor. Türkü ne diyor:”Sabahınan kalktım sütü pişirdim. Sütün kaymağını yar yar yere daşırdım. Kaynanamdan korktum aklım şaşırdım. Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması, Burçak tarlasında yar yar gelin olması. Eğdirme fesini yavrum, kalkar giderim. Evini başına yandım yıkar da giderim”. Başkanlığı seven, halka inmesini bilecek. Ama geç kalmayacak. Yumurta kapıya gelince bu işi yapmayacak.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!