29 Mayıs 2019 günü, hukukçuların olduğu mesaj gruplarında bir duruşma zaptı dolaşmaya başladı. “Gerçek değildir” dedik ilk. Evrakta “kare kod” yok. Duruşma günü dahi verilmemiş. Kötü bir şaka herhalde, dedik. Ardından zaptın tamamını gördük. Kare kod da vardı, duruşma günü de. Tepki görüntüleri de gelmeye başladı.
Gerçekti.
İstanbul Kartal Adliyesi’nde 2. İş Mahkemesi’nde yaşanmıştı.
Bir işe iade davası esnasında Mahkeme Hâkimi, davacı vekiline söz verdikten sonra, “davacı vekilinin etek boyunun diz üstünden 15 santimetre yukarıda olduğu ve bu hali ile avukatlık mevzuatına aykırı olduğu görüldü” şeklinde bir cümleyi duruşma zaptına geçirmişti.
Sonra...
Duruşma salonunda bulunan ve sırasını bekleyen iki avukata, etek boyunun avukatlık hukukuna ve örfüne aykırı olup olmadığını sormuş ve bunu da zapta geçirmişti. Avukatlık örfüne uygundur cevabını alınca mahkeme yazı işleri müdürünü çağırmıştı. Kısa değerlendirmesi farklı olabileceği için fotoğrafını çekip İstanbul Baro Başkanlığı’na gönderelim demişti. “Davacı vekili etek boyumu çektirmem, dedi” cümlesini de zapta geçirmeyi ihmal etmemişti.
Hakim beyin bir başka avukata yumruk ile vurduğu için görev yerinin değiştiği ve İstanbul Kartal’da görev yapmaya başladığı da paylaşıldı.
Hali ile hâkim bey ve tavrı “gündem” haline geldi.
Evet var öyle bir madde. Meslek kuralları içerisinde “mesleğe yaraşır kılık ve kıyafet” diyor. Ama Hakim ve Savcıların resmi kıyafet yönetmeliğindeki gibi resmi kılık olan cübbe içine ne giyileceği konusunda belirgin bir tanım ve atıf yapılmamış.
1998 yılında yayınlanan HÂKİM VE SAVCILARIN RESMİ KIYAFET YÖNETMELİĞİ’nin “Cübbe Altına Giyilecek Kıyafet” başlıklı 7. maddesine göre; “Bu Yönetmelikte yazılı cübbeler, ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinde belirtilen kıyafetin üzerine giyilir” deniliyor.
İlgili 5. Madde’de ise erkekler ve kadınlar için sandalet giyilemeyeceği şeklinde örnekler olduğu gibi, etek boyu konusunda da “dizden yukarıda ve yırtmaçlı olamaz” denilmiş.
Avukatlar için ise aynı maddeye bir atıf yok.
1136 sayılı Avukatlık Yasasının 49. maddesi uyarınca, avukatların resmi kılık ve kıyafetlerini belirleme yetkisi Türkiye Barolar Birliği’ne ait. Yargıcın bu konuda bir yetkisi de yok.
Dolayısı ile yürürlükteki hukuk kuralları çerçevesinde haklı olduğu söylenemez.
Diyelim bu konuda bir kafa karışıklığı oldu. Hakim ve savcılara ilişkin resmi kıyafet yönetmeliğinin avukatlara da uygulanıp uygulanmadığından o an için emin olamadınız. Davranış şekli, ortaya çıkan durum fecaat.
Sağ duyuya ne oldu?
Üstün yarara ne oldu?
Üstün yararın ne olduğu, önceliğin ne olduğu konusunda bir sağ duyu geliştiremezsek, yıllarca yaptığımız gibi, 29 Mayıs 2019 günü de İstanbul 2. İş Mahkemesi hakiminin yaptığı gibi “kılık kıyafette”, “şekilde” takılı kalırız.
Adalette olması gereken, eğitim hakkında olması gereken gözümüz kılık kıyafette kalır.
Düzinelerce yara açılır.
Sonra...
O yaraların kabuk bağlaması dahi yıllar sürer.
“Öz”e bakalım…
Hele de devleti temsil ediyorsak. Devletin yüzünü kara çıkartmayalım…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!