Başka hiç bir şey de kazınamaz böyle insanın aklına. Eymen...
Kendi annesinin korumadığı bir çocuk. El bebek, gül bebek onca çocuğun yanında.
Bir kenarda, köşede, akraba evinde dahi büyüyememiş. Cenazesi araba bagajında gelmiş. Bu utanç bile bize yeterdi aslında.
Yetmedi...
Eskişehir’e gelen cenaze bir araba bagajında geldi.
Nasılsa minicikti.
Nasılsa sahipsizdi.
Koruyamadığımız o minik canın cenazesine dahi gitmedik.
Büyük büyük insanlar yoktu Eymen’in cenazesinde
Minikti o çünkü.
Hoca öptü tabutunu uğurladı.
Bir sürü önemli işimiz vardı. Sahipsizlere ses olamadık. Koruyamadık. Bağıramadık.
Bir sürü başka derdimiz vardı. Onların derdi, derdimiz değildi.
Sormadık. Bebekti o. Sorsak da söyleyemezdi zaten.
Kimse sesi olmadı.
2 yaşındayken babası ölmüştü Eymen’in. Annesi bakmamıştı Eymen’e. Oradan oraya gezmişti. Halası bakıyordu iki yıldır.
Denize götüreceğiz dedi annesi. Halasının yanında aldı çocuğu.
Hala görüntülü konuşmada Eymen’in vücudunda morluk gördü.
O an gidip alamadık işte Eymen’i. Habersizdik. Orada değildik. Eymen’leri aramıyorduk biz. Başka şeyler arıyorduk.
Polise ihbar etti Eymen’in halası.
Ama polis de bulamadı Eymen’i. Alamadı.
Eskişehir’e bir arabanın bagajında geldi Eymen.
Şimdi çok çok önemli işlerimizi bıraksak.
Eymen iki yaşındayken ölen babasının ailesi ile konuşsak. Neyi değiştirebilirdik desek.
Varsa şehirde başka sahipsiz can, ona nasıl kalkan oluruzu konuşsak.
Biraz ağlayıp, biraz soru sorup çare arasak.
Herkes üzerine alınsa.
Herkes sorsa: Eymen’in cenazesi alınmaya gidilirken, Eymen uğurlanırken biz niye orada değildik. Neden Eymen’in cenaze aracı dahi yoktu.
Oyuncağı var mıydı ki Allah aşkına?
Çocuklarına sahip çıkamamış bir şehirdik.
Eymen’e de anne olamamış anneler, Eymen’e de baba olamamış babalardık...
Bi sürü büyük insandık...
Bu utanç bize yeterdi aslında. Yetmedi...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!