Dalgalanan bir Türk Bayrağı… Asılı olduğu direğin iki yanında iki kişi… Biri kravatlı, gri ceketli, traşlı. Diğeri sarıklı ve yeşil cübbeli, sakallı, asık yüzlü tasvir edilmiş.
Konuşma balonlarında sarıklı cübbeli kişi bayrağı ittirerek “ah şunu bir yıksam” diyor. Diğeri “…yıkarsın (Karikatür küfür de içeriyor) ölürüm de yıktırmam” diyor.
Karikatür Eskişehir’de yayınlanan bir yerel gazetenin köşe yazarı tarafından 29 Ekim sonrası paylaşılmıştı. Bu karikatürü ve karikatüre gelen tepkileri sosyal medyada gördüm.
Bağımsızlığımızın sembolüne, bayrağa kast eden bir kişi var. Ve bu tasvirin diğer tasvirden farkı sakallı, sarıklı, yeşil cübbeli oluşu.
Fikirler önemlidir. Tasvirler önemlidir. Alt metinde ciddi anlamlar içeriyor. Bu tasvirin ve paylaşımın öylesine olduğunu, tesadüfî olduğunu düşünmedim. Öncesinde de aynı yayının benzer paylaşımları olmuştu. Sosyal medyadaki yorumlara baktığımda pek çok kişinin aynı rahatsızlığı duyduğu da açıktı.
Karikatürist ve köşesinde paylaşan hakkında şikayette bulundum.
Savcılık dava açılmasına yer olmadığına karar verdi. Savcı karara gerekçe olarak “kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturma” unsurunun bulunmadığını göstermişti.
“Aferim”, ne güzel karikatür demiyordu yani kararda. Bu husus açık bir tehlike oluşturmaz, oluşturmamış. Yani kavga çıkmamış, tartışma çıkmamış, kamu düzeni bozulmamış, diyordu.
Bu gerekçeden hareketle, karikatürün kamuoyundaki yansımaları ile dosya delillendirilse sonucun farklı olabileceğini söyleyebiliriz.
Fikirler önemlidir. Tasvirler önemlidir.
Kimin neye ne zaman tepkisiz kaldığı da önemlidir ki şikayette bulundum.
Savcılığın “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin kararına itiraz etmeyi düşünmüyordum ki. Karikatürü paylaşan köşe yazarı Hakkı Sağlam bu kararı türlü çeşit imalarla köşesinde paylaştı.
İfadeleri şu şekilde idi: “Çünkü onlara göre bu karikatür de görülen yobaz kılıklı ve Cumhuriyet düşmanı kişi islam dinine mensup normal bir Müslüman kişiyi temsil ediyormuş…”
“Evet iddianame de bize yöneltilen suçlamalar aynen bu şekilde yazıyordu…”
“Adliyeye gittik, savcıya ifade verdik. ‚Bu karikatürde görülen kişi laiklik ve Cumhriyet düşmanı bir yobazdan başkası değil. Ama son zamanlar da bu tür kişilere FETÖ’cü de deniyor. Bizi şikayet edenler belki bundan rahatsız olmuş olabilirler‘ dedik…”
“Bazıları ne kadar rahatsız olsa da, biz bu tür insanları rahatsız etmeye devam edeceğiz…”
“Çünkü bizler Atatürk ve onun kurduğu bu Cumhuriyet sayesinde varız…
………..
Ve onu ölünceye kadar korumakta kararlıyız…”
Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar birkaç gün önce gelmişti. Dolayısı ile ortada bir “iddianame” yoktu. Karar sonrası dosyadan köşe yazarının ifadesini de aldım.
Kendisini yayımladığı karikatür dolayısı ile yalnızca ben şikayet etmiştim. Başka şikayetçi yoktu. Konu ile ilgili tek dosya elimde duruyor.
Köşeyazarı ifadesinde “karikatürün yazarını tanımıyorum”, “Karikatürü google’a ‘29 Ekim karikatürü’ yazarak buldum. Karikatürü kullandığımdan çizerinin haberi yoktur. Hatta benim hakkımda telif hakkı nedeni ile şikayetçi olabilir. Karikatüre ilişkin suç teşkil edecek bir durum olsaydı, zaten erişim engeli çıkardı” demişti.
“Çirkin sakallı ve takkeli kişi Müslümanlığı veya dindar bir kimseyi temsil etmemektedir. Bana göre tasavvur edilen kişi yobaz, Cumhuriyeti yıkmak isteyen kişileri tasvir ettiği için ben bu karikatürü yazımın altına koydum. Benim tanıdığım dindar insanlar kirli sakallı, sarıklı, cübbeli değildir” demişti.
İfadenin hiçbir yerinde “son zamanlarda bu tür kişilere FETÖ’cü de deniyor. Bizi şikayet edenler belki bundan rahatsız olmuş olabilirler” cümlesi de yoktu.
“FETÖ” bir terör örgütüdür. Bu terör örgütünün işgal girişimine karşı 15 Temmuz gecesi canını siper edenlerin içinde sarıklı, cübbeli de vardı, t-şört’lü şortlu da. Sarık ve cübbe ile terörü bağdaştıramazsınız. Sarık ve cübbe ile vatan millet düşmanlığını bağdaştıramazsınız.
“Yobaz”ı yani düşünce ile ilgili bir hali hangi kılık kıyafetle tasvir edebilirsiniz ki, yeşil cübbe ve sarıkla tasvir ediyorsunuz.
Diyelim ki ifadede belirtildiği gibi hiç sarıklı dindar kimse görmediniz. Camide hoca da mı görmediniz. Diyanet İşleri Başkanının sarık ve cübbe giydiğini de mi fark etmediniz?
Dünyanın bir ucunda, bambaşka bir dilde sorsanız o asık suratlı tasviri, ilk söyleyeceği İslam dinine mensup bir kimsenin tasvir edildiği olur.
Birleştirici olun.
“Düşünce” önemlidir.
Fikirler önemlidir. Tasvirler önemlidir. Vatan, millet düşmanlığını, bayrak düşmanlığını sarık ve cübbeyle tasvir etmeye kalkmayın.
Aksi halde evet “rahatsız” oluruz.
Belki aşağıdaki fotoğraf size bir şeyler anlatır…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!