16 yaşındaki halimi hatırlamaya çalışıyorum. Neye sevinip, neye üzüldüğümü…
Sümeyye 16 yaşında. Paralimpik yüzme şampiyonasında dünya ikincisi oldu.
Yarışı izlerken heyecanlandık. Sümeyye yarışın büyük bir bölümünü önde götürdü çünkü. Açık ara öndeydi. Hatta o birinci oldu sandık.
Sonuç açıklandığında 3 salise fark ile daha önce de 26 madalyası olan İspanyol yüzücünün birinci olduğu görüldü.
İspanyol yüzücü parmak uçları ile yukarıdan bitişe dokunmuştu…
Sümeyye’nin doğuştan kolları yoktu.
Vah vah
Sümeyye Boyacı, cumhuriyet tarihimizin yüzmedeki ilk kadın dünya ikincisi.
Geçmiş yıllarda verdiği bir röportajda kendisini en çok rahatsız eden şeyin yolda yürürken “vah vah” diyenler olduğunu söylemiş.
Vah vah mı?
“Vah”sa da bize gerçekten. Biz sıradanlara…
Eskişehirli Sümeyye’yi yüzme sporuna başlamadan önce de tanıyorduk. Pek çok kişisel resim sergisi açmıştı. Resimleri Moskova’da da sergilenmişti. Alexander Pushkin’in Altın Balık adlı ünlü kitabının Türkçe çevirisi için bir resim yapmıştı.
Cumhurbaşkanımızla ilk kez Eskişehir’e ziyareti esnasında kendi yaptığı bir ebruyu hediye ettiğinde tanıştı.
Sümeyye devlet büyükleri tarafından defalarca ağırlandı. Türkiye’ye gelişinde Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilen Sümeyye, Eskişehir’e gelişinde Eskişehir Valisi ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından da tebrik edildi.
Alkışlarla karşılandı. Duygulandı. Ağladı.
16 yaşında bildiğimizi sandığımız pek çok şeyi değiştirdi.
Başlangıç çizgisi hakkında bildiğimizi sandığımız pek çok şey vardı. Genç olmak, tecrübesiz olmak hakkında. Kız çocukları hakkında düşündüklerimiz vardı.
Fiziksel özellikler hakkında. Eller kollar hakkında. Yeterli olmak hakkında. İyi yemek yapabilmek hakkında da düşündüklerimiz vardı.
Hepsini, hepsini değiştirdi.
İnanç kaldı, azim kaldı sadece.
Gurur duyduk kendisi ile. Çalışma disiplini, hali tavrı, sözleri, başarıları ile gururumuz oldu. Bir şehri, bir milleti yüceltti.
16 yaşındaki halimi hatırlamaya çalışıyorum. Neye sevinip, neye üzüldüğümü.
Sümeyye’nin sevinecek ve sevindirecek ne çok şeyi var.
Yapacak daha ne çok şeyi var. Sanki kolları yok da kanatları var. O denli özgür…
Daha 16 yaşında bize ne çok şey öğretti.
İyi ki var…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!