Önceki gün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sorularını cevapladı. Ahmet Hakan'ın Bakan Kurum'a sorduğu sorulardan birisi de sokak hayvanları ile ilgiliydi.
Hem Ahmet Hakan'ın hem de Bakan Kurum'un yaklaşımlarında elbette katıldığımız hususlar var. Ancak şunu gördük ki bu mesele ekranlarda bile henüz tüm boyutları ile ele alınmıyor; mesele hayvan karşıtlığı ya da severliği tartışmasından öteye gitmiyor!
SORUNUN DERİNLİĞİNİ VE BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖREMEZSENİZ O SORUNU ÇÖZEMEZSİNİZ
Yaşanan sorunun büyüklüğünü ve derinliğini göremezseniz o sorunu çözmek için yeterli iştiyak duymaz, meseleyi çözmeye çalışırken bir şeyleri hep eksik ve yanlış yaparsınız!
Üzerinde yaşadığımız dünya elbette Allah'ın yarattığı tüm canlıların, sadece insanların değil. Burada insana verilen görev bu dünyayı doğal halinde tutup en güzel şekilde tüm canlıların yaşayabileceği bir yer haline getirmektir.
Bizim inancımız da, bizim yüreğimiz de, aklımız-fikrimiz de herhangi bir canlıya zarar verilmesine müsaade etmez. "Sokakta başıboş, kontrolsüz hayvan olmasın" diyenler de bunu hayvanlara düşman oldukları için tam tersine dost oldukları için söylüyorlar!
SOKAK HAYVANLARININ YAŞADIĞI TRAJEDİNİN ÇOĞU ZAMAN FARKINDA BİLE OLMUYORUZ
Zaman zaman Çamlıca'daki evimizden işyerine yürüyerek geldiğimiz oluyor. İşte o zaman sokak hayvanlarının çoğumuzun farkına varamadığı bir trajediyi yaşadıklarını çok daha iyi anlıyoruz.
Zira insanların pek fazla geçmedikleri köprü üzerlerinde, geçitlerin üzerlerinde, yolun her iki yanında araçların henüz yeni çarptığının anlaşıldığı birçok hayvan leşi ile karşılaşıyoruz. (Yıllar önce ağabeyim-yeğenim ile araçla Kayseri-Konya arasında giderken 58 adet hayvan leşi saymıştık o kadarcık yolda...)Kedi ve köpek leşlerinin çevreye yaydığı pis kokudan belki çok fazla insan etkilenmiyordur ancak bu hayvanlara yazık; sahipsiz bu hayvanlar, sürücülerin çoğu zaman frene basmaya bile fırsat bulamadığı durumlarda araçların altında kalıp hayatlarını kaybediyorlar.
Sürücüler hızla bir yerden bir yere giderken aniden önüne çıkan bir kedi ya da köpeğe çarpmamak için frene basıp, direksiyon kırdığında da hiç olmadık trafik kazaları yaşanıyor. Her yıl bu trafik kazalarında belki yüzlerce insan ölüyor, binlercesi yaralanıyor.
Sadece yollardaki trafik açısından baktığımızda bile başıboş hayvanlar nedeniyle yaşanan kazalarda hem insanlar hem de bu hayvanlar hayatlarını kaybediyorlar. Herhalde hiç birimiz hayvanların da insanların da yaşadığı bu dramı makul görmeyiz.
KONTROLSÜZ BİR ŞEKİLDE SAYILARI ARTAN HAYVANLARIN BESLENMESİ DE PROBLEM
Başıboş, sahipsiz sokak hayvanlarının beslenme sorunları da her geçen gün büyüyor. Zira sokaklarda yaşayan başıboş hayvanların sayısı hızlı bir şekilde, kontrolsüz bir şekilde artıyor. Bu hayvanların ağızları yok, dilleri yok. Dertlerini size bize anlatamazlar. Nasıl bir açlık yaşadıklarını, nasıl bir sıkıntı ile karşı karşıya kaldıklarını, takipte olmadıkları için çoğu zaman bilemeyiz. Bu hayvanlar bize göre durduk yere sokaktan geçen birine saldırıyordur ama belki de o saldırganlığının ardında daha kısa bir süre önce yaşadığı bir olay vardır. Ancak sahipsizlik nedeniyle gözlem altında bulunmuyorlar ve dertlerinin ne olduğunu bilmek mümkün olamadığından ona göre gerekli tedavisini hemen yaptırmak ya da sıkıntısı çözmek mümkün olamıyor.
TEHLİKE ARZ ETMEYEN BİR HAYVAN İÇİN DE BİRÇOK TEHLİKE MEVCUT!
Bakan Kurum, Ahmet Hakan'ın sorularını cevaplandırırken sokaktaki hayvanları ikiye ayırdı:
-Tehlike arz eden sokak hayvanları.
-Tehlike arz etmeyen sokak hayvanları.
Yönetmelikte bunları inceden inceye tanımlamışlar söylediğine göre. Ancak tehlike arz eden ve tehlike arz etmeyen bir hayvanı ayırt etmek çoğu zaman neredeyse mümkün değildir.
İçişleri Bakanlığı bu yılın Mart ayında bir anket düzenlemişti. Ankete katılanlara en çok hangi köpek türünü tehlikeli buldukları sorulmuştu. Cevap "yüzde 85.2 ile Pitbull, yüzde 48.5 ile Sivas Kangalı, yüzde 34.9 ile Doberman, yüzde 29.2 ile Bulldog, yüzde 28.6 ile Alman Kurdu, yüzde 12.5 ile Golden, yüzde 7.8 diğer köpek cinsleri" olarak çıkmıştı.
Anketin sonuçlarına bakıldığında pitbull cinsi köpekleri toplumun neredeyse tamamı tehlikeli bulurken, oranlar azalmakla birlikte birçok köpek cinsinin az ya da çok tehlikeli görüldüğü görülüyor.
Elbette kediler söz konusu olduğunda insanlar açısından bir tehlike görülmüyor. Ancak kediler açısından tehlike de esas olarak sokakta başlarına gelen kazalardır. Hemen her gün birkaç sokak kedisinin araçların altında kalarak hayatını kaybettiği bir şehirde hayvan severler nasıl mutlu olabilirler ki? Hangi insan mutlu olur ki? Ancak biz görmüyoruz diye bu hayvanlar hayatlarını kaybetmiyor değiller. Evet daha geçen gün medyaya bile yansıdı bir kedinin hayatını kaybettiği. Hatta o kedi de başıboş, sahipsiz bir kedi de değildi, kendisine bakan birisi vardı. Ona rağmen kendisine araç çarptı ve oracıkta öldü.
KONTROLLÜ ÜREME VE KONTROLLÜ BİR YAŞAM
Sokak hayvanlarının insan yaşamına karşı bir tehlike oluşturması, insanların sokak hayvanlarının yaşamını tehdit eden tavır ve davranışlar göstermesi bilmediğimiz bir şey değil. Burada hem insanların hem de sokaktaki sahipsiz hayvanların hayatlarını, sağlıklarını korumak önemli. Bunun da yolu sahipsiz hayvanların sayısının hızlı bir şekilde artışının önüne geçmektir. Yapılacak olan da bellidir; sahipsiz hayvanların üremelerinin engellenmesi ve kontrolsüz bir şekilde sokaklarda dolaşmalarının önüne geçilmesi. Bunu da Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ile belediyeler birlikte yapacaklar. Başına yarın ne geleceği belli olmayan, beslenmeden barınmaya kadar birçok sıkıntı ile yaşayan hayvan sayısını ne kadar azaltabilirsek o kadar iyi. Bu yaklaşım hem onların canlarını ve yaşamlarını hem de insanların canlarını ve yaşamlarını daha güvene almanın en basit, en doğal ve en kestirme yoludur. Biliyor ve görüyoruz ki; sahipsiz sokak hayvanları genel itibariyle şehirlerin hemen dışındaki konutlarda ve kırsalda kontrolsüz bir şekilde üremeleri ve büyümeleri sağlandıktan sonra şehirlere getirilip bırakılıyor ve bu hayvanlar için çileli bir hayat o andan itibaren başlıyor!
SAHİPLİ YA DA SAHİPSİZ HAYVANLAR ÇEVREYİ DE KİRLETEBİLİYOR
Bakan Kurum aynı çerçevedeki soruyu cevaplandırırken bir yerde "Tehlike arz etmeyen hayvanlar tasmasız ve maskesiz dolaşmayacak" dedi.
Bazı köpek cinsleri ve kedilerin hemen tamamı tehlikesiz. Peki hepsine tasma mı takacağız. Tasma tehlike arz eden ve arz etme ihtimali bulunan hayvan cinslerine takılır. Zarar vermeyeceğinden emin olunan hayvanlara tasma takılmasına gerek de yoktur. Buradan zaten biz sahipli hayvanlardan bahsedildiğini çıkarabiliyoruz. Sahipsiz, başıboş hayvanlara tasma takılamayacağına göre onların yeri sağlıklı, güvenli barınaklar olmalıdır. (Tabi sahipsiz sokak kedilerini sokakta başıboş gezen sokak köpekleri tarafından boğulup parçalanmaktan kim koruyacak orası da ayrı bir soru!)
Sahipli ya da sahipsiz sokak hayvanlarının çevreye pislemeleri ve bunların, insanların üzerlerine basarak birçok yere yayılmaları da ayrı bir sorun. Bizim hemen her gün caddelerimizde, sokaklarımızda karşılaştığımız, giderek de yayılan mide bulandıran bir sorun. Ancak bu tür sıkıntıların üzerinde pek fazla durulmuyor.
Velhasıl; başıboş ve sahipsiz olmak hem insan hem de hayvan için hayli ağır sonuçları olan bir durumdur. İster hayvan ister insan için hayatın belli bir kontrol ve düzen içinde yürümesi esastır.
Sokaklarda yaşamak zorunda kalan ve birçok mağduriyetler yaşayan ve yaşatan hayvanların hayatını sağlıklı bir şekilde düzenlemek de biz insanların en önemli sorumluluğudur.
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!