"Sabah saatlerinde kapımız çaldı. Postacımız elinde bir icra evrakıyla bekliyordu, imzaladık ve aldık. Bu arada düşünmedik değil; borcumuz da yok ama komşular da gördü mü acaba? Mahçup olduk diye de sağa sola bakınmadık değil.
Ardından zarfı açtık bir de ne görelim 'Odunpazarı Çiftçi Koruma Kurulu' bizi aidat borcundan dolayı icraya vermiş. 1 Nisan şakası zannettim önce. Çünkü o bölgede bırakın tarlayı, hobi bahçemiz bile yok, ama icra kağıdı elimizde.
Üstelik icraya veren kurumun avukatı. Daha önce belediyedeki bir takım özel zatlarla mahkemeleştigimizde belediyecilerin avukatı, aynı zamanda meclis üyesi olan avukat Emre Genç.
Tabi hemen kavradık durumu, kasıtlı yapılmış. Adımızı görünce hemen atlamış vatandaş 'Tamam işte şimdi kıstırdık' demiş ve balıklama dalmış olaya. Hatta muhtemel ki özel zatları da aramıştır.
Ardından Çiftçi Malları (Koruma) Kurumunu aradım. 'Benim borcum varsa ödemek istiyorum' dedim. Baktılar 'Sizin TC numaranızla bizde kayıtlı değilsiniz' dediler. 'O halde neden icraya verdiniz?' dedim ve kendimi tanıttım,bir afallama bir panik. 'Başkanı bağlayın' diyorum yok toplantıda ,yok görüşmesi var. Ardından başkanı özel telefonundan aradım, durumu anlattım. Ancak ben arayana kadar 'avukatı aradık, yok şöyle yanlış olmuş, yok böyle yanlış olmuş' teraneleri, başka bir isimle karıştırmışlar meğer!!!
Eğer yanlışlık varsa ilamsız takipte avukatımın adını da neden yazdınız?
TC kimlik numaralarını neden kontrol etmeden atladınız?
Bize karşı kininiz nedir?
Avukatlık mesleği nedir?
Utandınız mı?
Ayrıca meclis üyesi olarak bu tür iştirakler de avukatlık yapılabiliyor mu?
Yapılıyorsa bile etik olarak doğru mu?
Ayrıca çiftçiyi bu mevsimde icraya vermeye utanmıyor musunuz?
E tabi biz de yarından itibaren manevi olarak yıpranmışlığımızın , tüm gün uğraşmanın karşılığında bu arkadaşlara dava açacağız,baroya gerekli şikayet müracaatlarımızı da yapacağız.
Bu belediyeler ne zaman rant kapısı olmaktan çıkacak???
Ayrıca seni milletvekili yapmazlar hiç boşuna uğraşma avukat bey..."
ÇİFTÇİ MALLARI KORUMA'DA BELEDİYENİN ETKİSİ AZIMSANMAYACAK DERECEDE
Yukarıdaki ifadeler Demokrat Parti (DP) Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan'a ait. Kendisini icraya veren kurum Odunpazarı Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığı. Bu Meclis'te Odunpazarı Belediyesi Meclis üyeleri de bulunuyor. Meclisin sekreterliğini de Odunpazarı Belediyesi sağlıyor. Sizin anlayacağınız belediyenin ya da belediyecilerin etkili olduğu bir yer.
Zaten ne kadar etkili oldukları Hüseyin Özcan'ın başına gelen hadiseden de rahatça anlaşılıyor.
Zira herhangi bir kurumdan herhangi bir insana, T.C. kimlik numarası karşılaştırması yapılmadan, sadece ismi benziyor diye bir başkasına ait belge gönderilmez, gönderilemez. Ancak bu olayda olduğu gibi hiçbir alakası olmayan Hüseyin Özcan'a başkasına gitmesi gereken icra belgesi gönderiliyor. Bize de olay kasıtlı gibi geldi. Zira eğer olayda ismi geçen avukatın da belgede ismi varsa, o belge muhtemeldir ki o avukatın kontrolü, onayı olmadan Hüseyin Özcan'a gönderilmemiştir!
SEBEP HÜSEYİN ÖZCAN'IN İLÇE BAŞKANLIĞINDAKİ MUHALEFETİ Mİ?
Peki, kasıtlı olma ihtimali yüksek böyle bir girişim neden yapılmış olabilir?
Acaba bu olayın yaşanmasında, Hüseyin Özcan'ın hiç değilse bir gün huzursuz edilmesinde, işinden gücünden edilip moralinin bozulmasında kendisinin daha önce Odunpazarı Belediye yönetimi ile ilgili olarak yaptığı ve şehrin gündemini oluşturan açıklamaları mı etkili olmuştur?
Eğer bu olayın yaşanmasında Hüseyin Özcan'ın Odunpazarı İlçe Başkanlığı döneminde özellikle Kazım Kurt ve Özel Kalem Müdürüne yönelik açıklamalarından duyulan rahatsızlık etkili olmuşsa o zaman "Bu nasıl bir kindir böyle ki yıllar geçse de hiç azalmıyor?" diye sorulmaz mı?
BELEDİYE AK PARTİ'DE OLSA ETİK OLMADIĞINI İLERİ SÜRERLERDİ AMA ŞİMDİ KENDİLERİNDE!
Yine Hüseyin Özcan'ın vurguladığı gibi, Belediyenin öyle ya da böyle etkili olduğu bir yerde Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi olan bir kişinin, bir avukatın avukatlık yapması ve bunun karşılığında belli bir ücret alması yasal mı, yasalsa bile etik mi?
Belediye AK Parti'de olsa, Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığında da AK Partili belediye etkili olsa, orada AK Partili Meclis üyeleri olsa ve AK Partili Belediye genel sekreterini belirlemiş olsa, AK Partili Meclis üyelerinden birisi de avukatlığını yapıyor olsa, acaba CHP'liler şimdi neleri konuşuyor olurlardı? Bu işin etik olmadığını ileri sürüyor olmazlar mıydı? O zaman Hüseyin Özcan'a, ittifak ortakları partinin il başkanı ya güya, sahip çıkmazlar mıydı? Yaşananları kınamazlar mıydı?
![]() |
Geçen hafta bugün vahşi bir cinayetle sarsıldı Eskişehir: Anne, baba ve 4 yaşındaki yavruları hunharca katledilmişti, vücutlarındaki bıçak darbeleri sayılamıyordu. Hepimiz şoke olmuştuk. Nasıl bir kin, nasıl bir öfke böyle bir vahşete sebep olmuş olabilirdi ki?
Aradan geçen zamanda önce kadının önceki kocasından olan 20 yaşındaki çocuğu şüpheli olarak gündeme geldi, getirildi. Ancak aradan geçen birkaç gün içinde Eskişehir Emniyeti olayı çözdü. An itibariyle ailenin katliamını gerçekleştiren kişinin, öldürülen kadının kocasının, katledilen 4 yaşındaki çocuğun babasının eski ortağı olduğu ortaya çıktı, katil zanlısı ile kurbanlarının aynı fotoğraf karesine yansıyan birliktelikleri de.
Olay birçok yönüyle aydınlatıldı ancak esas sorunun cevabı henüz bulunabilmiş değil: Tüm bu vahşet neden yaşandı, nasıl başladı ve bu aşamaya nasıl geldi? Hepimizin kafasında kalan soru işareti bu.
Diğer yandan bu katliamın şüphelisi şahsın sosyal medya hesapları incelendiğinde özellikle, birkaç yıl önce yaptığı paylaşımların sanki kendisinin PKK'ya bir sempatisi varmış gibi algılanmasına neden oldu. Gerçekten böyle midir, değil midir orasını kestirmek zor. Ancak herhangi bir şahsın gösterdiği vahşet nedeniyle toplumun belli bir kesiminin de aynı şekilde olduğu yönünde yapılabilecek yorumlar doğru olmaz, olmayacaktır. Suç şahsidir. Böyle bir vahşet nedeniyle doğal olarak duyduğumuz öfke bizi bu olaya en az bizim kadar üzülen, üzülebilen toplum kesimlerine karşı bir öfke duymamıza sebep olmamalı.
Bu vahşetin yaşanmasına neden olan her neyse onun ortaya çıkarılması, zihinlerdeki sorulara cevap bulunması ve belki benzer şekilde başka hadiselerin yaşanmasının önüne geçilebilmesi bakımından büyük önem taşıyor.
Allah katledilen aile fertlerine rahmet eylesin. Biz Allah'ın izni ile cennetlik olduklarını düşünüyoruz. Rabbim yakınlarına ve bizlere sabırlar versin.
Katil zanlısı sosyal medya paylaşımlarında çocuk ve kadın haklarına ve hayatına karşı çok hassasmış gibi paylaşımlarda bulunmuş ama demek ki hiç alakası yokmuş! Bu işler paylaşım yapmakla olmuyormuş demek ki!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!