Önceki gün www.eskisehirdenhaberler.com ofisinden çıktık, tramvaya binip çarşıya gitmek maksadıyla aşağı doğru yürüyoruz. Tabi tramvay durağına giderken eski Devlet Hastanesinin bulunduğu yerden geçiyoruz. Biliyorsunuz şu günlerde eski devlet hastanesi yıkılıyor. Neyse...
Elimizde telefonumuz, twitter'a bakıyoruz bir yandan, bir yandan piyasa haberlerini takip ediyoruz. O sırada inşaat alanında çalışanlardan ve taksi durağında bulunanlardan bazılarının birden bire hızla üzerimize doğru geldiğini gördük.
İçlerinden birisi "Evet buydu" diyor, diğerleri de öfkeyle neden kendilerine sürekli ceza yazdığımızı soruyorlardı!
"Ne cezası?" diye sorarak başladık konuşmaya. Meğer yolun sağında ve solundaki park alanlarına araçlarını park ediyorlarmış, bir trafik fahri müfettişi de gelip bu arkadaşlara 132 lira ceza yazıp yazıp gidiyormuş. Hemen her gün ceza yazarak inşaatın yıkımında çalışanları bunaltmış. Onlar da hemen her gün kendilerine ceza yazılmasından dolayı savcılığıa şikayetçi olmuşlar.
GEÇMİŞTE HABER MAKSATLI ÇEKTİĞİMİZ FOTOĞRAFLAR YÜZÜNDEN LİNÇ EDİLİYORDUK AZ KALSIN İYİ Mİ!
Dedik ya içlerinden birisi yanındakilere sürekli olarak bizi hedef gösteriyor: "Ben seni gayet iyi biliyorum. Seni 10 yıldır buralarda görüyorum. Sürekli bir şeylerin fotoğrafını çekiyorsun!"
Evet doğruydu. Gerçekten de 10 yıldan beri o bölgede zaman zaman fotoğraf çektik. Çünkü gazetecilik faaliyetlerinin önemli bir kısmını fotoğraf çekmek oluşturuyor.
Orada Devlet Hastanesi varken, engelliler için ayrılan otopark alanına park eden araçları çekip birkaç defa haberini yaptık. Yaptık ki engelli kardeşlerimiz araçlarını park edecek yer bulmakta sıkıntı çekmesinler, engelli halleriyle çok uzaklara araçlarını park edip hastaneye ulaşmak için çile çekmesinler. Bugün orada hastane olmuş olsa, benzer sıkıntılar yaşansa yine yaparız benzer haberleri.
Ancak hastane taşındıktan sonra bu konuda hiçbir haber yapmadık. Çünkü zaten buna gerek kalmadı. Dolayısı ile elinde cep telefonu ile taksi durağının yanından aşağı doğru inen ya da yukarı doğru çıkan herkesi kendilerine ceza yazan trafik fahri müfettişi zanneden çalışanların bizi böyle bir nedenden dolayı durdurmaları, yolumuzu kesmeleri hayli tuhafımıza gitti.
Zaten biz fahri trafik müfettişi olsak bunu kimseden gizlemeyiz. Biz gazeteciyiz ve yaptığımız gazetecilik faaliyetinin farklı algılanmasından da doğrusu şikayetçiyiz. Bir insana yapmadığı bir şeyi isnat etmek o insana iftira atmaktır. Orada hemen her gün kendilerine yazılan cezalardan dolayı öfkeleri tavan yapmış çalışanlara bizi hedef gösteren kişi aslında büyük bir suç işliyor; zira büyük bir suçun işlenmesine vesile olacak bir tahrikte bulunuyor.
SÜREKLİ YAZILAN CEZALARDAN DOLAYI YA BİZİM BAŞIMIZA BİR İŞ GELSEYDİ?
Ancak biz işin o yönünde değiliz. Zira tüm bunlara sebep olan, bu kişilere hemen her gün otopark cezası yazan her kimse o trafik fahri müfettişi, işte o kişi. Buradan Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyorum. Bu kişi kendisine verilen yetkiyi o kadar kötü kullanıyor ki neredeyse kendilerine ceza yazılan kişi ile bizim aramızda hiç olmadık hadiseler yaşanacak, belki biz bu yazıyı yazamamış olacaktık!
Trafik fahri müfettişi olma yetkisini kişilere kim veriyor? Verilen kişiler hiç mi araştırılmıyor? Bu kişilerin cezaları kasıtlı yazıp yazmadıklarına hiç mi bakılmıyor?
Umarım bir an önce tüm bu cezaları yazan kişinin kim olduğu kamuoyuna, olmadı hiç olmazsa kendilerine bu kadar ceza yazılan kişilere açıklanır. Zira biz sırf elimizde cep telefonu ile oradan geçiyoruz, geçmişte de haber maksatlı birkaç fotoğraf çektik diye suçlanıp linç edilmek istemiyoruz!
![]() |
SSK-Çamlıca ya da SSK-Batıkent tramvayını kullananların, BAKSAN'daki tramvay durağının paralelindeki yolları kullananların dikkatini çeken, akşamları ışıl ışıl olan bir tesis var.
Birkaç gün önce merakımızı yenmek için tramvaydan inip bu ışıl ışıl tesise bir göz attık. BAKSAN ELİTE olarak bilinen bu ışıl ışıl tesis, gelip giderken gördüğümüz gibi bir halı saha kompleksi.
Üç adet halı saha var. Biz oraya gittiğimizde sahaların tamamı o gün için doluydu. Zaten sahaların üçünde de maç vardı ve bir sonraki maçı sabırsızlıkla bekleyenler de tesisin hemen önünde çaylarını, içeceklerini yudumluyorlardı tatlı bir sohbet eşliğinde.
Tesisi 10 dakikada gezdik. Bugüne kadar bu kapasitede ve böylesine güzel düzenlenmiş, neredeyse her ayrıntının özenle düşünüldüğü bir spor kompleksi, bir halı saha kompleksi görmediğimizi söyleyebiliriz. Duşlarından tuvaletlerine kadar tesis pırıl pırıl, tertemiz. Şu an kullanılmıyor ama Fin Hamamı bile var tesiste!
Bir şehrin kalitesine, değerine, algısına o şehirde kurulan böyle güzel tesisler önemli katkılar sağlar. Bu spor tesisini kuranlar ve üst düzey hizmet verenler de Eskişehir'e çok önemli bir değer kazandırmış, şehrin değerine hatırı sayılır bir katkı sunmuşlar.
Duyduğumuz kadarı ile Eskişehir'de oldukça önemli kurumlardan yöneticiler tesisi görmeye geliyorlarmış, benzer bir tesis kurmak için bilgi alıyorlarmış.
Giderler, çünkü daha iyisi yapılana kadar bizce Eskişehir'in en iyisi o tesis. Sadece Eskişehir'in de olmayabilir; belki de Türkiye'nin en iyi halı saha kompleksidir.
Yapanları, Eskişehir'e böyle bir tesis kazandıranları tebrik ediyoruz.
![]() |
Ömrümüzün bir kısmı yurt dışında geçti. 27 Nisan 2001 tarihinde Türkiye'den çıktık önce ABD'ye sonra Kanada'ya gittik. 3,5 yıl sonra da ülkemize tekrar döndük şükür.
Doğal olarak Kanada gibi bir ülkede gördüklerimiz, yaşadıklarımız ile Türkiye'deki birçok şeyi o gün bugündür karşılaştırıyoruz. Birçok alanda 30 yıl, 40 yıl,bazılarında ise belki 50 yıl geride olduğumuzu söyleyip duruyoruz.
Örneğin elektrik, telefon vesaire gibi hizmetlerin tüm kabloları o tarihlerde tamamen yer altına alınmıştı. İnternet kesintisi sadece bakım için gece 02-04 saatleri arasında gerçekleştirilirdi. Ani yaşanan elektrik kesintisi hiç olmazdı. Elektrik kesintisi 3 gün önceden duyurulurdu. Ani elektrik kesintisinden dolayı elektronik eşyanız zarar görmüşse elektrik kurumu o zararı tazmin ederdi!
Ancak en çok dikkatimizi çeken şey de inşaatların yapılması sırasında yaşananlardı. Bir bana yapılacaksa onun bulunduğu alan bir şekilde kapatılır, orada ne yapıldığını siz göremezsiniz. Aylar geçince o alanı kapatan malzemeler kaldırılır. Bir de bakarsınız harika bir bina yapılıp bitmiş. Siz yanından yöresinden geçen olarak hemen hiçbir gürültü duymazsınız. Çevreye en küçük kötü bir görüntü kirliliği yansımaz. İnanılmaz bir titizlik içinde inşaat biter.
Biz inşaatların bu şekilde sessiz sedasız, hiçbir insanı rahatsız etmeden yapıldığını görünce hayretler içinde kalmıştık. "Keşke" demiştik "bizim ülkemizde de böyle olsa!!
Peki bizim ülkemizde nasıl yapılıyor inşaatlar?
Sadece yazı ile birlikte size sunduğumuz fotoğrafa bakın yeter!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!