18 Mart 2022'de 4 bin 608 metre uzunluğu ile dünyanın en uzun orta açıklıklı köprüsünün açılışı gerçekleştirildi. Bu açılış ülkemizde, Çanakkale'de gerçekleşti. 1915 Çanakkale Köprüsü hizmete girdi.
Benzer birçok projede olduğu gibi bu projenin açılışı yapılırken tartışmalar aldı başını gitti. Efendim "Feribotla geçiş daha uygun fiyatlarla mümkün iken neden köprüye 200 TL versinlermiş!" (Karşı atak olarak birileri çıkıp "Biz de hiç beğenmediğimiz heykellerin parasını ödemek istemiyoruz. Neden makul bulmadığım bir çalışmanın parasını ben ödeyeyim ki?" diye soruyorlar tabi olarak.)
Evet, vatandaşımız elbette yorum yapacak, elbette tartışacak. Ancak tartışmaların da belli bir makuliyet düzeyinin olması lazım.
HAVA ŞARTLARI KÖTÜ OLUNCA FERİBOTLAR ÇALIŞAMIYOR VE ULAŞIM DURUYORDU
Örneğin köprüden geçmek zorunlu değil; yani isteyen feribotla geçmeye devam edecek. Hatta belki feribot köprünün hizmete girmesinden sonra belki fiyatlarını daha cazip hale getirecek, belki çok daha fazla fiyat artışı yapacakken yapmayacak.
Diğer yandan köprüye geçiş garantisi veriliyor. Çünkü bu köprüyü devletin kendisi kendi imkanları ile yapmadı, Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırdı. Doğal olarak kredi bulup köprüyü yaptıran şirketin belli bir süre buradan gelir elde edip önce maliyetlerini çıkarması sonra da bir miktar kar etmesi anormal bir durum değil.
Köprünün maliyeti daha çok köprüyü kullananlardan çıkacak. İlk bir iki yıl yeteri kadar geçiş olmazsa o zaman bizlerin vergilerinden oluşan bütçeden ilgili şirkete geçiş garantisi kapsamındaki rakama kadar olan fark ödenecek.
Eğer köprü geçiş garantisini sağlayamazsa bir Eskişehirli olarak ben de katkıda bulunmuş olacağım. Belki de hiçbir zaman kullanmayacağım köprüyü. Ancak zaten birçok iş bu şekilde yapılıyor. Her birimiz bir başkasının, başkalarının verdiği vergilerden bir şekilde faydalanıyoruz, onlar da bizim vergilerimizden!
ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR'İN ALDIĞI BORCU DA HEPİMİZ ÖDÜYORUZ
Bir başka örnek verebiliriz. Hem de şehrimizden. Şu haberi okursak konuyu da özetlemiş oluruz aslında:
"Eskişehir Büyükşehir Belediyesi; Hafif Raylı Sistem, Porsuk Çayı Düzenlemesi ve İçme Suyu projelerini içeren Kent Gelişim Projesi kapsamında Avrupa Yatırım Bankası ve Kuzey İskandinav Ülkeleri Yatırım Bankası'ndan toplam 232 milyon Euro kredi aldı. (Bugünkü kurla 3 milyar 807 milyon TL. Tabi bir de bunun faizini üzerine eklemek gerekiyor.)
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda 14 Aralık 2001 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, beş yılı geri ödemesiz olan krediyi 20 yıl boyunca yüzde 0.75 faizle geri ödeyecek.
Daha önceki yıllarda Hazine garantisiyle dış kaynaklı kredi alan bazı belediyelerin, aldıkları kredileri geri ödememesi nedeniyle, Hazine belediyelere bir süredir dış kaynaklı kredi için kefil olmuyordu.
Hazine'nin, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin aldığı krediye kefil olması, yatırım çevrelerinde, Başbakan Bülent Ecevit'in projeye verdiği destek yönünde değerlendiriliyor."
BİR ŞEYLERİ TEMİNAT GÖSTERMEDEN İŞİNİZİ YAPAMAZ, KREDİYİ ALAMAZSINIZ!
Peki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi aldığı bu krediyi ödeyemezse ne olur? Elbette garanti verildiği için Hazine tarafından o borç ödenir. Ancak yabancılar işi daha da sağlama almışlar. Eskişehir'de içme suyu ve toplu taşıma ücretlerinin belli bir bölümü bu borcun ödenmesini sağlamak için yapılıyor. Birtakım gelirler teminat gösterilmiş. Anormal bir durum değil!
"Belediye zaten bizim vergilerimizden oluşan bir bütçeye sahip. O bütçeyle tüm bu hizmetleri yapması gerekiyor. Ayrıca bizim kullandığımız suya, toplu taşımaya zam yaparak bunu bizden niye alıyor?" diye bir soru sorulabilir.
Evet, soru haklı ancak şunu unutmamak lazım.
Belediye ya da devlet, hizmetlerini geliştirmek ve yenilerini halka sunabilmek için sürekli olarak yeni ve daha fazla kaynaklara ihtiyaç duyuyorlar. İhtiyaçlar bitmediği için yatırımların da ardı arkası kesilmiyor. Bu yüzden de aslında hepimizin ödediği ücretler, vergiler kendimize olduğu kadar gelecek nesillere de aktarılan değerleri oluşturuyor.
BELKİ SEN HİÇ KULLANMAYACAKSIN AMA EVLADIN, TORUNUN HEM DE BEDAVA KULLANACAK
Bugün Çanakkale Köprüsünü biz kullanmıyoruz ya da ücretli kullanıyoruz ama muhtemeldir ki bizim çocuklarımız, torunlarımız gün gelecek köprü devlete geçince ücretsiz kullanacak. Hatta gün gelecek köprüden elde edilen gelirlerle kendisine daha başka hizmetler getirilecek.
Bakın, Afyonkarahisar-Uşak ve Kütahya arasına yapılan Zafer Havalimanı gibi yatırımları yerelim, yerden yere vuralım. İyi bir niyetle belki düşünülmüştür ancak fizibilitesi iyi yapılamamıştır. Türkiye'nin bir ucundan bir ucuna uçakla gidilir ancak bu üç ilin ortasındaki bir havalimanından ülkenin çok az yerine uçabilirsiniz. Yurt dışından gelenlerin de özellikle sadece o bölgeye inebilmesi için yeterli gerekçelerin olması gerekir. Emirdağlılar Eskişehir üzerinden uçmayı tercih ederken oraya yurtdışı uçuşlarını temin için bir havalimanı yapmak mantıklı olmadığı gibi vatandaşın parasını çarçur etmekten başka bir şey değil. Çok çok uzun yıllar sonra bu havalimanı bakarsınız hiç olmadık bir işe yarar da yapılan masrafları çıkarır!
Ülkede bir kesim geleneksel olarak yapılan her türlü köprü, yol, tünel gibi projelere karşı çıkıyor. Sonra kendileri de kullanıyor. Elbette hepimizin kullanması için yapılıyor tüm bunlar. Bazılarımız az kullanır, bazılarımız çok. Bazılarımız da belki hiç kullanamayız. Ancak ne olursa olsun fizibilite çalışmaları iyi yapıldığı takdirde tüm bu yatırımlar ülkeye mutlaka kazandırır. İlk zamanlarda böyle bir yatırım için bizlerin de katkı sunması gerekebilir ancak belli bir zaman sonra Çanakkale Köprüsünün de kendi maliyetini çıkarıp ülkede yaşayan herkesin kullanacağı projelere katkı sunacağına yürekten inanıyoruz.
![]() |
Eskişehirspor 2. Ligde de tutunamıyor. Umutla başladığımız herhangi bir maçın sonunda büyük bir hayal kırıklığı ve hüzün yaşamak bizler için sıradan şeyler haline geldi. Yıllar var ki Eskişehirspor nedeniyle yüzümüz gülmüyor, şehrin bir yanı hep eksik kalıyor.
Son olarak gençlerimiz 1-0 öne geçtikleri maçta Tarsus İdman Yurdu'na 5-1 gibi farklı bir skorla mağlup oldular. Bu skor başta, kar-kış demeden, her şartta tribündeki yerini alarak takıma destek olan taraftar olmak üzere Eskişehir kamuoyunun içini kararttı. Açık konuşmak gerekirse böyle kötü sonuçlar aldığımız zamanlarda haberi girmek istemiyoruz, bazen haberi girmiyoruz da kendi İnternet sitemizde!
Peki ne olacak böyle?
Öyle görünüyor ki bizim gençlere 2. Lig de bir boy büyük geldi. Bu gidiş bizi 3. Lige götürüyor. Oradaki rakiplerimiz muhtemelen daha zayıf olacaklar. Umuyoruz ki gençlerimiz onlarla kıyasıya mücadele edecek ve onlar karşısında aldıkları puanlarla oradan tekrar 2. Lige yükselecekler; kazandıkları, kazanacakları tecrübelerle yükselişlerini en tepe noktaya kadar sürdürecekler!
Evet, bugün için gayet güzel bir hayal. Ancak insan hayalle yaşar. Ya da birisi çıkıp Eskişehirspor gibi bir efsanenin daha fazla acı çekmesine müsade etmeyecek, tüm borçlarını ödeyecek ve alacak Eskişehirspor'u taşıyacak zirvelere!
Hayal kurmak bedava ancak bu hayalleri gerçekleştirmenin elbette maliyeti hayli yüksek. Yeni bir köprüye, yola, tünele, kaldırıma, hemen her şeye bir bedel ödüyoruz. Elbette Eskişehir gibi bir efsanenin bizleri gururlandırmasını istiyorsak tekrar, onun için de bir bedel ödemek zorundayız. Ancak bu sefer bu şehrin ödediklerinin sadece kulübü, sadece efsaneye gitmesini garanti etmeliyiz. Kulübün bir şekilde şirketleşmesi bu yönden bakınca zorunlu. Zaten futbolun yapısı da gün geçtikçe değişiyor. Umarız bu yönde umut vaat eden gelişmeler bir an önce hayata geçer. Başka türlü bu işin içinden çıkamayacak gibiyiz!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!