6 Aralık 2020 Pazar günü öğlen saatlerinde Eskişehir Sanayi Odası'ndan (ESO) medya kuruluşlarına bir haber gönderildi. Haberde ESO Yönetimi ile Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in bir araya geldiğinden bahsediliyordu. Haber bir yerinde "Şehir sanayisinin gelecek vizyonun belirlenmesi noktasında yapılabileceklerin de dile getirildiği toplantı" ifadesi vardı.
Bu görüşme ile ilgili olarak dünkü gazetelerde oldukça ilginç değerlendirmeler, yorumlar okuduk. Aslında bir başka şehirde oldukça sıradan olan böyle bir görüşmeye çok büyük önemlerin atfedildiğini gözlemledik. Nihayetinde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile Eskişehir Sanayi Odası başkanlarının yüz yüze görüşmeleri, nereden bakarsanız bakın olumlu bir gelişmeydi. Ancak bu düşüncemiz Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in danışmanı Kemal Aydoğmuş'un yazısına rastlayana kadar sürdü. Zira Aydoğmuş yazısında, ESO Başkanı ve yönetimini Eskişehir'i kandırmakla suçluyordu!
Büyükşehir Belediye Başkanı bu konu hakkında "Kendisi benim danışmanımdır ancak köşe yazılarında tamamen bağımsızdır" diye açıklama yapsa yadırgamayız. Ancak ne olursa olsun Büyükerşen'in danışmanı şehrin sanayi odası başkanını ve yönetimini açık, net bir şekilde böylesine ağır şekilde itham edince insan doğal olarak şöyle bir durup "Neler oluyor yahu?" demeden de duramıyor. Yazıyı okuyun ve yorumu kendiniz yapın en iyisi.
İşte Kemal Aydoğmuş'un dünkü köşe yazısı:
"Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt,
ESTV’de canlı yayında açıkladı…
Tapu bilgilerinden elde ettiğimiz veriler dedi…
“İstanbul’da 3 şirket toplamda 1050 dönüm arazi almış,
Bir Filistinli şirket 300 dönüm arazi almış,
Almanya’da et üretimi yapan bir şirket 80 dönüm arazi almış,
Yine bir kişi 2500 dönüm arazi almış,
Başakşehirli bir futbolcu 80 dönüm
Başka bir futbolcu 50 dönüm arazi almış,
AKP’li bir eski milletvekiline yakın olan bir şirket 3500 dönüm arazi almış…”
Bu ne demek?
Çok açık değil mi?
7 bin 560 dönüm arazi, birileri tarafından satın alınmış…
Niye alınmış peki?
Buğday, arpa, pancar, domates, biber ekip biçmek için mi?
Hayır…
Alpu Ovası’nda neler yapılıp edileceğini bildikleri için…
Bir’e alıp, beş’e satmak için…
Memleketimin toprakları…
Kimlere peşkeş çekiliyor, anlıyor musunuz?
*******
Üstelik de buna ön ayak olan, öncülük eden kim?
Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş ve onun yönetim kurulu üyeleri…
Eskişehir’e en büyük kötülüğü yapmak yanlışı içindeler…
Bunun,
Yanlış bir algı,
Yanlış bir düşünce biçimi olduğunu varsayıyoruz…
Dilerim,
Bu kadar “iyi niyetli olmakta” haksız değilizdir…
********
ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ne diyordu?
Kendisine yöneltilen sorulardan biri şuydu…
“Ya ESO olarak siz, bu Raylı Sistemler Organize Sanayi Bölgesi’ni kurduktan sonra, başkaları da gelirse?”
Kesikbaş diyordu ki;
“Yok canım öyle şey olmaz…
Biz yalnızca 2 bin 500 dönümde OSB’yi kuracağız, o kadar…
Daha fazla büyümeyecek…”
*********
Peki siz ESO olarak,
Alpu Belediyesi’nin mülkü olan, yaklaşık 2 bin 500 dönümlük araziyi alacaksınız,
Oraya,
Raylı Sistemler Organize Sanayi Bölgesi’ni kuracaksınız,
Diğer tarafta,
7 bin 560 dönüm araziye sahip olanlar, saf saf size mi bakacaklar?
Siz,
Eskişehir Sanayi Odası olarak,
Kimi kandırmaya çalışıyorsunuz?
Cevabını ben söyleyeyim…
Eskişehir’i kandırmaya çalışıyorsunuz…
Bir şehrin Sanayi Odası Başkanı’nın ve yönetiminin,
O şehri kandırmaya çalışması…
**********
Adını ben koymayacağım,
Siz koyun…"
![]() |
Yeni nesil koronavirüs Covid-19 salgını yaklaşık bir yıldan beri hayatımızı altüst etti. Sosyolojik, ekonomik olarak içimizden geçti, geçmeye de devam ediyor.
Bu dramatik süreç kısmet olursa aşıların piyasaya çıkması, toplumun riskli kesimlerinin tamamen aşılanması ile büyük oranda son bulacak ve hayatımız normale dönecek. Bu nedenle en azından Nisan ayına kadar daha yoğun bir aşılama ve maske-mesafe- hijyen hassasiyetinin denetlenmesi gerekiyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye toplumunun 50 milyonluk bir bölümünün aşılandığı zaman riskin çok büyük oranda ortadan kalkacağını söyledi. Türkiye bunun üstesinden gelebilecek hazırlığa ve güce sahip. Aşı için geleneksel yöntemlerle aşı üretimi yapan Çin'den 50 milyon doz aşı için sözleşme yapıldı. Aşılama sağlık çalışanlarından başlayarak yakın zamanda hayata geçirilecek.
Tabi aşıların topluluklara uygulanmaya başlayacağı bugünlerde kimileri de aşı vurulmak istemiyorlar. Evet, en doğal hakları. Ancak aşı olmayanlar ilerleyen zamanlarda birtakım kısıtlamalarla karşılaşabilirler. Örneğin seyahat kısıtlaması, kamu kurumlarına hizmet almaya girememe kısıtlaması gibi!
Aşılar arasında insanların Çin'den gelen aşıya güvenmedikleri gibi bir algı var. Çin'den gelen onca malı, ürünü kullanan insanlarımızın söz konusu aşıya gelince neden böyle bir tereddüt yaşadıklarını anlamakta güçlük çekiyoruz doğrusu. Nihayetinde bu ülkenin kendi aşısı üretilene kadar diğer ülkelerin aşıları da girecek piyasaya, isteyen istediği aşıyı alıp uygulattırabilecek kendi vücuduna.
Biz şahsen aşı uygulattırır mıyız uygulattırmaz mıyız bilmiyoruz. Ancak belli bir yaş üstündekilerin ve riskli gruptakilerin mutlaka aşılanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden aşı karşıtı falan değiliz. Aşılanmayı destekliyoruz. Zira toplumsal hayatımızın normale dönmesi şu an itibariyle ancak aşıyla mümkün olabilecek gibi görünüyor!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!