"Bu koronavirüs (Covid-19) belası yüzünden İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile 21 Mart 2020 tarihinde akşam 18:00 itibarıyla biz kuaför ve berber dükkanımızı kapattık. O günden sonra 51 gün kapalı kaldık. Hem kiraları ödedik, hem sigortaları. Ama hiçbir gelirimiz olmadı bu sürede.
Nihayet Mayıs ayı geldi ve yasak önemli oranda kalktı. Yasağın 11 Mayıs 2020 günü kalkacağı duyulunca çok arayan oldu. Randevu almak için müşterilerimiz sıraya girdi. Tabi biz kuaförümüzü tekrar açmadan önce genelgeye göre her türlü hazırlığımızı yaptık. Çamaşır makinesi, kurutma makinesi bile aldık. Dezenfektanlar, siperlikler... Hem de bir siperliği 20 lira verdik, bir maskeyi gün geldi 5 liradan aldık...
Neyse yasak kalkınca biz müşterilerimize randevu verdik ve sırayla aldık içeri. 5 gün inanılmaz iş yaptık. Daha güzel tarafı ise müşterilerimizin uzun zamandır iş yapmadığımızı düşünerek bizlere fazladan fazlaya vermeleri oldu. O 5 günde çok iyi kazandık. Bayram da yaklaşıyordu. Daha iyi işlerimizin olacağını sanıyorduk.
19 MAYIS, HEMEN ARDINDAN BAYRAM TATİLİ İLE BİRLEŞTİRİLEN YASAKLAR İŞLERİ BİTİRDİ
Ne varki önce 19 Mayıs tatili ile hafta sonunu birleştirdiler ve 4 günlük bir sokağa çıkma yasağı gerçekleşti. Hemen ardından da Ramazan Bayramı vesilesi ile yasak uygulanmaya başladı. Dolayısı ile biz doğru dürüst bir iş yapamadık. Daha sonraki dönemde yasaklar bir miktar kaldırıldı. Ancak biz 11 Mayıs'ta kuaförleri açtıktan bir süre sonra bir haber çıktı: Kuaförün birinde çalışan bir kişi Covid-19 yüzünden ölmüş! Bu haber duyulur duyulmaz müşterilerimiz ayağını kesti. Gittiler kendileri traş makinesi aldılar. Evde birileri onları traş etti ve bize gelmediler. Birçok müşterinin ayağı zamanla böyle kesilmeye başladı. Şu an müşterilerimizin üçte bir ancak geliyor. Bizim masraflarımız arttı, borçlarımız arttı ama müşterimiz, dolayısı ile gelirimiz çok azaldı.
SALGIN BİZİ ÖLDÜRMEDİ AMA ALINA TEDBİRLER İŞLERİMİZİ ÖLDÜRDÜ!
Bu salgın belki çok tehlikeli ama bizim için de bu nedenle hayata geçirilen tedbirler çok tehlikeli oldu; salgından ölmedik ama alınan tedbirler işlerimizi öldürdü. Çok cazip oranda Halkbank üzerinden kredi aldık. İyi oldu ama şu an o krediyi geri ödeyecek bir kazanç kapısı bırakılmadı. İnsanların işi gücü olmazsa, geliri olmazsa önümüzdeki zamanlarda çok büyük sıkıntılar yaşanır. "
BU KADAR ÖNLEM ALIYORSUNUZ VE VAKA SAYISI HALEN ARTIYORSA, DURUP DÜŞÜNMEK LAZIM!
Yukarıdaki satırlar, Eskişehir'de aile olarak 70 yıldır berberlik, kuaförlük yaptıklarını belirten bir ustaya ait. Pandemi sürecinde yaşadıkları sıkıntıları bu şekilde aktardı. Sıkıntının devam etmesi durumunda ortada esnaf kalmayacağını kaydetti.
Herkes şu günlerde artan vaka sayısına kilitlenmiş durumda ama ülkede esnaf bitiyor, küçük ölçekli işletmeler ölüyor, kimsenin umurunda değil. 22:00'e kadar açık olan bir yerin o saatte neden kapatıldığını şahsen biz de pek anlamlandıramıyoruz. Yani eğer maske, mesafe, hijyen üçlüsü gerçekten işe yarıyorsa, insanların bunlara uyarak işlerini yapmalarına müsaade edin. Yok bunlar işe yaramıyorsa o zaman niye bizi bunlara zorluyorsunuz?
O kadar önlem alındı, vaka sayıları artmaya devam ediyor. Düğünleri yasaklamakla başladılar, şimdi HES Kodu olmadan kimse normal hayatını devam ettiremeyecek. Ancak göreceksiniz her türlü önleme rağmen vaka sayıları düşmeyecek. Çünkü dış mekanlarda alınan önlemlere insanlar daha çok riayet ediyor. Ancak kendi özelinde, evinde barkında o kurallara uyulup uyulmadığını siz nereden bileceksiniz? Bunları nasıl denetleyeceksiniz? Denetlemek mümkün mü?
KREDİ VERDİĞİNİZ İNSANLARA KREDİYİ ÖDEYEBİLECEKLERİ BİR İŞ ORTAMI BIRAKMADINIZ!
Devletin aldığı tedbirlerle bu iş bir noktaya kadar gider. İnsanları dışarıdaki hayattan öyle bir korkuttular, öyle bir soğuttular ki insanlar şimdi evlerine kapandı. Hareket kalmadı. Psikolojik sıkıntıları arttı. Bu ülkedeki muhalefet her gün ayrı bir yalanla vaka sayılarını ve ölüm rakamlarını abartmakla meşgul. Çünkü tüm dertleri ekonomiyi batırmak. Ekonomi batarsa, insanlar iyice fakirleşir, borçlanır, sıkıntıya düşerse belki bizim muhalefete oradan ekmek çıkar, seçim falan olursa kazanırlar!
Bizde olumsuz bir durumu abartarak oradan ekmek yemeye çalışan önemli sayılabilecek bir kesim var. Onların yalanları, abartmaları, iktidar adına hareket eden bürokratların, yöneticilerin de bu pandemi dalgasına kendilerini iyice kaptırmaları nedeniyle toplumda inanılmaz bir korku ve bundan kaynaklanan büyük bir ekonomik sıkıntı yaşanmaya başladı. Muhalefetin seçim istemesinin nedeni bu. Bu sıkıntılı sürece hiçbir devlet, hiçbir ekonomi daha fazla dayanamaz. Bu yüzden alınan tüm tedbirlerin yeni baştan gözden geçirilmesi ve ekonomik açıdan rehabilite edilmesi zorunludur!
![]() |
"Büyük krizin patlamasından bu yana yaklaşık 4 ay geçti.
Kalabak Su dağıtımında hala ciddi sıkıntı var.
Sıkıntının hala çözülememesini anlamak çok zor…
İMHA EDİLECEK DAMACANA BELLİ
Geride kalan yaklaşık 4 aylık sürenin sonunda 'kullanım dışı kalması gereken' damacana sayısı üç aşağı beş yukarı belli oldu.
Bu konuda somut bir veri var.
Toplanan damacanaların kırımı için ihale yapıldı.
İhaleye çıkartılan damacana 70 ton…
Bu tutar çok ilginç…
İlginç kılan da 2019 yılında yapılan kırım ihalesi…
Yaklaşık 179 Bin damacana ihaleye çıkartıldı.
İhale 15 ton üzerinden yapıldı.
İhaleyi alan daha öncekilerle aynı… İzmirli bir firma…
Son ihaleyi alamadı.
70 ton üzerinden açılan ihaleyi Eskişehirli bir firma kazandı.
Kazanmasına kazandı da işin kendisine verilmemesi için yapılmadık şey kalmadı.
Boşuna olmasa gerek…
Neyse…
İşi asıl ilginç kılan ihaleye çıkartılan damacana tonu…
15 ton nerede 70 ton nerede?
Aradaki fark 55 ton…
Yaklaşık 5 katı fazla…
15 ton damacana, 179 Bin adet damacana ediyorsa, 70 ton damacana kaç adet eder?
Yaklaşık 900 adet damacana eder.
Son ihalede bu kadar damacananın kırıma gönderilmiş olması gerekir.
Acaba öyle mi?
Bilemiyoruz artık.
Bir yıl arayla yapılan iki ihale arasındaki tonaj farkı çok büyük.
'Korkunç' dense olur.
'Doğal' karşılanamaz.
'Bu işte bir iş var' dememek elde değil…
Ciddi biçimde araştırılması gerekiyor.
Araştırması gereken belli…
Elbette ki, Büyükşehir Belediye Başkanlığı…
Gerekeni yapar mı?
Bugüne kadar sergilenen tavra bakınca 'yapar' demek çok zor.
Neyse ki, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma var.
Şu kırım işi de soruşturma kapsamına alınsa iyi olur.
'Kamu zararı olma' olasılığı çok fazla…"
Yukarıdaki satırları Şehir Gazetesi yazarı Vedat Alp'in dünkü yazısından alıntıladık. Bu devirde bir başka gazeteciden alıntı yapmak da tehlikeli ama biz yine de duramadık!
Kalabak Suyunda skandal ve sıkıntı yaşanmaya başlamasının üstünden yaklaşık 4 ay geçti. Bu kadar zaman geçti 700 bin damacananın nerede olduğu açıklanamadı. Diğer yandan toplanan kullanım süresi geçmiş damacanalar ihaleyle satılmaya çalışıldı ama ihale iptal edildi. Çünkü bu tür maddelerin ancak Makine Kimya Endüstrisi'ne (MKE) satışının yapılabildiği anlaşılmış.
Eskişehir'de Büyükşehir Belediyesine bağlı ESKİ'de neyin ihale edilip edilemeyeceği de dahil olmak üzere şimdilik bir şey bilinmiyor. Bir şey bilindiği zaman da kamuoyuyla paylaşılacağını sanmıyoruz. Yani Alp'in söylediği gibi "Bu işte bir başka iş var" ama ne, orasını bilmiyoruz.
Ama insan sormadan da duramıyor:
O işte bir başka iş var mı? Varsa ne?
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!