Önceki geceye ve düne, 103 eski amiralin altına imza attıkları, halkın yarısından fazlasının oyları ile seçilmiş hükümete parmak sallayan, darbe imasında bulunan bildiri damga vurdu.
Ciddiye almak gerekir mi? Elbette...
Zira emeklisinin içinde olur da muvazzafının içinde olmaz mı bu özlem!
Bizde belli bir zamana kadar askeri okullara alınıp yetiştirilen bir nesil ne yazık ki kendi düşüncelerine, yaşam tarzlarına farklı olanlara karşı hiçbir zaman müsamahalı yaklaşamadı, her fırsatta başka bir yaşam tarzının bu ülke toprakları üzerinde bir miktar yeşermesine tüm güçleri ile, hatta zaman zaman devletin gücüyle karşı çıktılar. Bunun için silaha müracaat etmekten hiç çekinmediler. Bu ülkede özellikle dindar ve muhafazakar kesimler, rejimin tek tip insan hedefleri doğrultusunda ezildi de ezildi.
Aslında ülkeyi ne güzel tek parti ile yönetiyorlardı. Şu halka gitmek de nereden çıktıysa. Hep olanlar ondan sonra oldu: Millet bir daha bunları iktidara yaklaştırmadı!
DARBE İÇİN HER ZAMAN YETERİ KADAR YALAN VE İFTİRA BULDULAR
Onlar da iktidarı elde etmek için iktidarları zamanında tüm kadrolarını doldurdukları, adeta arka bahçeleri haline getirdikleri kurumların, örneğin Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) sahip oldukları silahlı gücü devreye sokarak kullandılar ve kendilerini sandıkta iktidar yapmayan halktan ve o halkın sevdiklerinden intikamlarını böyle aldılar.
1960 darbesini yapıp halkın oyları ile seçilmiş hükümet üyelerinden bazılarını, kendileri tarafından uydurulan iddianamemelerle ipe götürdüler. Darbeyi gerçekleştirmek için atmadıkları yalan, uydurmadıkları iftira kalmadı. Hatta şehrimizdeki bazıları da o hain darbeye çanak tutan faaliyetlerde bulundu gece yarılarında.
Baktılar gördüler ki darbe işlerine çok yarıyor, her sıkıştıkları zaman ona müracaat etmekte bir beis görmediler. Zira Türkçe bu iş için hayli uygun bir dildi; Anayasa ve yasalardan yaptıkları darbelere destek olacak cümleler bulmakta hiç zorlanmadılar!
Bunlar, işlerine yarayacak olduktan sonra her türlü darbeye hep temenna durdular ve dururlar. Kimden gelirse gelsin, kendi işlerine yarayacak her darbe teşebbüsü bunları heyecanlandırır. 15 Temmuz gecesi de darbeye karşı zorunlu açıklamalarını, artık darbenin başarıya ulaşamayacağı anlaşılan saatlerden sonra yapmadılar mı? Darbenin ilk anlarında, özellikle de TRT'de darbe bildirisi silah zoruyla okutulurken, keyif içinde kadehlerini kaldırmadılar mı?
DARBECİLERE SELAM DURANLAR BİR DE BİZE DEMOKRASİ DERSİ VERMEYE KALKIŞMIYORLAR MI!
Aynı kafa yapısı devam ettiği sürece darbe tartışmaları, kalkışmaları bu ülkenin gündeminden eksik olmayacaktır. Zira 103 eski amiralin açıklamasının altına İYİ PARTİ Genel Sekreteri imzasını atıyor, CHP'li isimler darbe imasında bulunanlara sahip çıkıyor! Ondan sonra bir de çıkıp demokrasi dersi vermeye kalkışıyorlar bize!
Bunlar bu ülkede ABD adına derbe yapmaya kalkışan FETÖ artıklarına bile sahip çıktılar. Onların yapmaya kalkıştığı ancak milletin dik duruşu ile önlenen darbe girişimini, hükümetin bir senaryosu olarak değerlendirerek destek oldular o gün. Bugün de darbe iması yapanlara bu iki partinin en önemli isimleri selam duruyor!
Bizde muhalefet neden iktidar olamaz biliyor musunuz? Çünkü demokrat değiller. Demokrasiye inanmıyorlar. Kendi menfaatlerine çalışan her ne ise sadece onu seviyorlar. Darbeyse darbe, ittifaksa ittifak!
MUHALEFETİN DEMOKRASİ KONUSUNDAKİ SAMİMİYETSİZLİĞİ AK PARTİ'YE PUAN KAZANDIRIYOR
AK Parti saçma sapan hatalarla şu son dönemde gerçekten hızla oy kaybediyor, taraftar kaybediyordu. 103 eski amiralin darbe tehdidinde bulunmalarına muhalefetin karşı çıkmayıp destek vermesi AK Parti'nin kaybettiklerinin önemli bir bölümünün geri almasına vesile oldu, olacaktır.
Türk halkı artık vesayetçileri sevmiyor. Muhalefet de artık oradan buradan emir almadan kendi öz siyasetini geliştirmek zorunda. Aksi takdirde bugünkü kafada giderlerse, şartlar ne kadar zor olursa olsun, vatandaş bunlara güvenip de iktidara gelmelerine yetecek kadar oy vermez!
Bizdeki muhalefetin demokrasi konusunda ne kadar samimiyetsiz olduğunu böylece bir gecede bir kez daha görmüş olduk!
![]() |
Yaklaşık 5 yıldan beri Çamlıca Mahallesinde ikamet ediyoruz. Mahalle son 10 yılda büyük bir değişim yaşadı. Binaların önemli bir bölümü "afet riskli yapı, alan" kapsamında yıkıldı, yerlerine yenileri yapıldı. Mahalle büyük oranda yenilendi. Tek katlı binalar gitti, onların yerlerine 3-4 katlı, bazı yerde 6-7 katlı binalar dikildi. Nüfus da katlanarak arttı. Doğal olarak ticaret de arttı. Ziraat Bankası Şubesi bile açıldı.
Çamlıca Mahallesi geliştikçe mahallede açılan iş yeri sayısı da artıyor. Elbette ekonomik ve sosyal yaşamın canlanması güzel şeyler. Her ay mahalleye birkaç yeni işyerinin açılması yüzümüzü güldürüyor.
Yine bir işyeri açıldı, önceki gün. Bu bir kuruyemişçi. Öncelikle hayırlı, bereketli olsun, Allah mahcup etmesin diyelim.
Ancak bu kuruyemişçinin açılması ile birlikte yaklaşık 50 metrelik alanda üçüncü kuruyemiş dükkanına da kavuşmuş olduk. Yakın çevrede oturanlar olarak baya bir şaşkınız. Kuruyemiş ihtiyacımız olduğunda hangi komşumuzdan alacağız?
Fotoğrafa göre ortada bulunan en önce açılan. Kıdem bakımından en önde olan o.
Fotoğrafa göre soldaki, yani en ileride görülen ikinci sırada açılan. Elbette ona da zamanında hayırlı olsun dedik ve alışveriş yaptık. Nihayetinde en son açılandı!
Şimdi Eskişehir'de başka yerlerde de şubeleri bulunan bir işletme Çamlıca Şubesi'ni geldi burada uzun yıllardan beri faaliyet gösteren kuruyemişçinin 3 bina gerisine, ikinci sırada açılanın da 6 bina gerisine açıverdi. Böylece 50 metre içinde 3 adet kuruyemiş dükkanına kavuşmuş oldu Birlik Caddesi!
BİZE BÖYLE HİÇ İYİ OLMADI!
Şahsen biz bu durumu hiç de sağlıklı bulmuyoruz. Yani her 25 metrede bir kuruyemiş dükkanının olduğu yerde hadi diyelim işler üçe bölünsün. Belki birisi öne çıkacak, diğerleri geri kalacak. Belki aralarında bir fiyat rekabeti başlayacak ya da anlaşacaklar ve aynı fiyatlardan satış yapacaklar!
Ne olursa olsun burada her birinin yapacağı satış miktarı düşecek. Muhtemelen bu ortamda yapabilecekleri satışlar yeni açılan şube yönetimini, sahiplerini de tatmin etmeyecek!
Avrupa ülkelerinde ticari faaliyete başlayacak işletmelere belediyeler, belli bir metre uzaklığında aynı şekilde faaliyet gösteren başka bir işletme varsa iş yeri açma ruhsatı vermiyormuş. Belli bir nüfus başına ihtiyaç duyulan o işletme adedi belirleniyormuş ve ona göre izin veriliyor ya da verilmiyormuş. Duyduğumuz bu. Bazı ülkeler için doğru olduğunu düşünüyorum. Bizde de öyle bir uygulama hiç fena olmaz sanki. Şu halde mahalle sakinleri olarak bizlerin kafası baya bir karışık.
Ha tamam; rekabet ederler ve bu yüzden çok düşük kar marjıyla en taze, en güzel kuruyemişleri bizlere satmaya çalışırlarsa bizim için sorun yok!
Ancak her ne olursa biz işletmelerin ayakta kalmasını, kar etmesini ve elde ettikleri karlarıyla yeni yatırımlar yapmasını daha makbul buluruz, buluyoruz!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!