8 Ocak 2021 tarihinde dünyadaki Covid-19 vaka sayısı zirve yapmıştı. 845 bin 267 vaka bildirilmişti o gün. Şu günlerde 370.000-440.000 bandında hareket ediyor. Tabi bazı ülkelerde gerileme çok daha önemli boyutlarda. Bunda kısıtlı olarak tedbirlerin ama asıl olarak aşıların önemli etkisi olduğunu düşünüyoruz. Aşılama oranı yükseldikçe ve hızlandıkça hem vaka hem ölüm oranları çok daha hızlı bir şekilde gerileyecektir ve inşaallah 1 yıla kalmadan bu bela sönümlenecektir (neredeyse kimsenin ölmediği bir sıkıntı haline gelecektir) diye düşünüyoruz.
Bu arada ülkemiz aşılamada en az bir ay geç kalmış olsa da an itibariyle bu konuda birçok ülkeye göre iyi bir eğilim yakalamış durumda.
Bu yazıyı yazdığımız dakikalarda Türkiye'de toplam aşısı yapılan vatandaş sayımız 7 milyon 951 bin 606 kişiydi. Bunların 6 milyon 566 bin 065'i ilk doz aşısını olanlar, 1 milyon 385 bin 541'i de ikinci doz aşısını olanlar. (Eskişehir'de 125 bin 848 toplam aşı olan, 103 bin 781 ilk aşısını olanlar, 22 bin 067 de ikinci aşısını olanlar.)
AŞI TEDARİKİNDE VE AŞILAMADA SIKINTI YAŞANMAZSA NİSAN'DAN İTİBAREN DAHA HIZLI NORMALLEŞİRİZ
Ne zaman ki ikinci doz aşısını da olanların sayısı 8 milyonu bulur işte o zaman rahat bir nefes alabiliriz. Zira böylece en riskli grupların, bir başka deyişle virüsü kaptığı halde bunun ölümle son bulma ihtimali en çok bulunan grupların aşılaması büyük oranda tamamlanmış demek olacaktır. Öyle sanıyoruz bu rakama en geç Nisan ayı başında ulaşmış olacağız. Aşılama programında herhangi bir aksama ve gevşeme yaşanmadığı takdirde Haziran başına kadar ikinci aşısı da vurulmuş kişi sayısı en az 20 milyonu bulabilir. Bu rakam virüs nedeniyle hayatını kaybetme riski yüksek olanların yüzde 80'lik kısmının aşılanması anlamına gelir. Zaten Covid-19 olup iyileşen kişilere, ki sayıları önceki gün itibariyle 2.540.293 idi, antikor düzeylerinde bir sıkıntı yaşayanlar hariç aşı vurulmayacak. Hamileler ve 18 yaş altı da aşılanmayacak. Yani nereden baksanız bir 27-28 milyon vatandaşımız aşı yapılmayacak. Dolayısı ile geriye kalan 55-56 milyon vatandaşımızdan en riskli grupta bulunanların aşılanması ile bu beladan büyük oranda kurtulmuş olacağız. Haziran ayına kadar bu 55-56 milyondan 20 milyonun ikinci aşısının da yapılmış olması demek hem vaka sayılarının hem ölüm sayılarının belki yüzde 80 azaltılması anlamına gelecek. Bugünden aşılamanın etkisini ve hızını kestirmek elbette zor. Ancak bugün yakalanan ivmeye göre burada öngördüğümüz rakamlar ulaşılması çok zor, imkansız rakamlar değil.
Bir aksilik çıkmadığı takdirde Mart ayı başında başlayacak olacak kısmi normalleşmenin Nisan ayı başından biraz daha artacağını ve belki Haziran ayında büyük oranda normale döneceğimizi düşünüyoruz. Zaten insanların hayatından bir yıldan çok daha uzun bir zaman dilimi öyle ya da böyle çalındı. Hayatımızı hep diken üstünde yaşadık; mutluluklarımızı, heyecanlarımızı, ziyaretlerimizi, tatillerimizi erteledik.
DÜĞÜN SALONU VE TATİL BELDESİ TALEBİNDE PATLAMA YAŞANABİLİR
Çok yakın zamanda, pandeminin belinin kırılması ile birlikte, özellikle düğün ve tatil sayılarında bir patlama yaşanabilir. Evliliğini erteleyenlerle birlikte evlilik zamanı gelenlerin evlenmek istemesi ile birlikte düğün salonu bulmakta büyük bir sıkıntı yaşanabilir. Bu yüzden de ne olur ne olmaz diye tedbirli olmak ve bugünden özellikle düğün salonu işine eğilmek lazım.
Diğer yönden birçok vatandaşımızın doyasıya tatil yapmayı çok özlediğini biliyoruz, görüyoruz, fark ediyoruz. Şu an tatil beldelerine turist kabul ediliyor bildiğimiz kadarıyla. İngiltere'de Haziran ayında normal hayata büyük oranda geçiş sağlanacağının açıklanması ile birlikte Türkiye'deki tatil beldeleri rezeravasyon rekorları kırmaya başlamış. Dolayısı ile tatil beldelerinde yer bulmakta sıkıntı yaşanacak bir yıl olacak diye düşünüyoruz. Mevcut pandemi trendinde çok önemli bir aksilik ya da sürpriz yaşanmadığı sürece olup bitecek olan şeyler bu kapsamda şekillenecektir.
BUNDAN SONRA YASAK KOYMAK İÇİN FAZLA BAHANE KALMIYOR!
Lokantaların Mart ayı başından itibaren açılmaya başlaması ile büyük talep görebileceklerini düşünüyoruz. İnsanlar aileleri ile birlikte dışarıda yemek yemeyi özledi. Dahası özellikle çalışan çiftler evde yemek yapmaktan ya da eve yemek söylemekten bıktı. Çocuklar ve yaşlılar çok sıkıldı. Hepimiz çok sıkıldık, çok bunaldık. Pandemi kabusunun sönümlenmesi ile birlikte eski hayatımızı doya doya yaşamak istiyoruz. Bu saatten sonra (madem aşı çıktı ve riskli gruptaki milyonlarca insanımız aşılandı, aşılanıyor) bizi kimse tutamaz!
![]() |
Eskişehir'de bir garip zihinsel yapı var. Zaman zaman hiç ummadığımız insanların da bu garip zihinsel yapıdan etkilendiğini ve sanki aynı zihinsel yapıya sahipmiş gibi bir tutum içinde hareket ettiğini görüp hayret ediyoruz. Zira bazı şeyleri sürekli karşılaştıran bu kişiler örneğin tarım arazisine demiryolu hattı döşenmesine karşı çıkarken villa ya da konut yapılmasına neden karşı çıkmıyorlar onu anlayamıyoruz!
Dün ve bugün yazımızla birlikte bir kupürü dikkatlerinize sunuyoruz yazımızla birlikte. 10 Mayıs 2012 tarihinde gerçekleştirilen Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisinde, CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanlığının talebi üzerine Kızılyer'deki tarım arazilerinin konut ve ticaret alanına dönüştürülmesi yönünde bir teklif getiriliyor. Teklif Meclis'ten oybirliği ile geçiyor. Kimse de çıkıp "Vay efendim bu verimli tarım arazilerini neden konut ve ticaret alanına çevirdiniz?" diye itiraz etmiyor, etmedi. Bize kalırsa anormal bir şey değildi!
Aslında Alpu'ya kurulan ve kuruluşu için CHP'li belediye meclis üyelerinin tamamının daha birkaç yıl önce onay verdiği URAYSİM'in (Ulusal Raylı Sistemler Test ve Araştırma Merkezi Projesi) kurulmasında da anormal bir durum yok. Zira böyle bir projeyi her yere kuramıyorsunuz. Test merkezi olduğu için demiryolu hattına yakın olması ve düz bir alana kurulması gerekiyor. Kurulduğu yer böyle belirlenmişti. CHP'liler dahil tüm Meclis de bunu kabul etmişti. Ancak her ne olduysa CHP'liler proje yüzde 70-80 tamamlandıktan sonra mahkemelere başvurup projeyi iptal ettirme derdine düştüler!
KENDİ RANTLARI OLUNCA ÇEVRELERİNDEKİ KİMSENİN SESİ ÇIKMIYOR
2012 yılında Meclis'ten geçen Kızılyer'de arzu edilen hoş bir rant vardı ancak o tarihlerde bazılarının hakları olmadığı bir şeyden şahsi çıkar elde etme arzularının üst düzeyde depreşmesi nedeniyle gerçekleşmedi. Şimdi aradan geçen bunca zamandan sonra projenin tekrar gerçekleştirilmesi gündemde. İşin ilginç yanı Kızılyer'deki tarım arazilerine villa, konut ve ticarethanelerin kurulmasına, Alpu'ya URAYSİM kurulmasına itiraz edenlerin hiçbiri itiraz etmiyor! Çünkü burada kendilerinin de bir şeyler elde etmesi muhtemel!
Neyse bu konuları daha fazla karıştırmayalım değil mi? Zaten huzurlarını kaçırdıklarımız tarafından yeteri kadar ambargo uygulanıyor şahsımıza. Daha bir de Batıkent'in batısında imarı açılmış ve açılmakta olan tarım arazileri var. Onları henüz hiç yazmadık. Daha fazla keyif kaçırmak ve Alpu'da CHP'nin peşine takılanların huzurunu bozmak istemiyoruz!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!