"EPDK'nın Resmi Gazete'de yayımlanan kurul kararıyla birlikte elektrik dağıtım şirketlerinin idari giderleri tüketicilerin faturalarına yansıtılacak. Yapılan değişiklikle tüketicilerin elektrik faturalarında yüzde 1'lik yeni bir atış olması bekleniyor. Enerji Bir-Sen, konuyu Danıştay'a taşıyarak iptal edilmesinin talep etti."
Bu paylaşımdaki iddiayı sosyal medyada birkaç yerde görmüş ve çok sinirlenmiştim. Hatta daha başka paylaşımlarda 'temsil giderlerini de biz ödeyeceğiz' deniyordu.
Böyle bir şeyi bir tüketici olarak kabul etmemiz mümkün değildi. Bu yüzden de Enerji Bir-Sen'in konuyu yargıya taşımasını kendimce takdir ettim.
MÜTHİŞ KÖPÜRMÜŞTÜM Kİ AŞAĞIDAKİ PAYLAŞIMLA KARŞILAŞTIM
Ancak yine sosyal medyadan bu bilginin doğru olmadığına yönelik bir paylaşım ile karşılaştım. Makine Mühendesi Cem Mehmet Eren'in değerlendirmesi aslında mantıklı da geldi. Zaten birçok belediyede, şirketlerde iddia edilen şey zaten yönetim giderlerinin içindeydi ve yönetim giderleri de gider kalemlerinden biriydi.
İşte Cem Mehmet Eren'in yukarıdaki iddialara yönelik itirazı:
"Bildiğiniz gibi 2009’ da başlayan elektrik dağıtım hizmetini özelleştirilme süreci 2013 yılında tamamlandı. Şu an bu hizmet 30’ar yıllığına sözleşme yapılan 21 şirket tarafından sunuluyor. Şebekenin mülkiyeti bir kamu kurumu olan TEDAŞ’ a ait.
Elektriğin fiyat tarifelerini ise bağımsız bir kamu kurumu olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tespit ediyor.EPDK her 5 yılda bir tarife hesap kriterlerini, her üç ayda bir de elektrik fiyatlarını belirliyor.
Dağıtım şirketlerinin temsil giderlerinin faturalara yansıtılacağı uydurması, EPDK’nun 2021-2025 yıllarına ait modeli yayımlayacak olmasından kaynaklanıyor. Öncelikle şunu söyleyeyim önümüzdeki 5 yıllık hesap yönteminde mevcut duruma göre bir DEĞİŞİKLİK YOK!..
EPDK, dağıtım şirketlerinin maliyetini hesaplarken firmaların esas faaliyet konusu olan şebeke ve trafoları yenileme, kablo, direk, izolatör gibi malzeme giderleri, personel maaşları vesaire onlarca kalemin yanında %7’yi geçmemek üzere araç, haberleşme, yakıt, eğitim vesaire gibi yardımcı faaliyet giderlerini de maliyet hesabına dahil ediyor. Onlarca kalemden oluşan bu esas faaliyet dışı giderlerin içerisinde, özel olsun kamu kurumu olsun her işletmenin bütçesinde yer alan yönetim gideri başlığı altında yöneticilerin kullandığı temsil ve ağırlama gideri de var. Özelleştirmeden önce de zaten var olan ve elektriğin KWh bedeli içerisinde belki de on binde bir oranında yer alan bu gider üzerinden fırtına koparılması ise tüketiciyi kışkırtmaya yönelik art niyetli bir algı operasyonundan başka bir şey değil.
"DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!"
Tekrarında fayda var. Hesap yönteminde herhangi bir DEĞİŞİKLİK YOK. Geçen ay sonunda 95 GW’a erişen kurulu güç içinde yerli kaynaklardan ürettim yapan hes, güneş, rüzgâr ve jeotermal santrallerinin payı Q’e ulaştı. Bu oran arttıkça elektrik fiyatlarında görece düşüş devam edecek.
Okumak için ayırdığınız vakitten dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Kötülük bulaşıcıdır. Allah, ülkemizi 'Kötülük Pandemisi'nden muhafaza etsin."
Evet bu konudaki iddiayı ve iddiaya karşı verilmiş bir cevabı sizlerle paylaştık. Tartışma bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Zaten yargıya da taşınmışsa sonucunu görmenin bize nasip olmasını dileriz. Zira yargıya taşınan birçok şeyin sonucu görmek çok uzun zaman alıyor ve sonucu bekleyen kişilerin bir kısmı dünyamızdaki hayatını tamamlayıp ahirete göçmüş olabiliyor!
![]() |
Eskişehir İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Seydi Ahmet Güllü geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından paylaştı bu ilginç anıyı. Hem "Bekçi Fikret"i analım, rahmet okutalım hem de yüzlerde bir tebessüm bırakalım düşüncesi ile biz de sizlerle paylaşıyoruz:
"Eskiler bilir..
Bir Bekçi Fikretimiz vardı.
Yürekli, inançlı, şuurlu, delikanlı birisiydi..
Erken kaybettik.
Allah rahmet eylesin!
Hep SSK Hastanesi Acilinde çalışırdı.
Olay çıkaran zırtabozlara karşı o çok uzun boyuyla epeyce de caydırıcı olurdu.
Yanında bekçi Fikret'i gören bitirimler kuzuya dönerdi.
İyi insandı ama aşırı boy farkımızdan dolayı da ayakta iken onunla pek yanyana gelmezdim.
Bir nöbette bana alkolmetreyi üfletmek için rica etti.
Hocam cihazı bir test edelim, lütfen üfler misin dedi.
'Bende alkol çıkmaz, boşuna üflemeyeyim' desem de ısrar etti.
Arkadaş bir üfledim; 450 promil alkol çıkmaz mı!
Bir daha üfledim yine öyle..
'Hocam senden ummazdık' demesin mi!
'Ulen ne yaptınız böyle?' diye diretince:
-Hocam bende alkol çıkmaz diye bizimle inatlaşma, cihazın üflediğin disposible kısmını saf alkolle sildik sadece deyince uyandım mevzuya..
Meğer ne işler olabiliyormuş..
Olayı her hatırladığımda gülesim gelir..
Yıllar sonra aynı hastanede idareci iken yanıma bir avukat geldi. Dilekçesinde müvekkilinin alkolmetre cihazıyla ölçülen alkollü raporuna itiraz ediyor, kandan alkol bakıp bakmadığımıza dair yazı istiyordu.
O zamanlar bu istek herkese çok garip gelmişti. Sanki Eskişehir’de herhangi bir yerde kanda alkol mü bakılıyordu!
Ama bana hiç garip gelmemişti.
Sahtekarlığı önlemek için kanda alkol bakılmalıydı.
Bunu benden iyi kimse bilemezdi; Bekçi Fikret hariç..
Lütfen ruhu için bir Fatiha okuyalım!
Allah rahmet eylesin.
Mekânı Cennet olsun!"
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!