"FETÖ bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını reddetmem, doğrudur. Bizim zamanımızda böyle bir ihanet içerisinde olacaklarını düşünmedik. Meğerse bunlar bir ihanet şebekesiymiş. Aldatıldık!"
Bu ifadeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran 2018 tarihindeki bir televizyon programında kullanmıştı. Bu ifadeler gündem olmuştu. Ancak aslında Erdoğan FETÖ tarafından aldatıldıklarını, kandırılıdıklarını daha önce de ifade etmişti.
BİR ÜLKEYİ YÖNETMEK ELBETTE KOLAY DEĞİL, HELE HELE TÜRKİYE'Yİ!
Bir ülkeyi yönetmek hiç de kolay değildir. Kaldı ki bir şehri, bir ilçeyi yönetmek, hatta bir köyü yönetmek bile zordur. Daha da küçültürsek daireyi bir aileyi evirip çevirmenin, bir iş yerini yönetmenin de hiç kolay olmadığını hepimiz idrak edebiliriz. Bu yüzden bizler şehrimizi ve ülkemizi yönetebilecek iradesi olan kişileri seçmeye, seçmişsek ve doğru işler yapıyorlarsa onları desteklemeye gayret gösteririz.
Bir ülkeyi, bir devleti yönetenler öncelikle kendi çevrelerinden başlayarak en güvendikleri, en yetenekli, en deneyimli, en kabiliyetli vatan evlatları ile sağlam bir yönetim ağı oluşturmak zorundadır. Her devletin, her ülkenin düşmanları vardır ve su uyuduğu halde onlar uyumaz; hele hele yeteri kadar parasal yönden güçlüyse, şeytani planları her zaman varsa ve aktif hale getirmek için sürekli fırsat kolluyorlarsa sizin de bu düşmana karşı gerekli ve yeterli önlemleri almanız gerekir. Elbette hain içerideyse kapı kilit tutmaz!
Biz bunu toplum olarak çok fazla deneyimledik şimdiye kadar. Muhtemelen aklımız bir türlü başımıza gelmediği ve karşı kutuplara bölünüp birbirimize kinlendirildiğimizden gelmeyeceği için benzer sıkıntıları yeniden yaşamamız olası.
FETÖ'ye sadece ülkeyi yönetenler değil toplumun önemli kesimlerindeki insanlar olarak bizler de aldandık. İnsanoğlu aldanabilir. Ancak kendisini aldatan, ülkesine ihanet edenlerle aynı yolda yürümeye devam edemez. Onlara destek olmaya, bir dediklerini iki etmemeye gönüllü olarak devam edemez, ederse onda bir sorun vardır!
ERDOĞAN'I BU SEFER DE SAĞLIK YÖNETİMİ VE SÖZDE BİLİM KURULU ALDATIYOR!
Erdoğan'ın nasıl FETÖ aldattıysa yaklaşık 2 yıldır da başka birileri aldatıyor. Bunlarda bizim sağlık yönetimimiz ve sözde Bilim Kurulumuz.
Henüz Covid-19 ile yeterli bilimsel veri olmadan biliyorsunuz bir ilaç tedavisi uyguladılar. Son günlerde, yapılan bilimsel çalışmalar sonunda Covid-19'u iyileştirmeye hiçbir etkisi olmayan ilaçları Covid-19 olduğu için direnci düşmeye başlamış insanlarımıza avuç avuç içirdikleri netlik kazandı. Ölüm nedeni Covid-19 olarak gösterilen birçok insanımız kendilerine verilen sözde ilaçların ağır yan etkilerini kaldıramayarak hayata gözlerini yumdu. Nasıl olsa ölüm nedenlerini yazacak olanlar aynı ellerdi. (Bir gündü 22 adet ilacı yutsanız sizi hastaneye kaldırır midenizi yıkarlar ve neden intihara kalkıştığınızı sorgularlar!)
Biz bir gazeteci olarak bu konuda Covid-19 hastası olan ve hastalarını kaybeden ya da kaybetme tehlikesi geçiren birçok ailenin çok sayıda şikayetini dinledik, bunları elimizden geldiği kadar köşemizde yazmaya, dile getirmeye çalıştık. Aynen, zamanla sözde aşıların beklenen faydayı gösteremedikleri, hatta tam tersine insanları Covid-19 yapıp ölüme kadar bir dizi yan etkileri olduğunu ifade etmeye çalıştık. Çalıştık da ne oldu? Kolayını buldular: Aşı karşıtı olarak damgaladılar!
TEK DERTLERİ EKONOMİYİ BATIRMAK, İNSANLARI İSYAN ETTİRMEK VE İKTİDARI DEVİRMEKTİ
Biz hayatımızı başkalarının bizi nasıl damgalayacağına, nasıl sınıflandıracağına ya da nitelendireceğine göre yaşamıyoruz, biçimlendirmiyoruz. Eğer öyle olsaydık, hiçbir sorgulama yapmazdık. Sözde aşıların yüzde 80-90 ve hatta yüzde 100 iki-üç doz yapıldığı ülkelerde bile vaka ve ölümlerin patladığını sizlerin dikkatlerine sunmaya kalkışmazdık. Tüm bunları yapmamızın sebebi yarın bir gün kandırılandan olmamaktı!
Bu noktaya tekrar döneceğiz ancak bizim sağlık yönetimi ve sözde Bilim Kurulu üyeleri hararetle bizleri evlerimize tıkmak, dışarı çıkarmamak, olabildiğince hareketsiz bırakmak ve iş yerlerini kapattırmak için ellerinden gelen herşeyi yaptılar. Hükümet de onların tavsiyeleri ile önemli bir bölümümüzün, özellikle küçük esnafın ve dar gelirli kesimlerin içinden geçti. Hatta hepimiz evlerimize kapatılmışken, iş yerleri kapatılmışken Recep Tayyip Erdoğan'a lebaleb kongreler bile yaptırıldı. (Tabi kalabalığı görüp "Maşaallah, lebaleb" diye tepki veren Erdoğan'ın hiç değilse bu konuda aldatılmadığını düşünüyoruz. Yani bizzat kendisi de memnun gibiydi.) Yetmedi bu kongreler aynı anda birçok kanaldan canlı canlı tüm halka izlettirildi!
Bugün halen küçük esnaf ve halkın dar gelirli kesimleri pandemi yasaklarının ceremesini çekiyor, çekmeye devam ediyor. Pandeminin sebep olduğu kopukluklar, aksamalar yüzünden tedarik zincirleri yeteri kadar iyi çalışamaz oldu ve tüm dünyada birçok hammadde ve ürünün fiyatları katlanarak arttı. Örneğin doğalgazın fiyatı bu yıl içinde tam 10 kat arttı!
COVİD-19 SENARYOSUNDA VERİLEN ROLÜ NE YAZIK Kİ ÜLKE OLARAK OYNUYORUZ!
Daha Mart 2020 tarihinde yazdığımız yazıda Covid-19'un dünyanın ekonomik dengeleri ile oynamak için insan eliyle üretilmiş bir virüs olabileceğine dikkat çekmiştik. Bugün bu konuda zerre kadar şüphe duymuyoruz. Çünkü görünen köy kılavuz istemez. Görünen köy kılavuz istemediği için bizim devletimizin, iktidarımızın bu global çeteyle nasıl iş tuttuğunu bir türlü anlayamıyoruz, kavrayamıyoruz. Ya işin sonunda bizim de bilmediğimiz bir şeylerle karşılaşacağız ya da bizi yönetenler yine aldatılıyorlar!
Ne zaman yasaklar azalmaya, ekonomiler toparlanmaya başlasa hemen yeni bir varyantın ortaya çıktığını, tehlikenin çok büyüdüğünü söylüyorlar. Nasıl olsa tüm istatistikler ve ana medya bu global algıyı yönetenlerin kontrolünde, hatta sosyal medya bile. Düşünün tüm dillerde daha pandemi başlar başlamaz Facebook, Twitter gibi sosyal medya aygıtları Covid-19 ile ilgili yazdığınız herhangi bir paylaşımın altına size Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kanalı ile dayatılanları normal, doğru bilgilermiş gibi eklemeye başladılar. Tüm dünyadaki etkin medya bu konuda ağız birliği etti. Öyle ki normal zamanlarda "Bilim sorgulamayı gerektirir" diyenler bile hiçbir sorgulama olmaksızın kendilerine küreselciler tarafından aktarılan bilgileri bizlere servis etmeye, o bilgilere ve o bilgileri kendilerine kullanmaları için verenlere biat etmeye devam ettiler, ediyorlar!
İKTİDARA PANDEMİ TAVSİYELERİNDE BULUNANLARIN DERDİ EN BAŞINDAN BERİ KAOSTU!
Dünya çapında bir aldatmaca var bu sefer. Zira pandemi savunucularının söylediklerinin büyük bölümü yalan çıktı, farklı çıktı. Buna rağmen insanların büyük kısmı ne yazık ki onların peşinden gidiyor. Her ne kadar bazı devletler ve halklar uyansa da olup bitene birçok devlet kendi halkının özgürlüklerini kısıtlamak için Covid-19 pandemisine sımsıkı sarılmaya devam ediyor. Türkiye de, mevcut iktidar da ne yazık ki kendisine yol gösterenler kimler olduklarına bakmadan bu akıma ayak uydurmuş bir şekilde devam ediyor. Pandemi yasakları ve onun doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan geçim sıkıntısı yüzünden halkın bir bölümü, özellikle de iktidarı geçmişte desteklemiş bir bölümü ilk seçimde yollarını ayırmaya karar vermiş görünüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine pandemi döneminde sözde yol gösteren ancak tilki kurnazlığı ile iktidarı tuzağa düşürenlerle birlikte yol yürümeye devam etmek istiyorsa etsin. Ancak şu son olaylar gösterdi ki pandemi konusunda iktidara yol gösteren, tavsiyelerde bulunanların asıl niyetleri vatandaşın ekonomik olarak bitmesi, iş yerlerinin, firmaların, şahısların iflas etmesi ve ortaya çıkan bunalımın iktidar değişikliğine yol açması. Zaten iktidara bu dönemde sözde yol gösterenlerin ilk fırsatta iktidarı indirmek için her şeye ne kadar hazır oldukları görüldü. Bu kişilerin isimlerini burada ifade etmeye gerek yok. Gündemi takip edenler kimleri kast ettiklerimizi, ne demek istediğimizi gayet iyi biliyor, anlıyorlar. Umarız partinin tabanı kadar, bizler kadar bizi yönetenler de olup biteni fark ediyorlardır ya da fark ederler. Zira an itibariyle aldatıldıklarını hiç de fark ediyor bir görüntü vermiyorlar!
SON DÖNEMDE YAPILAN HATALAR ERDOĞAN'A OLAN SEVGİYİ VE DESTEĞİ TIRPANLADI
Erdoğan, iktidarını devam ettirmek istiyorsa kendi yakın çevresine, kendisine tavsiyede bulunanların gerçekte neyi amaçlayarak öyle tavsiyelerde bulunduklarına ve yanlış yaptıkları zaman bile kendilerini neden alkışladıklarına özellikle dikkat etmek zorunda. Son günlerde bir Ekonomik Kurtuluş Savaşı tabiri kullanmaya başlandı. Bu yaşanan ekonomik yıkımı dış güçlere bağlayıp sorumluluktan kurtulma girişiminden başka bir şey değil. Zira daha önce yaşadıklarımızın çoğunda olduğu gibi bu sefer dış mihraklar yok bu işin içinde.
Pandemi yasaklarını sağlık yönetimi ve sözde Bilim Kurulu üyelerinin tavsiyeleri doğrultusunda kendileri kararlaştırdı; küçük esnaf ve dar gelirli kesimlerin bu süreçte nasıl ezildiğini fark edememiş olabilirler. Ancak biz de bu kesimden birisi olarak hali hazırda bu sıkıntıları tüm canlılığı ile yaşıyoruz. 20 Mart 2021 tarihinden bu yana ekonomi yönetimi ile ilgili tasarruflar ve alınan kararlarla döviz kuru yüzde 70'ten fazla arttı. İğneden ipliğe her şeye zam geldi, geliyor. Diğer yandan yüzde 60 mevduatın dövizde olduğu bir ülkede TL'deki faiz indirimlerinin kamu bankaları tarafından bile hayata geçirilmedikleri gözleniyor. Evet, halkın daha büyük kesimi olarak Erdoğan'ı seviyoruz ama artık yaptıkları yanlışların, hataların ceremesini sürekli olarak çekmekten de usandık!
SÖZDE PANDEMİ BAHANESİYLE KONULAN SAÇMA YASAKLARI BİR AN ÖNCE KALDIRIN!
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Aşının gönüllü olmasından yanayız" sözlerine rağmen bu ülkede kısa süre sonra aşı olmadığı için insanlar, maske-mesafe kurallarına uymalarına rağmen sinemelara, benzer sosyal etkinliklere alınmamaya, şehirlerarası seyahat edememeye başladı. Bu yapılanlardan dolayı iktidara gönül koyanlar, iktidarla yollarını bugünden ayıranlar var. Hem de bunlar azınsanmayacak kadar çoklar. Biz tabloyu olduğu gibi ortaya koyalım da iktidar mensupları ister bu tabloya bakıp çözüm üretme peşinde koşsunlar isterse mevcut saçma yasakları devam ettirip Erdoğan'ın ayağına sıkmaya devam etsinler!
O kadar yıldır yapıp ettiklerinizi son iki yıldır, hadi diyelim pandemiyle tüm dünya aldatılıyor oradan biraz sıyırırsınız, ama özellikle şu 20 Mart 2021'den bu yana yapıp ettiklerinizle takdir edilecek işler sınıfından çıkarttınız. İktidarın bu körlükten bir an önce kurtulmasını, ezilen dar ve sabit gelirli kesimler, küçük esnaf adına temenni ediyoruz.
Zaten cebinde ya da banka hesabında dövizi olanlar başımıza gelenlerden hayli memnun!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!