Türkiye'deki muhalefet partileri açısından oldukça verimli zamanlardan geçiyoruz.
Bizim gibi hayli sıradan bir insan bile, hiç gereği yokken Merkez Bankası Başkanı'nın değiştirildiği 20 Mart 2021'den sonra o kadar çok yazıp etti ki "Yapmayın, etmeyin. Daha önce denediniz sonuçlarını gördünüz, şimdi çok riskli bir zamanda aynısını yapıyorsunuz. Bunun maliyeti çok ağır olar vatandaşa da size de!" diye.
Eskişehir gibi bir yerde yaşıyoruz ve yazıyoruz. Bizi kim duyar, kim dinler. Dinlemelerini de beklemiyoruz zaten. Zira, artık kibir mi desek yoksa saplantılı bazı düşünceler mi desek, devleti yönetenleri yönetir olmuş. En kötüsü de bu.
ÇOCUĞA ANLATIR GİBİ ANLATMIŞTIK HALBUKİ!
26 Mart 2021 tarihinde enflasyonun yüksek olması nedeniyle hali hazırda negatif reel faizin olduğu bir ülkede bulunduğumuz gerçeğinden hareketle "Karşı olmakla, temenni etmekle faizleri düşüremezsiniz!" başlıklı yazımızda, Avrupa Birliği ve Japonya'nın faize karşı olmadıklarını ancak bu ülkelerde reel negatif faiz olduğunu, Türkiye'de kısa bir süre önce benzer şekilde faizlerin yüzde 24'ten yüzde 8.25'e düşürüldüğünü, bunun sonunda dövizin yükseldiğini, döviz yükselince her şeyin fiyatının arttığını, bu ülkede fiyatların dövize göre arttığını ve bir daha geri alınmadığını, benzer şekilde yapılacak bir indirimin arzu edilen sonucu vermeyeceğini ve başta dövizde ve enflasyonda artışlara neden olacağını çocuğa anlatır gibi anlattık.
YENİ MERKEZ BANKASI YÖNETİMİ BİR ŞEY KAZANDIRMADI, KAYBETTİRDİ
Sonra 16 Nisan 2021 tarihinde "Faizi değiştirmemek için Merkez Bankası Başkanını değiştirmişiz!" başlıklı yazımızın son bölümünde aynen şunları yazmıştık:
"Peki yaklaşık bir ay önce gerçekleştirilen Merkez Bankası Yönetimi ülkemize neler kattı? Hiçbir şey katmadı. Ne yazık ki kaybettirdi. En başta da pandemi döneminde borsaya giren küçük yatırımcılar çok büyük zarara uğradılar. Zararları öyle böyle de değil. Elbette bu kadar geniş bir kesimin zarara uğraması iktidara, Recep Tayyip Erdoğan'a eksi yazıyor. Tüm bunlar da sözde Erdoğancıların ille de kendi adamlarını ve kendi düşüncelerini dayatması yüzünden oluyor. Kazanan Türkiye değil, Türk yatırımcısı değil! Döviz tekrar yükselmeye, borsa gerilemeye, devasa şirketlerimizin değerleri komik rakamlara düşmeye başladı.
Merkez Bankasının yeni yönetimi olmasaydı da faizlerin Temmuz-Ağustos ayından itibaren kademe kademe düşürülmesi bekleniyordu. Ancak Merkez Bankası yönetiminin değiştirilmesi sonrasında yaşanmaya başlanan güven bunalımı aşılabilmiş değil. Öyle görünüyor ki aşılamayacak da!
Türkiye, Merkez Bankası Başkanını faizleri indirmek için değil ama faizleri düşüreceklerini söylemek için görevden almış. Dün bunu gördük. Daha piyasaların diline hakim değiller. Faizi düşürmedikleri halde bile piyasaların paniklemesine sebep oldukları için kendilerini tebrik ediyoruz.
ERDOĞAN'A YAKIN TAYFANIN ERDOĞAN'A VE TÜRK HALKINA ATTIĞI BÜYÜK BİR KAZIK!
CHP'nin "128 milyar dolar nerede?" sorusunu gereksiz bulduğumuz gibi Merkez Bankası yönetiminin değiştirilmesini de gereksiz buluyoruz. Bu olayda ne dış güç var ne bir şey. Erdoğan'a yakın olan tayfanın halt yemesi, başka da bir şey değil.
Ekonomi yönetimine güvenin bozulması faizlerin düşürülme sürecini geciktirebilir. Faize karşıysanız ve düşmesini istiyorsanız önce piyasaların dilinden anlayacaksınız, sonra da dünyanın gerçeklerine göre hareket edeceksiniz.
Emin olun bu ülkenin piyasasını bile siz yönetmiyorsunuz. Bu gerçeğin farkına bu kadar yıldan sonra varın artık. Varın da ülkenin ve insanlarımızın daha çok kaybetmesinin bir an önce önüne geçin.
Bu kadar yıldan sonra ekonomi yönetimindeki bu garip değişiklikler AK Parti'nin iktidardan gidişine vesile olmaz umarız!"
DAHA 2,5 YIL ÖNCE YÜZDE 24'TEN YÜZDE 8.25'E İNDİRMİŞTİK VE OLANLAR OLMUŞTU!
Sizin anlayacağınız her şey bir saplantılı düşünceyi hayata geçirme adına yapıldı. İnat edildi, uyarılar dinlenmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etrafında bulunanlardan birisi de çıkıp bu ülkenin ve AK Parti'nin geleceği için, gerçekleri Başkan Erdoğan'a anlatma uğruna, kendini feda etmedi. Dolayısı ile yüksek enflasyondan dolayı zaten negatif reel olan faizleri sadece rakamlarını daha aşağı çekmek için inat edildi ve ülke içinden çıkılması zor bir hale getirildi birkaç ay içinde!
23 Ekim 2021 tarihinde yine bu köşede "Merkez Bankası 3 yıl önce de faizleri radikal bir şekilde düşürmüştü!" başlıklı yazımızda, Türkiye'nin henüz çok kısa bir süre önce, 2019 Temmuz-2020 Haziran ayları arasında yüzde 24 olan faizleri radikal bir biçimde yüzde 8.25'e kadar düşürdüğünü, ancak kısa süre sonra tekrar yüzde 19'a çıkarmak zorunda kaldığını, şu ortamda hiç gereği yokken (çünkü reel olarak zaten negatifti, yani ortadan bir faiz yoktu...) faiz indirimine gidilmesinin dövizi, dolayısı ile fiyatlarını patlatacağını, daha önceki deneyimin tekrarlanacağını ifade etmeye çalıştık.
ERDOĞAN KİMSEYİ DİNLEMEDİ, KILIÇDAROĞLU YİNE YANLIŞ BİR YOLA GİRDİ!
İktidar, daha doğrusu Başkan Erdoğan kimseyi dinlemedi; bu konuda sadece kendi kafasındaki yapmaya, uygulamaya çalıştı. Sonuç ortada; bugün seçim olsa ne AK Parti birinci parti olabilir ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan seçilebilir. Acı ama gerçek budur. Belki abarttığımızı düşünüyor olabilirler ama şu sırılar Kemal Kılıçdaroğlu'nun reytingi bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı geçmek üzere. Öyle sıkıntılı bir ortam var ki, milletin başına öyle büyük sıkıntılar sarıldı ki millet seçim olsun ve bunun hesabını sandıkta soralım istiyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam sosyal medyadan yaptığı açıklamada artık elektrik faturalarını ödemeyeceğini açıkladı. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı, toplumun önüne koyduğu bir provokasyondan başka bir şey değil. Evet, zamlar inanılmaz yüksek. Vatandaş faturaların altında kaldı. Bunun böyle olacağını biz bile biliyorken devleti yönetenler, iktidarımız bilmiyor muydu? Elbette biliyorlardı. Ama her şeyi göstere göstere yaptılar. Doğal olarak Türkiye'de hemen herkesin çok büyük sıkıntılar yaşadığı bir döneme girildi.
Kılıçdaroğlu elektrik faturasını ödememekten bahsediyor. Vatandaş ekonomik sıkıntı nedeniyle bu yüksek faturalar ödeyemeyebilir. Bu yüzden daha sonra daha fazla ödemek ve elektriğinin kesilmesi gibi bir seçenek ile karşı karşıya kalabilir. Kılıçdaroğlu'nun önerisi mantıklı değil. Bu yüzden iktidar ödenememe ihtimali yüksek bu faturaların ödenmesi için vatandaşa faizsiz (zaten faize karşılar ya) 1 veya 2 yıl ödemesiz kredi vermeli.
FAİZLERİ DÜŞÜRECEĞİZ DERKEN PATLATTILAR!
Aksi takdirde vatandaş bugün yaşadıklarının bedelini iktidara sandıkta ödetecek. Çünkü her şeyi göstere göstere ve tüm uyarılara rağmen yaptılar. Peki faizleri indirmeyi başarabildiler mi? Ne gezer!
Hem devlet daha yüksek oranlardan borçlanıyor hem de bugün kamu bankaları bile kimseye yüzde 36'nın altında kredi vermiyor! (Sadece konut kredilerinde oran bu seviyenin altında...)
Görünen köy kılavuz istemiyordu. Olacakları en sıradan insan bile kestirebiliyordu. Ama ülkeyi yönetenler kestiremedi ya da bilerek bu işe imza attılar.
Tam da bu yüzden esas fatura seçim sandığında kesilecek. Esas fatura orada ödetilecek!
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!