Bizde bazı şeyler vardır ki şartlar ne kadar değişirse değişsin onlar değişmez. Örneğin bizde esnaf her zaman yakınır. Ancak şu son dönemde yakınmaları gerçek anlamda haklı nedenlere dayanıyor. Önce ABD ile yaşanan siyasi kriz neticesinde maruz kaldığımız ekonomik kriz, daha sonrasında da pandemi yasakları vurdu esnafı, büktü belini.
Evet, esnafımız zaman zaman yakınmakta sonuna kadar haklı olduğu dönemlere de denk geldi. Pandemi yasakları nedeni ile yaşanan mağduriyetler gerçekten de yakınmak için çok haklı bir sebep. Dahası herhalde birçok esnaf açısından hayatı boyunca bu kadar sıkıntılı bir dönem hiç olmamıştır!
Zira yeni nesil koronavirüs Covid-19 nedeniyle tüm dünya genelinde yaşanan sıkıntılar hepimizin içinden geçti. Pandemi yasaklarının faturası, sözde Bilim Kurulunun önerileriyle adeta küçük esnafa kesildi. Hükümet esnafa destek olmak için tüm imkanları seferber etti. Ancak ortaya konulan ekonomik destek paketleri, zararın büyüklüğü göz önüne alındığında hayli yetersiz kalıyor. Tam da bu yüzden esnafımız şu sıralar ne kadar yakınırsa yakınsın, haklı.
SÖZDE BİLİM KURULU KURALLARA EN ÇOK UYULAN İŞ YERLERİNİ KAPATTIRDI
İktidar bu sözde Bilim Kurulunun tavsiyelerine göre devam edip giderse ülkede orta ve küçük ölçekli esnaf kalmayacak. Kurallara uyarak işletmelerin tamamının çalışmalara devam etmesi lazım. Aşı çalışmalarının da ne zaman nasıl başlayacağı, ne kadar hızlı bir şekilde gerçekleştirileceği şu an belli değil. O yüzden özellikle küçük esnafın belini büken kısıtlamaların bir an önce kaldırılmasında büyük fayda mülahaza ediyoruz.
Covid-19 çok büyük oranda aile, akraba, yakın arkadaş çevresinden bulaşıyor, yoksa dışarıdaki iş ortamından ya da insanların gidip yemek yedikleri lokanta gibi ortamlardan bulaşmıyor. Zira insanlar aile ortamlarında maske takmıyor, mesafeye uymuyor. Ancak iş ortamlarında kurallara çok büyük oranda riayet ediliyor. Kurallara riayet edenlerin cezalandırıldığı garip bir zamandan geçiyoruz!
![]() |
Dünkü köşe yazımızda hukuk sistemimizden yakınmıştık. Zira Eskişehir'de kaymakamlık binası önünde görevini yapan polis memuru, yüksek sesle konuşarak gürültü yaptığı için uyardığı bir sarhoş tarafından öldüresiye dövülmüş ancak aradan geçen 1,5 yıllık zamana rağmen onu öldüresiye döven kişi hakim karşısına çıkarılamamıştı. Zira suçlu şahsın dosyası mahkemeler arasında gidip gidip geliyordu!
Dünkü gazetelerdeki habere göre önceki gün de utanç verici bir karara imza atıldı hukuk sistemimiz adına. Haberi özetle şöyle:
"İstanbul Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Özlem Yayla skandal bir karara imza attı. Yayla, AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan'a 'yalloz, köpek' gibi kelimeler kullanması nedeniyle 'hakaret' suçundan dava açılan Menşure Sütlüeroğlu hakkında beraat kararı verdi. Skandal kararın ardından olayın tepki çekmesi ve haberleşmesinden rahatsız olan Hakim Özlem Yayla haber linkinin erişiminin engellenmesi için mahkemeye başvurdu ve İstanbul Anadolu 2.Sulh Ceza Hakimi Hayrullah Kut aynı gün haberin erişime engellenmesine karar verdi. Şimdi soruyoruz bu nasıl hakimlik ki verdiği karara erişim engeli istiyor?"
Aslında burada utanç verici karar sadece hakimin verdiği ilk karar değil, o kararla ilgili habere erişim engeli yönünde verilen karar.
HAKİMİN KENDİSİNE AYNI ŞEKİLDE HİTAP EDİLSE NE YAPARDI ACABA?
Böyle bir karara imza atan hakim hanıma ya da bir yakınına, AK Partili Milletvekiline yapılan hakaretin aynısı yapılsa acaba ne yapardı? Onu da geçelim bir CHP'li, bir HDP'li milletvekiline aynı şekilde hakaret edilse yine aynı kararı verir miydi? Yine "Köpek demek hakaret kabul edilirse bu köpeklere de hakaret olur" gibi garip bir yorumla kendisine ya da yakınlarına hakaret eden kişilere ya da bir başka siyasi partinin milletvekiline hakaret edene beraat verebilir miydi?
Eğer bu şekilde hakaret edene beraat verirler ve bunun hakaret olmadığını iddia ederlerse insanlar da birbirine tüm sosyal medyada "köpek, domuz, lağım faresi" gibi hayvan isimlerini kullanarak hakaretler ederler ve emin olun bu şekilde hakaretler sonucu hiç kimsenin ummadığı, beklemediği kadar kötü hadiseler yaşanır!
Dahası insanlar bu şekilde karar verenlere benzer kelimelerle hakaret eder de kendileri de verdikleri karar nedeniyle o kişilere karşı hukuki olarak bir şey yapamaz hale gelir!
Kim olursak olalım. Kamu görevi yapanların bin düşünüp bir karar vermesi, bin düşünüp bir yapması lazım!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!