"Burun ve ağızın maske ile kapatılmasının solunan havadaki karbondioksiti arttırıp artırmadığı sorusuna cevap bulabilmek için yeni bir çalışma yapıldı. (https://jamanetwork.com/journals/jamapediatrics/fullarticle/2781743)
6-17 arasındaki 20'si kız 25'i erkek sağlıklı ve gönüllü çocuklar üzerinde yapılan araştırmada, biri cerrahi diğeri filtreli (FFP2) olmak üzere iki tür maske kullanımında solunan havadaki karbon dioksit muhtevası ölçüldü.
Karbondioksit seviyelerini tespit etmek için önce yüz maskesi olmadan 3 dakikalık sürekli bir ölçüm yapıldı.
Her maske tipi için nefesle alınan ve verilen havada üçerden toplam 9 dakikalık karbondioksit ölçümleri yapıldı.
Ortam havasının karbondioksit miktarı çoklu havalandırma yoluyla hacimce her zaman yüzde 0,1'in altında tutuldu.
Karbondioksit, cerrahi maske altında solunan havada 13,120 ppm ve filtreli maske altında solunan havada 13 910 ppm olarak ölçüldü.
En düşük karbondioksit seviyesine sahip çocuğun değeri, hacimce yüzde 0,2 (2,000 ppm) sınırından 3 kat daha fazlaydı.
Küçük çocuklar en yüksek değerlere sahipti.
Bu değerler, Alman Federal Çevre Ofisi tarafından kabul edilen en yüksek değerden 6 misli daha fazla idi ve bu değerlere 3 dakikalık ölçümlerden sonra ulaşıldı.
Karbondioksit değerleri kaç olmalı?
Açık havada karbondioksit muhtevası hacim olarak yüzde 0,04 yani 400 pm'dir.
Alman Federal Çevre Dairesi'ne (German Federal Environmental Office) göre kapalı yerlerde hacim olarak yüzde 0,2 veya 2,000 ppm sınır değerdir ve bunun üzerindeki seviyeler kabul edilemez.
Araştırmada, 7 yaşındaki bir çocuğun karbondioksit seviyesi 25,000 ppm ölçüldüğü, çocukların okullarda bu maskeleri normal şartlarda 120-390, ortalama 270 dakika taktıkları dikkate alındığında durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılacaktır.
"ÇOCUKLARIN ŞİKAYETLERİNİN ÇOĞU MASKEDEN KAYNAKLANIYOR OLABİLİR"
Araştırmacılar, çocuklar tarafından bildirilen şikâyetlerin çoğunun solunan havadaki yüksek karbon dioksit seviyelerinin sonuçları olarak değerlendirilebileceğini düşünüyor.
Bunun sebebi, nefesle verilen karbondioksiti kısa bir süre sonra toplayan maskelerin ölü boşluk hacmidir.
Bu karbondioksit temiz hava ile karışır ve maske altında solunan havanın karbondioksit miktarını artırır.
Bu da karbondioksit yüksekliğine atfedilebilecek bozukluklara yol açabilir.
Son zamanlarda yapılan bir incelemede de, bu tür maskelerin olumsuz etkileri için yeterli delil olduğu sonucuna varılmıştır. (https://www.mdpi.com/1660-4601/18/8/4344)
Ülkemizde salgından önce cerrahlar üzerinde yapılan bir çalışmada, ameliyat süresi uzadıkça oksijen satürasyonundaki düşmenin arttığı ve 35 yaşın üzerinde olan cerrahlarda oksijen satürasyonundaki azalmanın daha fazla olduğu gösterilmişti. (http://scielo.isciii.es/pdf/neuro/v19n2/3.pdf)
Uzmanlar, araştırmalarını "çocukların yüz maskesi takmaya zorlanmaması gerektiği" sözleriyle değerlendiriyorlar.
"VİRÜS BULAŞMASINDA EN ÖNEMLİ ETKEN VİRÜS YÜKÜ, MASKE FARK YARATMIYOR"
Erişkinlerin kapalı mekânlarda maske kullanmasının koruyuculuğu olmakla beraber virüs yükü ve solunan hava kalitesinin daha önemli olduğunu ortaya koyan araştırmalar da var.
Lancet'de yayımlanan bir araştırmada da koronavirüslerin bulaşmasında en önemli etkenin indeks vakanın virüs yükü olduğu, maske kullanılması ve öksürme/hapşırmanın fark yaratmadığı gösterildi.
Araştırmaya göre semptomatik olanların virüs yükü daha fazla ve bunların temaslılarının kuluçka süreleri daha kısa. (https://www.thelancet.com/journals/laninf/article/PIIS1473-3099(20)30985-3/fulltext)
Başka bir araştırmada da koronavirüs bulaşmasında en önemli etkenin iç mekân hava kalitesi olduğu, hasta bulaştırıcılığının bundan sonra geldiği sonucuna varıldı. (https://journals.sagepub.com/doi/full/10.1177/0022034520940288)
"MASKELERDEKİ GRAFEN'İN ZARARLARI KANADA YAPILAN ARAŞTIRMA İLE TESPİT EDİLDİ"
Kanada Sağlık Bakanlığı'na bağlı olan Health Canada'dan yapılan açıklamada, ülkede grafen içeren maskelerin dağıtımı, üretimi ve ithalatının durdurulması istendi. Maskelerde bulunan "grafen" partiküllerinin solunması durumunda sağlık risklerinin ortaya çıkabileceğini belirten yetkililer, grafenin etkilerine yönelik araştırmalar sürerken 'maskelerin piyasadan çekilmesi gerektiğini' söyledi. (https://www.gazeteduvar.com.tr/kanadada-grafen-iceren-maskeler-yasaklandi-saglik-riski-olusturabilir-haber-1518126)
Antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahip olduğu bildirilen grafenin solunmasının, hayvanlarda akciğer toksisitesine sebep olabileceğini kaydeden Health Canada, insanlar üzerindeki sağlık risklerinin henüz kesin olarak bilinmediğini aktardı.
Maske tasarımı, kullanım süresi ve malzemenin türü gibi değişkenlerin risk potansiyelini etkilediği ifade edildi.
Açıklamada, "Bu konuda kapsamlı değerlendirmeler tamamlanana ve grafen içeren maskelerin güvenilirliği tespit edilene kadar ihtiyatlı davranmalıyız" denildi.
Maskelerden, solunum cihazlarından ve ev yapımı maskelerden saçılan mikro (nano) plastik kalıntıların solunmasının değerlendirmesine ihtiyaç olduğunu bildiren çalışmaya da dikkatinizi çekmek isterim. (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7537728/)
Çocuklarda, özellikle ilkokul ve aşağı yaşlarda maske neden sakıncalı?
PhD Korcan Ayata küçük çocuklarda maske kullanılmasının sakıncalarına değiniyor:
3-12 yaş arasındaki bir çocuk 12-18 yaş arası bir çocuktan ortalama iki kat daha sık nefes alıp verir. Bunun en büyük sebebi akciğer hacminin daha az olmasıdır.
Yetişkinlerde 300-500 mililitre olan soluma hacmi çocuklarda beden ağırlığı başına 5-8 mililitredir. Yani 25 kilo olan bir çocuk normal solunum yaptığında 125-200 mililitre hava alıp verir.
Bu çocuk maske taktığında, maske ve yüz arasında "ölü hacim" diyebileceğimiz bir boşluk oluşur. Dışarı verilen havanın bir kısmı burada kalır ve sonraki nefes alışta, gerisin geriye içeri alınır.
Küçük yaşlarda daha sık ve daha küçük hacimlerde soluma yapıldığı için, bu ölü alandaki havanın tazelenmesi kısıtlanır. Kısa bir kullanım süresi bile yeterli oksijen alınamaması durumu yaratabilir.
Bu yaştaki çocuklar etrafta gördüklerini taklit ettikleri için, rahatsız bile olsalar, gururla maskelerini takarlar. Küçük çocuklarınıza maske takmayın, taktırmayın.
Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları koordine etmeli. Ana ve ilkokulda maske takmaya gerek yok, "Grip/soğuk algınlığı olanlar gelmesin" demeleri gerekiyor.
Çocuklara zarar vermese bile, 40-50 kişinin dolduğu sınıfta o maskelerin işe yaramayacaktır. (https://twitter.com/korcanayata/status/1325761276203716612)
Gelelim neticeye
Almanya'da geniş ölçekli bir ankette çocukların yüzde 68' inin burun ve ağız maskeleri kullanırken sorun yaşadığı gösterildi. (https://www.researchsquare.com/article/rs-124394/v1)
Çocuklarda, bilhassa da küçük çocuklarda maske kullanımı kararlarının üzerinde dikkatle düşünülmesi gerekiyor.
Sınıfların ve okullardaki diğer kapalı mekânların havalandırılmasının maskeden çok daha önemli olduğunu düşünüyorum."
ANNE VE BABALAR ÇOCUKLARINA MASKESİZ HAYAT KONUSUNDA ÖRNEK OLMALI!
Yukarıdaki yazı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'ya ait. Independent Türkçe'de 11 Temmuz 2021 tarihinde yayımlandı.
Bu yazının içeriğinde yapılan bilimsel çalışmalara kaynakları belirtilerek yer verildi. Her okuyanın rahatlıkla anlayacağı gibi maske takan her çocuk normalde soluyabileceğinin en az 6 katı karbondioksit solumak zorunda kalıyor.
Biz yukarıda sonuçlarını sizlere aktardığımız araştırma ile ilgili hakikatleri sizlere 20 Eylül 2021 tarihinde "“Maskeler solunan havadaki karbondioksit miktarını kat be kat arttırıyor” başlıklı yazımızda aktarmıştık.
Dün oğlumun eğitim gördüğü ilkokula gittik. Biliyorsunuz maske kullanmak okullarda da kaldırıldı. Ancak o masum yavruların bazılarının halen maske taktığını veya onlara maske taktırıldığını gördük ve üzüldük.
Sosyal medyada bazı hekimlerimizin "Eğer olması gerekenden daha az oksijen alırsak belli bir süre sonra vücudumuzdaki hücrelerin bazıları ölmeye başlıyor, kanser hücresine dönüşüyorlar" ifadelerine çok sık rastladığımızdan bu yavrularımızın geleceği, gelecekteki sağlıkları adına üzüldük.
Yaşlılarımız arasında da halen dışarıda bile maske takanlar var. Allah'ın bize verdiği, bizim ciğerlerimize çekilmesi gereken en ideal havayı içlerine çekmek yerine ne yazık ki kendi çıkardıkları karbondioksitin önemli bir bölümünü de içlerine çekerek solunumlarını gerçekleştiriyorlar. Yeteri kadar oksijen alınamadığı takdirde hem zihinsel hem fiziksel ve tabi hem de ruhsal olarak insanlarımız yeni sıkıntılar yaşarlar. Biz "Yaşlılarımız zaten bir süre sonra ölecekler, takarlarsa da çok fazla bir şey kaybetmezler!" türünden düşünce taşıyanlardan değiliz. Onların bu dünyadaki hayatlarını sağlıklı bir şekilde biraz daha nasıl uzatabiliriz onun derdindeyiz. Ancak özellikle de çocuklarımızın artık normal havayı soluması gerektiği konusunda ailelerimizi bir kez daha uyarmak istedik. Umarız çocuklarımızın sağlığı yaşadığımız 2 yıllık maskeli süreç nedeniyle önümüzdeki yıllarda çok fazla bozulmaz!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!