İnsanların çoğu kendilerine ne söylense onu yapıyor. Bu dünyanın hemen her yerinde aynı. Örneğin Covid-19 korku senaryosunu yazıp oynayanlar açısından, dünyadaki insanların emre itaat etmeleri, korkuya yenilmeleri imkan dahilinde bir şeydi. Ancak böyle görünmez bir silaha (virüse) karşı başkaldıranların, sorgulayanların, ayakta kalanların bu kadar olacağını da tahmin edemediler.
Afrika ayakta kaldı. Aylar önce Afrika'nın en büyük şansının aşı bulamamak olduğunu ifade etmiştik. Bu ifadelerimiz dostlarımızın biraz alaycı karşılamasına neden olmuştu. Ancak dünyadaki tüm resmi rakamları, söylenilen tüm yalanları kabul etsek bile sözde aşıların yüksek olduğu ülkelerde bir adım bile ileri gidilebilmiş değil. Dahası nerede aşılama yapılmadıysa ya da yapılamadıysa, nerede pandemi bahanesiyle tedbirler alınmadıysa oralarda durum bu kadar çok aşının yapıldığı, tedbirin alındığı yerlerdeki kadar kötü değil!
HEDEF DOĞAL BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ ÇÖKERTMEK, ONDAN ÖLÜMÜMÜZ ÇOK DAHA KOLAY OLACAK!
Çünkü saldırı direkt olarak Allah'ın insan oğluna vermiş olduğu doğal bağışıklık sisteminin zayıflatılıp çökertilmesi ya da devreden çıkarılması maksadıyla gerçekleştiriliyor. İhtiyacı olsun olmasın tüm insanlara, çocuklara, bebeklere hem de 3 doz, 4 doz vurulmasının başka bir izahı yok zira. Eğer insanın doğal bağışıklık sistemi devreden çıkarılır ya da kullanmaya kullanmaya yeteri kadar zayıflatılırsa herhangi bir insan çok basit bir virüs yüzünden de hayatını kaybedebilir hale gelecktir. Bizim şu ana kadar yaşananlardan çıkarmış olduğumuz sonuç bu.
Sözde aşılar bir yıl önce kadar bir süre hayatımıza girdi. Bu sözde aşıların her birinin en az 2-5 yılda süreçlerini tamamlayıp ruhsat almaları gerekirken sanki insanlığın sonu yaklaşmış da başka çare kalmamış gibi gidip bu sıvıları Acil Kullanım Onayı ile kullanmaya, insanlara enjekte etmeye başladılar. (Daha şimdilerde D vitamini ihtiyacını karşılayan insanların sözde aşıların sağladığı faydanın kat kat fazlasını sağladığını yeni yeni dile getirmeye başladılar!)
DÜNYADA AŞILARDAN ON BİNLERCE, YÜZBİNLERCE ÖLDÜ AMA BİZDE GERÇEKLER SAKLANDI!
Bir doz vurulunca her şeye çözüm olacaktı. Sonra bir yıl etkili olacakları söylendi. Olamayacakları anlaşılınca 6 ayda iki doza kadar yükselttiler eli. Daha da nereye gideceği belli değil. Bakarsınız iki hafta içinde Pfizer-Biontech yeni varyanta karşı da etkili olabildiklerini ancak ayda iki kez aşı yapılması gerektiğini bile söyleyebilir!
Herkes birbirinin ürettiği sözde aşıları kötüledi. Ancak henüz orta ve uzun vadedeki etkileri bilinmeyen, kısa vadede ise birçok yan etkisi görülen, ölümlere sebep olan mRNA aşılarına, özellikle de Pfizer-Biontech aşısına özel bir önem verildi. Tüm sözde aşılar içinde o ayrı bir yene konuldu. Artık ortaklık yapısından mı kaynaklanıyor yoksa bizim bilmediğimiz başka birşey mi var, artık her neyse!
Sözde aşılar ilk yapılmaya başlandığı zaman özellikle İskandinav ülkelerinde meydana gelen ölümler medyada yayımlanmaya başlanmıştı. Sonra ne olduysa tüm medya susturuldu. Ancak sosyal medyadan yine de paylaşımlar yapıldı. Rakamlar azaltılarak da olsa bazı yerlerde yayımlanmaya devam edildi. Sadece ABD'den her türlü kısıtlamaya rağmen 10 binden fazla Covid-19 aşıları yüzünden ölüm rapor edildi. Tüm dünyada yüz binlerce olduğu konusunda ise şüphe yok. Ama bizim sağlık yönetimimize bakarsanız bizde aşıdan ölen hiç kimse yok!
İLK BAŞTA ÇİN AŞISI İYİ ALMAN AŞISI KÖTÜYDÜ, SONRADAN TABLO TERS YÜZ OLDU
Aşı üretici firmalara ortak olduğu ve Hindistan'da devasa aşı fabrikaları kurmaya çalıştığı söylenen dünyanın en zenginlerinden birisi bile aşıların çalışmalarında yeteri kadar hassasiyet gösterilmediğini, aşıların hiç değilse bulaşı önlemesi gerektiğini vurgulamasına rağmen bizim sağlık yönetimimizin sözde aşılara toz kondurmaması ilginç. Gerçi ilk başta Biontech aşısı için "Türkiye bu kadar zavallı mı, sonuçlarını bilmediğmiz aşıyı 83 milyona yapacağımızı mı düşünüyorsunuz?" diyen Bakan bugün o aşıyı bebeklere kadar vurdurma derdinde, en başta yere göğe sığdıramadıkları Çin aşısına ise istenmeyen çocuk muamelesi yapılıyor adeta!
İnsanlık yaklaşık 2 yıl önce bu korku tüneline sokuldu. İnsanların çoğu bu korku tünelinde kendilerine ne söylense yapıyorlar. Çünkü kendilerine söylenenlerin kendilerini kurturacağını sanıyorlar, o korku seviyesinin yüksekliğinde kendilerine samimi bir şekilde ve şefkatle yaklaşıldığını sanıyorlar. Büyük bölümü "Yahu aşılar piyasaya çıkmadan önce bu kadar ölen yoktu, bu kadar vaka yoktu!" diye düşünemiyor bile. Gerçi haksızlık etmeyelim, tam da insanlar böyle düşünmeye başladığı zaman aylardır ellerinde tuttukları ve en tehlikeli varyant olarak tanımladıkları Delta Varyantını piyasaya sürdüler!
TÜM ANA AKIM VE SOSYAL MEDYA TRÖSTLERİ BİRLİKTE HAREKET EDİYOR
Geride bıraktığmız 2021'in özellikle Nisan-Haziran aylarından sonra Delta Varyantına ilişkin haberlerin hızlı bir şekilde arttığı gözlendi. Zira sözde aşıların virüsün orijinal haline göre üretildiği, bu yüzden varyantlarda çok fazla etkili olamadığı ileri sürüldü. Doğrusu böyle bir durumda sözde aşıyı üretenler kendilerini ancak bu şekilde savunabilirlerdi. Nihayet İngiliz Bilim Kurulu, yılın ortasında hazırladığı bir raporda "Ülkede uygulanan Pfizer/BioNTech, Moderna ve AstraZeneca aşılarının ilk dozu Alpha varyantına karşı yüzde 46 ila 52 oranında etkili olurken bu oran Delta varyantına karşı yüzde 32 ila 38'e düşüyor" denildi. Sonra hastaneye yatışları yüzde 96 düşürdükleri ileri sürüldü. Ancak aşılamada o kadar ileri gitmiş ülkelerde ortaya çıkan çok daha güçlü ve ölümcül rakamlar insanlara bu konularda çok da doğru söylenmediğini ortaya koydu.
Bakın ülkemizde hiç aşı yapılmadığı 2020 yılında (Delta varyantı 2020 Ekim ayından beri varmış bu arada, not olarak aktaralım) 21 bin civarında ölüm yaşanmışken, bu yıl, yani aşıların hayatımıza girdiği, toplumun çok büyük bölümünün en az çift doz aşı yapıldığı 2021 yılında şu ana kadar ölenlerin sayısı 55 bini geçti. Öyle görünüyor ki aşısız yılı aşılı yılda rahatlıkla üçe katlayacağız!
Avrupa'nın birçok ülkesinde, Avustralya'da insanlar devletlerin pandemi bahanesiyle koydukları kısıtlamaların, çocuklarının aşılanmasına yönelik dayatmaların hayatlarını allak bullak etmelerinden bunalıyorlar ve giderek daha fazla destekçi buluyorlardı. Öyle ki İtalya, Fransa, Avusturya başta olmak üzere birçok ülkede güvenlik görevlilerinden sağlıkçılara kadar birçok kişi zorla aşılamaya, PCR testlerine ve yeni kısıtlamalara karşı duruş sergilemeye başladı. Bazı ülkelerin yönetimleri halkın giderek güçlenen haklı muhalefetinden bunalmaya başlamışlardı ki ortaya "Omicron" varyantı servis edildi. Harika bir zamanlama!
SÖZDE AŞILARLA İLGİLİ SORU İŞARETLERİ KATLANARAK BÜYÜRKEN YENİ VARYANT YETİŞTİ
Zaten virüs o kadar akıllı ki ne zaman sözde aşı üreticileri zorda kalacak olsa, ne zaman insanlar normal haklarını geri almak için ayağa kalksa toplumlar hem diğer insanların hem de devletlerin nezdinde yeni ve her defasında daha hızlı yayılan, daha ölümcül varyantlarla korku tüneline tekrar sokularak, haklarının ellerinden daha uzun süre alınmasının yolu açılıyor. Bu son varyant için korkuyu o kadar dengesiz pompaladılar ki yeni varyantın aşı olmuş olanlar için bile büyük tehlike olduğu dile getirilmeye başlandı. Bu sözde aşı üreticilerinin, aşıların tüm dünyada gerekli tesiri gösteremediklerinin ortaya çıkması ile yaşadıkları sıkıntıyı hafifletecek bir söylem. Etkisiz kaldığı yerde "Biz ne yapalım, yeni varyantı çıktı!" diyerek kendilerini savunabilecekleri bir done. Bakalım iki hafta içinde sözde aşılar bu varyanta karşı da etkili mi çıkacak yoksa aşıların etkisiz kaldığı kabullenilip sözde yine yeni aşı çalışmalarına mı başlanacak? Gerçi bu sefer 100 gün içinde üretebilecek hale geleceklermiş, ya önceden bunun hazırlıklarını yaptılar ya da kendilerini acayip hızlı geliştirdiler. Gerçi yüzlerce milyar dolar para giriyor artık kasalarına, geliştirsinler o kadar da değil mi!
NE ZAMAN PETROL FİYATLARINI İNDİRMEK, BORSALARI ÇÖKERTMEK İSTESELER VARYANT BULUYORLAR!
Sözü cok uzatmayacağız. Şundan artık eminiz ki Covid-19 insan eliyle geliştirilmiş harika bir sömürme ve yönetme aracı. Bu senaryoda kazananlar, bu senaryoyu yazıp başarıyla oynayanlar. Ülkelerden, devletlerden ziyade dünyayı yönetmeye talip olanlar. Ne zaman ne olacağını bilirseniz ona göre tüm hazırlığınızı yapar, pozisyonunuzu alır ve bunun sonucunda her zaman kazanan olursunuz. Halklar devletleri ile karşı karşıya gelir ama siz korkuyu tekrar korlayarak o toplumları biraz daha baskı altına alırsınız. Tüm bunları yaparken nerede zorlanmaya başladınız, nerede sıkıntı yaşadınız hemen korkunun yeni bir varyantı ile harekete geçersiniz. Bir anda borsalar çöker, panik yapanlar ellerindeki malları yüzde 10-20 ve hatta daha fazla indirimle satıp kurtulmak isterler, siz de onların ucuza sattıklarını onlara belli bir süre sonra yüzde 50-60 karla satmak için toplarsınız. Petrol fiyatlarını yüzde 13 kadar düşürmeye daha tehlikeli bir varyant sözü yetti de arttı bile!
BİR VARYANT TRİLYONLARCA DOLARIN EL DEĞİŞTİRMESİ DEMEK!
Her yeni varyant ile toplumlar biraz daha baskı altına alınırken, insanlar sözde aşıları yaptırmaları için zorlanırken, hayatları karartılırken birileri de trilyonlarca dolar kazanıyorlar her varyantta!
Ulusal devletleri yönetenlerin bu küresel düzene gönüllü olarak köle olmaları ya da farkında olmadan onların oyuncağı olmaları kabul edilebilir değil. Bu adi düzene başkaldıran devlet başkanlarının her biri susturuldu, sesi soluğu çıkmaz hale getirildi. Başımızdaki bela Covid-19 değil, o kullanılarak bize dikte ettirilen yeni dünya düzeni ve o düzen içinde adeta robota dönen, robot gibi yaşaması istenilen ve ne yazık ki büyük bölümü farkında olmadan bunu kabullenen insanlık!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!