Yeni nesil koronavirüs Covid-19 salgını aylardır hayatımıza damgasını vurmaya devam ediyor.
Önce okullar kapandı, sonra sırasıyla iş yerleri. Hafta sonlarında ya da tatil günlerinde uygulanan sokağa çıkma yasakları vesilesiyle insanlar marketlere hücum etti. Marketlerin raflarını boşalttığımız zamanlar oldu. Tedarik zincirinde bir aksama yaşanmayacağının ifade edilmesine rağmen sık sık, bizler sanki bir hafta/on gün içeriden dışarı hiçbir şekilde çıkamayacakmışız gibi önümüze gelen ne varsa attık sepete, doldurduk dolaplarımızı!
Bu garip süreç 6 aylık bir dönemi geçmiş bulunuyor. Bu sürede işini kaybeden çok fazla insan oldu. İşini yapamayan ve hatta kapatan birçok insan oldu. İşine döndüğü halde eksik ücretlendirilenler oldu ya da işinden arzu ettiğini hiçbir şekilde kazanamayan birçok esnaf, ticaret erbabı,sanayiciler oldu.
İŞİ GÜCÜ BOZULAN SON ŞANSLARINI FARKLI ALANLARDA DENEMEYE BAŞLIYOR
Elbette bu dönemde kazananlar da oldu; maske, dezenfektan satanlar, pazarlayanlar aldı başını gitti bu dönemde. 35 kuruşa mal edilen maskeyi 7 liraya kadar satanlarla karşılaştık bu ülkede. İş yerlerinin, işletmelerin, fabrikaların, belediyelerin tamamı dezenfektan kullanmak zorunda kaldıkları için temizlik ürünleri satışlarında çok ciddi artışlar yaşandı. Doğal olarak birçok insanın kaybettiği bu sıkıntılı dönemde bazıları da gerçekten çok iyi kazandı.
Nerede ne zaman biteceğini henüz tam olarak kestiremediğimiz bu garip süreç yüzünden birçok kişinin alışkanlıkları da değişti. İnsanların psikolojilerinin bozulduğunu, olumsuz birçok davranışlar sergilemeye başladıklarına şahit oluyoruz.
Getirilen yasaklar, kısıtlamalar nedeni ile işleri bozulan, batan ya da iş yerini kapatmak zorunda kalan birçok kişinin son şans olarak şans oyunlarına yöneldiklerini, iş yapma fırsatı verilmeyenlerin eldeki paraları ile döviz-altın gibi yatırım araçlarına yöneldiklerini görüyoruz. Bazıları da borsaya girip kısa sürede parasına para katmak istiyor ama hiç ummadığı sonuçlarla ve hatta zararlarla karşılaşabiliyor.
Tüm bunların yanı sıra ellerindeki otomobilleri, gayrimenkulleri satıp nakit ihtiyacını karşılamak için uğraş verenlere de sık sık rastlıyoruz.
Salgın vesilesi ile getirilen yasakların ekonomik ve psikolojik olarak topluma verdiği zararı anlamak ve irdelemek için bilimsel ekiplerin kurulup, araştırmalar yapılması lazım. Çaresizlik ve geleceğe dair endişelerin artması insanları bunalıma sürükeyebilir. Önümüzdeki dönemde, özellikle de şu zorlu kış şartlarında yaşanacak sıkıntıların artması durumunda bu alışkanlıkların benzer şekilde daha çok artabileceğini düşünüyoruz.
PSİKOLOJİK, SOSYOLOJİK VE EKONOMİK BASKILARA DİKKAT
Çünkü zaten "Acaba bana bugün virüs bulaştı mı? Çocuğuma bugün virüs bulaştı mı, okuldan virüslü geldi? İşyerinden bana virüs bulaştı mı? Gidip lokantada yemek yemeyi çok istiyorum ama acaba bana virüs bulaşır mı?" gibi birçok soruyu insanlarımız zihinlerinde sürekli sorup duruyorlar. Hem virüsle ilgili açıklamaların getirdiği psikolojik baskı hem bu açıklamaların bozduğu, ya da en azından canlanmasına fırsat vermediği ekonomik alanda yaşanan sıkıntılar nedeniyle özellikle esnaf ve ticaret erbabında bunalım yaşayanların sayısı giderek artıyor.
İnsanların yüreklerini ferahlatacak açıklamalar, gelişmeler kısa sürede yaşanmazsa psikolojisi bozulduğu için kendine ya da başkalarına zarar verebilecek insan sayısında patlama yaşanabilir.
Toplum üstündeki psikolojik, sosyolojik ve ekonomik baskıya dikkat etmek lazım!
![]() |
Covid-10 testi pozitif çıkanlarda eğer herhangi bir semptom (virüsün sebep olduğu rahatsızlıklar) yoksa bu kişiler evlerinde kendilerini 14 gün karantinaya alıyor. Alması gerekiyor. Gerçekten bu konuda insanlarımız ne kadar hassas davranıyorlar bilmiyoruz.
Testi pozitif çıkıp semptomlar görülenler ise hastanelerin Covid-19 mücadelesi için ayrılan bölümlerine yatırılıyorlar. Burada tedavi kişinin vücut direncine göre birkaç günde sonlanabildiği gibi kişinin ölümüne kadar devam da edebiliyor.
Bu arada şunu ifade etmekte fayda var: Kişiler yatağa bağlanıp hareketsiz kaldıkça vücud direnci zayıflıyor ve hatta insanlar yattıkları yerde 3 hafta içinde çürümeye başlıyorlar!
Şahsi düşüncemiz, keşke elde imkan olsa da bu kişileri havası temiz, yaylalık yerlerde kurulacak sahra hastanelerinde tedavi edebilseydik. Bu kişileri olabildiğince doğal gıdalarla besleyebilseydik. Örneğin Birsen'den bir kuzu sorpa çorbası içirebilseydik her gün. Ya da İlvanlım'dan, Urfalı'dan kelle paça-ayak paça içirebilseydik.
Bilimsel olarak Covid-19 tedavisinde faydalı olduğu belgelenmemiş ilaçlarla hastaların iyiye mi yoksa kötüye mi gittiği bugün net olarak bilmiyoruz. Ancak bu ülkede birçok kişinin sıkıntılı sağlık süreçlerini atlatmakta kullandığı bize ait doğal çorbalar, besinler var. Keşke imkan olsa hastalarımız hem daha çok oksijen alabilecekleri hem de kendi bünyelerini güçlendirecek besinleri alabileckleri çok daha farklı yerlerde tedavi görebilseler.
En başından belki böyle yapılsaydı acaba hali hazırda Covid-19'dan öldüğü söylenen insanlarımızın hiç değilse bir kısmı bugün sağlıklı bir şekilde yaşıyor olabilir miydi?
Biz doktor değiliz, sağlık uzmanı değiliz. Ancak uzun yıllardan beri yakından gözlemlediğimiz Anadolu'ya has doğal beslenme şekilleri mevcut ve bunlar en çok da bu devirde Covid-19 testi pozitif çıkan ve durumu ağırlaşmamış hastalara derhal uygulanabilecek diyetlerdir.
Yapılabilseydi kimbilir ne kadar farklı bir sonuç alınabilirdi.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!