Bazen yazarak, konuşarak yaşanan sıkıntıyı, utancı, problemi anlatamazsınız. Böyle durumlarda görüntüler devreye girer; video görüntüleri, fotoğraflar...
Elbette kağıda basılı medyada video görüntülerini size izletebilecek durumda değiliz, zaten sosyal medya kullanıcıları bu fotoğrafları da, bahsettiğimiz o videoları da görmüştür.
Önceki akşam saatlerinde Şair Fuzuli Caddesi'nde yürüyoruz. 3-4 dakika içinde ellerinde 5 litrelik ayçiçek yağı olan 5-6 kişiye rast geldik. Sorduk kaç liraya aldıklarını. 129 TL dediler. Fiyatı bir gün sonra 158 TL olacakmış, o yüzden zam gelmeden almışlar!
Marketlere uğradık bir baktık, o da ne? Ortada hiç yağ kalmamış! Sosyal medyaya girdik baktık ki birkaç saat içinde oluşturulan bir panikle piyasadaki 5 litrelik, 2 litrelik ve 18 litrelik ayçiçek yağları vatandaşlarımız tarafından hem de oldukça yüksek fiyatlardan toplanmış!
NE YAPACAKSINIZ ONLARCA LİTRE AYÇİÇEK YAĞINI?
Görüntüler gerçekten korkunçtu. İnsanlar ayçiçek yağı almak için birbirini öldürecek adeta. Alışveriş arabaları 5 litrelik ayçiçek yağları ile dolmuş. Hadi 1 adet aldınız, bunu anlarız. Diyelim 2 adet de aldınız, bunu da anlayalım. Ama, zaten alternatifi de olan ve olmazsa olmayacak bir şey olmayan ayçiçek yağından onlarca litre almanın, alışveriş arabalarını 5 ve 18 litrelik yağlarla doldurmanın mantığı ne?
Bu kadar stres yaşayıp 5 litrelik ayçiçek yağını 180 TL'den, 190 TL'den alıp stoklamanın anlamı ne. Şu görüntülere sebep olmayı kendinize yakıştırabiliyor musunuz?
Bizler vatandaş olarak hangi ürünü, malı almak için böyle talepkar olursak, böyle saldırırsak onun fiyatını patlatırız. Stokçuların tahminlerinden fazla kazanmalarını sağlarız. Çok değil, 15 gün boykot etsek birçok üründe fiyatlar önemli ölçüde azalır ama biz panik yapıp kazık fiyatlardan ihtiyacımız olmayacak kadar çok almayı tercih ediyoruz!
STOKÇULARA ENGEL OLAMADIKTAN SONRA İSTEDİĞİNİZ KADAR ÜRETİN!
Diğer yandan iktidara da bir çift sözümüz var:
Yıllardan beri birçok uzman bu konularda uyarılarda bulunuyor. İktidar da güya stokçulukla mücadele ediyor. Bu ülkede yeterli ekim de üretim de olsa üretilen mallar stokçuların eline geçtiği sürece piyasada fiyatların önü alınamaz.
Basit bir şey söylüyoruz. Devlet stoklonan mallara el koymalı ve vatandaşa bunları makul fiyatlardan satmalı. Ücretsiz verilsin diyeceğiz de izdiham olur, kimi vatandaşlarımız izdiham da hayatını kaybeder, yazık olur!
İktidar olup da muktedir olunamadığı sürece ülkede düzeni, dolayısı ile huzuru sağlayamazsınız. Zor günlerden geçiyoruz ve Allah aşkına iktidar olarak artık hayatımızın daha ağırlaşmasının önüne geçin, sadece laf üretmeyin, iş yapın artık!
![]() | ![]() |
![]() |
Batuhan Yaşar.
İhlas Medya Grubu Ankara Temsilcisi ve Türkiye gazetesi yazarıydı.
Temsilcisi ve yazarıydı diyoruz, artık değil. Önceki gün kendisi vefat etti.
Öncelikle kendilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil diliyoruz.
Batuhan Yaşar, Emirdağ'da 1970 yılında dünyaya gelmişti.
Yüksek öğrenimini Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesinde tamamladı. 1988 yılında Türkiye Gazetesinde çalışmaya başladı. Sonra birçok alanda muhabirlik yaptı. Zamanla yazarlık yapmaya da başlayan Batuhan Yaşar hayli sevilen bir isimdi.
15 Temmuz 2016 darbe kalkışması sırasında darbeye karşı net bir mesaj vermişti: Ölceksek eğer bugün ölelim!
Önceki gün son nefeslerini vererek bizlere veda etti. Peki Batuhan Yaşar nasıl ve neden vefat etti?
CİVADAN ZEHİRLENDİ AMA HASTANE ENFEKSİYONUNDAN VEFAT ETTİ
Kendisi 2013 yılında civa ile zehirleniyor. Ancak tüm araştırma ve soruşturmalara rağmen kim tarafından o şekilde zehirlendiği tespit edilemiyor.
Civa, solunduğu takdirde ciğerlerde çok büyük tahribatlara sebep oluyor ve insanı öldürebiliyor.
Bu sıkıntıların aşılması için Batuhan Yaşar 4 defa ameliyat olmuş. Son ameliyatı yapılan hastanede geçen yılın Eylül ayında enfeksiyon kapmış. O günden bu yana yoğun bakımda hayat mücadelesi veriyordu. Ancak civa nedeniyle iyice zayıflayan bağışıklık sistemi hastane enfeksiyonuna karşı kendisini koruyamadı.
Mekanı cennet olsun...
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!