Bu ülkede ahlakın olmadığını görüyoruz, söylüyoruz, yazıyoruz. Bazılarının biraz tuhafına gidiyor. Ancak biraz anlatınca hak veriyorlar!
Bakın bir ülkede iş ahlakı yoksa, yerleşmemişse o ülkede her türlü ahlaksızlık vardır ya da hızla ortaya çıkar. Bizde iş ahlakı diye bir şey yok. Olan da giderek kötüleşiyor.
ALACAKLARINI TAHSİL EDİP BORCUNU HİÇ ÖDEMEYENLER VAR!
Adam iş yapıyor. Başkasından alacaklarını tahsil ediyor ama başkalarına olan borçlarını hemen hiç ödemiyor. Böylece onun borçlu olduğu kişi ya da kişiler mağdur olurken, o ödemediği borçları ile sefa sürüyor!
Adam böyle bir ortamda iş bulmuş. Asgari ücret ile bile olsa böyle bir ortamda iş sahibi olmak çok değerli. Hatta birçoğu bu ortamda çok iyi fiyatlarla iş buluyor. Ancak gelin görün ki yapması gereken işi yapmıyor; ya kaytarıyor ya da o işi kendisine yaptırana zararı dokunacak şekilde yapıyor. İşe başladıktan sonra hemen işten kaytarmak için çalışıyor.
Adam güya avukatlık yapıyor. Ancak müvekkilinin alacağını tahsil etmek yerine sadece kendi alacağını tahsil etmek için mahkemede girişimde bulunuyor. Müvekkilinin bundan haberi bile olmuyor. Dahası müvekkilini oyalaya oyalaya dosyalarını bile kapatıyor!
Yine bir başkası iş almış. Aldığı işi bitirmek için bir tarih vermiş. Ancak işi o tarihe yetiştirememiş. Sonra gidip ek süre istemiş. Ek süre de verilmiş. O ek süreden sonra birkaç gün yine müsaade istemiş. Ancak başkalarının peşinden koştuğu o işi bir türlü bitirmemiş, bitirdiğinde de beklenilen seviyede bir iş ortaya çıkarmamış.
Adam vatandaşa bizzat kendilerinin hazırladığı yiyecekleri, besinleri satıyor. Ancak yaptıkları besinlerin içine katmaları gereken şeylerden ya çok az katıyor ya da benzer ama sağlıksız, maliyeti düşük daha başka şeyler katıyor. Bir de bunları üst düzey fiyatlardan vatandaşa yutturuyor!
Daha çok sayıda örnek verebiliriz...
YANLIŞINA SES ÇIKARMADIKLARINIZ MAĞDURU BİR GÜN DE SİZ OLURSUNUZ!
Şunu söylemek istiyoruz: Televizyonlardaki bazı programlarda yaşanan örnekler gösterilerek toplumun ne kadar çürüdüğüne yönelik yorumlar yapılıyor, tartışmalar yaşanıyor. Hatta bazıları bu yaşananlara şaşırıyor!
Neyine şaşırıyoruz ki? Hangimiz düzgünüz ki? Gerçek anlamda kaçımız iş hayatımızda üzerine düşeni yerine getiriyor?
Peki kaçımız, yamuğunu gördüğü birini kınıyor ve başka insanlara da yamuk yapmasın da onu ifşa ediyor?
Peki kaçımız, her türlü yamuğu ifşa edildiği, ortaya döküldüğü, belgelendiği halde bu kişilerle ilişkimizi gözden geçirme gereği duyuyor ve kendisine gelmesi gerektiğini karşısındakine iletiyor?
Çoğumuz yapmıyoruz. Çoğumuz bu tür ahlaksızlıkları umursamıyoruz. İş hayatında bu kadar çok ahlaksızlığın, yamuğun yaşandığı bir ülkede yapıp ettiklerinden şikayetçi olduğumuz bu kişilere toplumsal bir tepki gösterilmediği için başka alanlarda da ahlaksızlıklar hızla artıyor.
YAPILAN YANLIŞLARA, KÖTÜLÜKLERE, ÇİRKİNLİKLERE TEPKİ VERİLMİYOR ARTIK!
Toplumdaki ahlaksızlığın sorumlusu sadece o ahlaksızlığı yapanlar değiller; bir de onların destekçileri var. Onlar da tüm yaptıklarına rağmen onlarla ilişkilerini normal bir biçimde sürdüren, en küçük bir tepki koymayanlardır.
Yeni nesil koronavirüs Covid-10 salgınını bile kullanarak iş hayatındaki ahlaksızlıklarını arttırmaya ya da normalmiş gibi göstermeye çalışanlar var. Onların yaptıkları nedeni ile toplumun çok geniş bir kesimi zorda kalıyor. Bunların bir kısmı o zorlu virajdan kurtulmaya çalışırken ahlaksızlık dairesine girip çıkıyor. Bir kısmı sonra o dairede kalıyor. Böylece Covid-19'dan daha tehlikeli bu ahlaksızlık virüsü habire yayılıp duruyor!
Ülke olarak, birkaç ay içinde Covid-19'dan kurtuluruz da bu ahlaksızlık girdabından nasıl kurtuluruz ya da kurtulabilir miyiz, orasını Allah bilir!
Birçok şeyi sıradanlaştırdığımız gibi özellikle iş hayatında meydana gelen ahlaksızlıkları da normalleştirdik. Gerçekten de toplum olarak nereye gidiyoruz, bilmiyoruz. Ancak iyi bir yere gitmediğimiz kesin ve biz de bu yüzden son derece endişeliyiz!
![]() |
Eskişehirspor'da teknik direktör arayışları bu yazıyı yazdığımız saatlerde halen devam ediyordu. Herhangi bir ilerleme kaydedildi mi bilmiyoruz. Ancak Ümraniyespor karşısında özellikle ikinci yarı genç takımımızın gösterdiği üstün performans, aslında Eskişehirspor'da cevherin, cevherlerin olduğunu da koydu ortaya.
Yani, Eskişehirspor'daki futbolcuların başına, onları yeteri kadar iyi motive edecek bir teknik adam bulup getirebilirse yönetim, bu gençler rakiplerine sahayı dar edebilir her maçta!
Olmaz diye bir şey yok. Gençlerimize güveneceğiz, onları motive edeceğiz. Bunun sonunda öncelikle bu ligde iyi bir yerde kalacağız, sonra üst sıralara zorlayacağız.
Eskişehirspor yönetimi oyunun ikinci yarısındaki oyunu görmüş ve beğenmiş. Bu yüzden olacak ki maçtan sonra yakınlarda bir yerde küçük bir kutlama bile yapılmış!
Yönetim maçın devre arasında ne olduğunu öğrenmeli. Yani maçın devre arasında ne oldu ki bu gençler çıkıp ikinci yarı herkesin hayran kaldığı, rakiplerin bile dile getirmek zorunda kaldığı bir mücadeleyi sahaya koydular?
Bu sorunun cevabını bulduğumuzda Eskişehirspor'un ne yapması gerektiğini de tespit/teşhis etmiş olacağız.
![]() |
Kalabak Suyunda, süresi geçmiş damacanalar yüzünden yaşanan skandal gelişmelerden sonra ESKİ Genel Müdürü Suat Balcı istifa etmek zorunda kalmıştı. Balcı'nın ekibi de görevden uzaklaştırılmıştı.
Kulağımıza gelenlere göre ESKİ'de Atık Su Daire Başkanı Murat Piroğlu boşta olan İçme Suyu Daire Başkanlığına, Serkan Sağır Atık Su Daire Başkanlığına, Metin Pehlivaner de İnsan Kaynakları ve Eğitim Daire Başkanlığına getirilmiş. Murat Piroğlu asaleten, diğerleri vekaleten atanmış. Genel Müdür olarak atanacak kişi ise henüz belli değilmiş.
Bu atamaların ESKİ'de yaşanan sıkıntıların aşılmasına bir katkısı olacağını sanmıyoruz. Ancak atamalar her zaman bir heyecan uyandırır. Belki bu vesile ile iş iştahı artar ve kurum daha iyi hizmetler sunar.
Bu arada Suat Balcı, kurumun İnternet sitesinde halen Genel Müdür olarak görülüyor, gösteriliyor.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!