"Biz, Özel Kalem Müdürlüğünde makama gelen misafirlere ikram edilen 67.000 (günlük 358 adet) çayın içilmesini sorguluyoruz....
Biz, makama gelen misafirlere pandemi döneminde yaklaşık 11.000 adet (günlük 58 adet) yemeğin ısmarlanmasını sorguluyoruz...
Biz, Özel Kalem Müdürlüğü tarafından çay ocağı şirketinden alınan kolonyayı, ikili kadife kutulu fincan takımını sorguluyoruz... Bunların neden ilgili yerlerden alınmadığını sorguluyoruz...
Biz, Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından çay ocağı şirketinden alınan çöp kovalarını ve konteyner tekerlerini sorguluyoruz... Hiç mi şirket bulamadınız da hep aynı şirketten alınıyor. Bunu sorguluyoruz..."
ÇOĞU KAMUOYUNA BİLE MAL OLMUŞ İDDİALARA KARŞI ÖYLE ÇİRKİN BİR İMA...
Yukarıdaki ifadeler Büşra Yeşim Aslantaş'a ait. Kendisi bildiğiniz üzere AK Parti Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi. Büşra Yeşim Aslantaş aynı zamanda medyamidas'ta yazılar yazıyor. Bu ifadeler de en son yazısına ait. Yazı daha da uzun. Ancak burada üzerinde duracağımız husus yazının kendisi değil. Yazıya gösterilen hayli garip tepkiler.
Zira yazıdaki iddialar yeni değil. Bu iddialar daha önce de çok çeşitli şekillerde dile getirildi. Çoğu kamuoyuna mal olmuş iddialar. Dolayısı ile sanki ilk defa duyuluyormuş gibi muhataplarının ya da onların candaşlarının toplu halde bir bayan meclis üyesine ve köşe yazarına hiç de hoş olmayan imalarda bulunarak saldırmaları hem garip hem de mide bulandırıcı.
Diyelim ki bir köşe yazısındaki iddiaların doğru olmadığını düşünüyorsunuz. Muhatabı kimse kendi görüşlerini açıklar; bunu yazılı ya da sözlü olarak yapabilir. Diyelim yaptıkları yazılı açıklama cevap hakkı kapsamında kullandırılmadı, ondan sonra hukuki yollara müracaat edilebilir. Ancak hakaret edilemez!
"BAŞKANIM, AKP'Lİ BAYAN MECLİS ÜYESİ İLE ÖZEL GÖRÜŞMENİ AÇIKLA!" DİYE DE TWEET ATSAYDINIZ YA!
Garip yönü ise şu:
AK Partili Meclis Üyesi olduğunu bildikleri köşe yazarı hanıma "Belediye başkanımızla özel görüşmeni açıkla" diye bir ton tweet atıyorlar. En çok da işin bu yönü garibimize gitti. Bunu boşuna söylemiyoruz. Zira kendi başkanlarına bir bayan meclis üyesi ile özel görüştürmeyi rahatlıkla yakıştırabiliyorlar, aynı şeyi kendi belediye başkanlarına isnat edebiliyorlar. (Ancak aynı isnadı belediye başkanlarına yaptıklarının farkına belki bu yazıyı okuyunca ancak varacaklar!) Yani başkanları açısından bu özel görüşmeyi açıklayıp açıklamamasında herhangi beis yok, ancak bayan olan "AKP'li" olduğu için açıklamak zorunda kendilerinin ürettiği iftiranın içereğini!
Bulundukları imanın ne kadar büyük bir iğrençlik içerdiğini burada sizlere izah edecek değiliz. Ancak CHP'lilerin önemli bir kısmı siyaseti sadece yalana, iftiraya evirdi. Birisinin söylediği yalana gerisi hemen inanıyor ve onun doğru olduğuna iman ediyor. Olayın gerçek yönü açıklandığı zaman da yalan halini doğru kabul etmeye devam ediyorlar. Aynı şey atılan iftiralar için de geçerli.
BAŞKANIN AÇIKLAMASINDA EKSİK VE YANLIŞ TARAFLAR DA VAR!
Konuya ilişkin olarak Belediye Başkanının açıklaması bazı yönleri ile yeterli ancak bazı yönleri ile eksik ve hatta yanlış. Zira "Siz bu bayana ima yoluyla böyle isnatta bulunduğunuz takdirde aynı isnatta bana da bulunmuş oluyorsunuz. Ben de o bayana, dolayısı ile bana ima yoluyla böyle bir isnatta bulunanları kınıyorum ve haklarında hukuka müracaatta bulunuyorum!" da demeliydi ve gereğini de yerine getirmeliydi. Ya kendileri aynı imanın dahilinde bulunmaktan (herhalde erkek olduğu için) imtina etmiyorlar ya da kendisinin de zan altında bırakıldığının farkında varamamışlar!
Başkanın açıklamasında yanlış bir taraf da var. Belediye Başkanı " Mecliste konuşulanlar mecliste kalır. Meclisin dışında aynı şeyi sanki bir olay varmış gibi sosyal medyada ya da başka medyada yazmaya kalkarsanız savunma karşılığında etki tepkiyi yaratır ve istenmeyen sonuçlar çıkar" diyor. Etki tepkiyi yaratsın da şu ifadeleri kullanan başkanın kendisini de kapsayan iftiraya yol açmasın hiç değilse!)
Meclis'te konuşulanların mecliste kalması gerektiği fikri gerçekten de komik. Zira zamanında AK Partili Meclis üyelerinin Büyükşehir Belediye Meclisindeki konuşmalarını, kullandıkları oyların rengini (sanki bunlar zaten bilinmiyormuş gibi) Eskişehir halkına şikayet etmek için CHP'li belediye başkanı yüzbinlerce gazete basıp dağıtma fikrini bile ortaya atmıştı!
YAZILANLAR ARASINDA İFTİRA VARSA MAHKEMEYE GİDERSİN, İFTİRA ATMAZSIN!
Diğer yandan başkanın söylediği gibi olsa biz gazeteciler, köşe yazarları yazacak hiçbir şey bulamayız. Yazacak bir şey bulamayan gazeteci de itibar mı kalır? Bir süre sonra "Aha bu da patladı!" diye bizleri çok ama çok sevenler patlatırlar kahkahaları ardımızdan!
Başka bir açıdan bakıldığında belediye meclisinde konuşulanlar gazete, televizyon, internet siteleri ve sosyal medyada olabildiğince sağlıklı bir şekilde tartışılması, konunun geniş halk kitleleri tarafından bilinmesine, duyulmasına katkı sağlar. Bu yapılırken yalan söylenmemeli ya da iftira atılmamalı. Eğer Aslantaş'ın yazdıkları arasında doğru olmayan, başka bir tabirle yalan ya da iftira olan bir husus varsa yapılacak şey bellidir: Hukuka müracaat etmek! (Ki bunların büyük bölümü ilk defa ortaya atılan iddialar değil zaten!)
KENDİLERİNİN EN ULVİ VAZİFESİDİR AMA BAŞKALARINA AYNI HAKKI REVA GÖRMÜYORLAR!
Bakın CHP'li Milletvekilleri Meclis'teki görüşmeleri sosyal medyada kendi açılarından anında paylaşıp kamuoyu oluştururken, ya da CHP'li milletvekilleri, meclis üyeleri, il-ilçe başkanları Meclislerde konuşulanları canları çektiği gibi her türlü medya ortamında paylaşıp yorumlarken aynı belediye başkanımızın ya da CHP zihniyetindeki bir başka kişinin benzer bir yaklaşımına şahit olamıyoruz. Çünkü onlar bunu yapmayı en doğal hakları olarak görüyorlar. O zaman "Dalga mı geçiyorsunuz siz; hiç Meclis'te konuşulanlar Meclis'te mi kalır. Bunları halka ulaştırmak, halkımızı aydınlatmak bizim en önemli vazifemiz" savunmasını rahatlıkla yapabilirler.
Eskişehir'de 16 yıldan bu yana gazetecilik yapan birisi olarak sayısız saldırılarına, iftiralarına, hakaretlerine, tehditlerine maruz kaldık. Zaman zaman fiili saldırıda bulunmalarına ramak kaldı. Hem de hiçbir zaman kendi ifadelerimizle onlara bir suç isnat etmemiş olmamıza rağmen. Zaten bunu bildikleri için başka gazetecilerin yazılarından yaptığımız alıntı üzerinden hareketle dava üstüne dava açtılar... Gerisini ne ben yazayım ne siz dinleyin!
Genel Başkanları ülkenin Cumhurbaşkanı hakkındaki konuşmalarında kullandığı ifadeler ve isnatlar nedeniyle milyonlarca lira tazminat ödemeye mahkum olmuş bir zihniyetin mensuplarına, kendi belediye başkanlarını da kapsayacak şekilde bir AK Partili Belediye Meclis Üyesine, zihinlere yerleştiği takdirde o kişilere hiç de iyi gözle bakılmayacak yüz kızartıcı bir davranış imasında bulunmak çok sıradan bir şey maalesef!
Muhalefetin başı bu zihniyette devam ettikçe iktidarın oyu azalsa bile, iktidardan kaçan oylar kendilerine gelmeyecektir. Zira toplumun büyük kısmının yalana ve iftiraya ne muhabbeti ne de dayanabilme gücü bulunuyor!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!