Gazetelerin, İnternet sitelerinin başlıkları Eskişehir halkının içini karartıyor olabilir:
Bunun adı hezimet: 6-0
Kırıcı oldu: 6-0
Sezonun fragmanı İzmir'de yayımlandı. İyi seyirler Eskişehir: 6-0
Paramparça: 6-0
Es-Es'e ağır darbe: 6-0
Önceki gün Eskişehirspor'un İzmir'de Altay deplasmanında aldığı onur kırıcı skor sonrasında atılan başlıklar bunlar. Evet, gerçekten iç karartıcı.
Gazeteler, İnternet siteleri öyle yazdığı için değil Eskişehirspor'un durumu öyle olduğu için iç karartıcı başlıklar!
Bu şehrin halkı yaklaşık 100 bin öğrenci olmadan 6 ay geçirdi ve önümüzdeki birkaç ayı daha onlar olmadan geçirecek. Ekonomik ve sosyolojik olarak belli bir noktaya odaklanmış olan şehrimiz açısından en az bu kadar büyük bir sıkıntı da Eskişehirspor'dur!
ESKİŞEHİRSPOR YENİLDİĞİ ZAMAN BİZ DE YENİLMİŞ OLUYORUZ ADETA!
Eskişehirspor bu şehrin en önemli moral-motivasyon araçlarından biridir. Eskişehirspor yenildiği zaman Eskişehir yeniliyor adeta; hemen herkesin morali bozuluyor. Yüreklere bir karamsarlık çöküyor. Can sıkıntıları had safhaya ulaşıyor. Kimse ne yapacağını bilemiyor. Eskişehirspor yenildiği için kendini hayatın her alanında yenilmiş hissediyor birçok yürek!
Eskişehirspor ile ilgili böyle iç karartıcı haberler de okunmaz oluyor. İnternet sitemiz var, yıllardır bizzat başında durduk. Hangi haberin ne kadar okunduğunu biliyoruz. Ne zaman Eskişehirspor mağlup olsa ilgili haberlerin okunma oranları çok düşüyor. Ne zaman Eskişehirspor galip gelse, rakiplerini eze eze yense haberlerin, yorumların okunma oranı o kadar artıyor!
Altay-Eskişehirspor maçı oynandığı anlarda biz de sosyal medyadan takip ediyorduk gelişmeleri, yorumları, tepkileri...
GOLLER PEŞ PEŞE YENİNCE İZLEMEYİ BIRAKANLAR, AĞLAYANLAR OLUYOR
Gördük ki birçok kişi 3-0 olduktan sonra maçı izlemeyi bırakmış. Bazıları gözyaşlarını tutamayıp ağlamış bile. Karamsarlık daha o an çökmüş bütün yüreklere, istila etmiş bütün zihinleri.
Eskişehirspor bu şehirde hayatın en önemli parçalarından biri haline gelmiş. Onunla birlikte moraller yükseliyor ve düşüyor.
Tam da bu yüzden; eğer bu şehrin moral ve motivasyonunu yükseltmek istiyorsanız, bu şehrin moral ve motivasyonuna katkıda bulunmak istiyorsanız Eskişehirspor'u yükselteceksiniz, ona katkıda bulunacaksınız.
Kimse yanlış anlamasın: Bu 11 kıllı bacağın bir topun arkasından koşturması meselesi değil. Meselenin oradan çıkıp buralara kadar gelmiş olması başlı başına sosyolojik ve psikolojik bir vakıadır. Bu iyi bir şey mi yoksa bazılarını yerdiği gibi olumsuz bir şey mi bilemiyoruz. Ancak insanlara, şehir halklarına moral ve motivasyon vermek gerekir ve öyle görünüyor ki Eskişehir halkının moral ve motivasyonunu yükseltmenin en kestirme yollarından birisi de Eskişehirspor'u tutup ayağa kaldırmak, onu zaferden zafere koşturmaktır.
İşte o zaman şehir halkının yürüyüşü değişiyor, yüzü gülüyor, hayata bakış açısı olumluya dönüyor.
COVİD-19 GÜNDE ORTALAMA 1 KİŞİ BİLE ÖLDÜRMÜYOR AMA ESKİŞEHİRSPOR!
Futbol sadece futbol değildir. Hele hele Eskişehirspor sadece bir spor kulübü hiç değildir. Olaya o açıdan bakan biri, bir spor kulübünün bir şehir halkının psikolojisi üzerinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu algılayamayabilir.
Eskişehir'de Covid-19'dan günde ortalama 1 kişi bile ölmüyor ama Eskişehirspor'un son yıllardaki sıkıntılı durumları yüzünden her hafta yüz binlerce insan ruhen ağır yaralanıyor, bazıları psikolojik olarak komaya giriyor!
Bizim bu şehirde uzun yıllardan beri gözlemlediğimiz, gördüğümüz gerçek budur.
Mesele Eskişehirspor olduğunda sadece bir futbol kulübünden, 11 kıllı bacaktan asla bahsedilmiyordur.
Anlayabiliyor musunuz?
![]() |
Yeni nesil koronavirüs Covid-19 nedeniyle hayatımızda çok şey değişti. Değişen şeylerin bir kısmı artık yeni normalimiz haline gelmeye başladı. Tabi biz de eski normalimizdeki birtakım şeylerin gerçekte ne kadar kıymetli olduğunu anlamaya!
Örneğin futbol maçları seyircisiz oynanıyor.
Emin olun bu şekilde oynanana kadar hiç oynanmasa daha iyi.
Zira ne ekran başında maçları izleyenler ne de sahada ter döktüren futbolcular bir şey anlayabiliyor ya da gerektiği gibi konsantre olabiliyorlar.
Tatsız-tuzsuz bir yemek gibi, yaz gününde içtiğiniz halde içinizi ferahlatmayan bir içecek gibi. Tamam ortada bir maç yapılıyor, bir sonuç alınıyor. Skorun sevindirdikleri gibi üzdükleri de oluyor yine. Ama tüm bu spor aktiviteleri yapılırken taraftar olmayınca hepimizin içinde bir tuhaflık, bir boşluk, bir gariplik oluşuyor. Keyif alamadığımızı, yaşanan heyecana konsantre olamadığımızı hissediyoruz. Gayesiz ve boş gelmeye başlıyor birden bire o etkinlik. Hep birlikte bir aktiviteyi paylaşmanın verdiği sinerjiden yoksun kaldığımızı anlıyor ve garip bir hüzün çöküyor içimize.
SIRADAN SANDIĞIMIZ BİRÇOK ŞEY NE KADAR DA DEĞERLİYMİŞ!
Bu salgın süreci eski hayatımızdaki birçok şeyin aslında ne kadar kıymetli, ne kadar değerli, ne kadar paha biçilmez olduğunu gösterdi bize. Eğer kısmet olursa tekrar dönersek eski hayatımıza, o eski normallerimizin keyfini doya doya çıkaracağız.
Bazen çok sıradan bir şeyin, oldukça sıradan gördüğümüz bir insanın hayatımızdaki yerini, değerini anlayamayabiliriz, idrak edemeyebiliriz. Ancak öyle süreçler yaşanır ki biz sadece kaybettiğimizin değerini anlamayız; bir de yana yakıla onu arar durur, özlemini çeker hale geliriz. Arar dururuz, özleriz ama bulamayız!
Bu yüzden en iyisi elimizdekilerin kıymetini bilelim. Eskiden normal kabul ettiklerimizin aslında olağanüstü olduklarını bir parça anladık, idrak ettik. Belki tekrar elimize geçerseler bu sefer kıymetlerini biliriz. Ne dersiniz?
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!