Kendileri Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl oluyorlarmış. Önceki akşam bir yaygın medya kanalında sözde aşılarla ilgili soruları cevapladı. Soruları cevaplarken sözde aşıların çocuklara hiçbir zararının olmadığını iddia eden Kurugöl, yanlışlıkla 6 aylık bebeklere kızamık veya hepatit B gibi aşılar yerine Covid-19 aşısı yapıldığını, bebeklerde hiçbir yan etkisinin olmadığını iddia etti.
İfadeleri aynen şöyle:
"Zaman zaman yanlışlıkla bazı durumlar oluyor. Mesela sağlık ocaklarında yanlışlıkla Hepatit B ve kızamık gibi başka bir aşıyla karıştırabiliyorlar. Küçük çocuklara Kovid aşısı yapıldığı oluyor. Biz böyle vakalarla da karşılaştık. Sizi temin ederim hiçbir yan etki olmadı bu kişilerde ve son derece de iyi antikor oldu. 6 aylık veya 1 aylık bebekte bile çok iyi şeyler oldu. Bunları yayınlayacağız zaten. Ünlü bir tıp dergisinde yayınlanacak. Küçük bebeklerde bile yüksek doz verseniz bile yan etkisi açısından bir sıkıntı olmuyor."
YANLIŞLIKLA BEBEKLERE COVİD-19 AŞISI YAPIYORLARSA SİZE DE YANLIŞLIKLA YAPMAMIŞ OLABİLİRLER!
Bakın bu ülkede sağlık ocaklarına, hastanelere insanlar yeni ya da birkaç ay içinde doğmuş yavrularını, bebeklerini götürüyorlar, birkaç yıl önce doğmuş çocuklarını götürüyorlar. Ve bu bebeklere, çocuklara sağlık ocaklarında anne ve babanın bilgisi ve rızası olmadan, piyasaya yeni çıkmış, kurtardığı bir hayata karşı iki ölüme sebep olduğunu ABD FDA uzmanlarının dile getirdiği sözde aşıları vuruyorlar ve bir de bunu övünerek anlatıyorlar. "Sonuçları ünlü bir tıp dergisinde yayımlayacak!" diyerek de sıvıyorlar! (Yoksa hepimiz de biliyoruz ki Covid-19 aşısı ile başka aşıların karıştırılması, kasıt olmadan, mümkün değil! Yanlışlıkla bebeklere Covid-19 aşısı yapmışlarsa, yanlışlıkla sizin Covid-19 aşınızı yapmamış da olabilirler!)
Böyle bir skandal başka bir ülkede patlak vermiş olsaydı Sağlık Bakanı istifa ederdi, ettirilirdi. Zira bu henüz dünyamıza yeni gelmiş, canımızdan bir parça yavrularımızın, bizden bile habersiz olarak orta ve uzun vadedeki yan etkileri henüz hiç bilinmeyen, yeni bir teknoloji ile üretilen sözde aşılar için kobay olarak kullanılması demektir. Ve evladınızın böyle bir şey için izinsiz kullanıldığını ancak bazılarınız evraklarınızı iyice incelediğiniz zaman farkına varabiliyorsunuz!
YENİ KÜRESEL DÜZENDE YER ALMAK İÇİN HER ŞEYİMİZİ FEDA EDECEĞİZ GALİBA!
Bu ülkede pandemi ile birlikte farklı bir sürece girildi. Sözde Bilim Kurulu diye bir kurul oluşturuldu 28 Şubat'ın Milli Güvenlik Kurulu gibi. 28 Şubat'ta daha ziyade dindarlara yönelikti zulüm şimdi toplumun geneline. Takıldılar Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) peşine, onlar ne derse istisnasız yapıyorlar. Bir şeylerine de itiraz ettiklerini görmedik. Ondan sonra kim inanır senin "Dünya 5'ten büyüktür" sözüne!
Bir Brezilya Devlet Başkanı, bir Rusya Devlet Başkanı kadar olamadık. Çünkü küresel güçler böyle talimat vermişler belli. Bizler de yeni küresel düzende yerimizi almak için her bir şeyi yapıyoruz ve yapacağız ya, kimse engel olamayacak ya, tüm gücümüzle onların talimatlarını yerine getiriyoruz. Ama bundan anlayabildiğimiz kadarıyla milletin haberi yok. Tutturulmuş yeni küresel düzen diye ne olduğu, bununla neyi kast ettiklerini de kimse bilmiyor. Ancak tüm zihinlerde şüpheler oluşuyor, oluşmuş şüpheler artıyor.
"SİZDEN KİM İZİN ALDINIZ DA BÖYLE BİR ŞEY YAPTINIZ?" DESELER CEVAP HAZIR: SİZDEN!
Başta sağlık yönetimi olmak üzere hükümet bu konuda vatandaşlar olarak bizlere aydınlatıcı bir açıklama yapmak zorunda. İlgili kişileri "Siz kimden izin aldınız da vatandaşlarımızdan habersiz bebekleri ve çocukları üzerinde orta ve uzun vade yan etkileri hiç bilinmeyen aşıları denediniz?" diye sormalı.
Herhalde bu soru kendilerine sorulanlar "Kimden izin alacağız, sizden aldık ya!" demez ve tarihiyle, sayısıyla kendileri ile olan yazışmalarını göstermezler!
Bu ülkede artık yanlışlıkla yaşamaya başladık. Hayatımızı zehir ettiler ve her nedense daha yeni kullanılmaya başlayan sözde aşıları putlaştırdılar. Bu sözde aşılar için her şeyi gözü kara bir şekilde feda ediyorlar. Her şey orta ve uzun vadede ne tür etkileri olduğu henüz bilinmeyen bu sıvıları olabildiğince çok insana enjekte etmekte, olabildiğince çok enjekte etmekte. Yani bu işte gerçekten de çok pis bir durum var ama elbette biz bilmiyoruz, tüm bu işleri dünya çapında çevirenler biliyor.
HASTANELERE VE SAĞLIK OCAKLARINA GİTMEKTEN KORKAR HALE GELDİK
Bugünden sonra ne olacağımız aşıyı oluruz, ne hastanelere gideriz ne sağlık ocaklarına. Bugüne kadar çocuklarımıza vurdurduğumuz aşıları da vurdurmayız artık. Zaten çocukları okullara aldılar hepsi hasta oldu. Çocuklar dökülüyor patır patır. İnsanlar hastanelere gitmekten, çocuklarını götürmekten korkuyor artık. Yapmışsın o biçim şehir hastanelerini, içini saray gibi yapmışsın ama sağlık sisteminde çalışanlar çocuklarımıza, bizlere yaptıklarına bir bakın. Sizce bu psikoloji içindeki bir insan senin ne kadar gösterişli hastane yaptığınla ilgilenir mi?
Allah aşkına ne zaman akıl etmeye, aklınızı başınıza toplamaya başlayacaksınız!
![]() |
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikaları Kurulu 18 Mart 2021 günü toplanmış ve politika faizini yüzde 17'den yüzde 19'a çıkarmıştı.
Ertesi gün Yeni Şafak Gazetesi o zaman Merkez Bankası Başkanı olan Naci Ağbal'a manşetten "Bu artışı kimin için yaptınız?" babında bir başlıkla çıkmıştı.
O manşetin çıktığı günü ertesi güne bağlayan gece Naci Ağbal Cumhurbaşkanlığı kararı ile Merkez Bankası Başkanlığı görevinden alınmıştı. Onun yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu atanmıştı.
TÜRKİYE'DE REEL BİR FAİZ YOK, DÖVİZİ OLANLAR KAZANDI!
Bu karar sonrasındaki ilk iş gününde ABD Doları 7.20 liradan 8.50 liraya yükselmiş, Borsa İstanbul'da tüm hisse senetleri hemen hemen taban olmuş, daha sonraki iki gün borsada neredeyse hiç kimse satış yapamamıştı. Nihayetinde 1 milyon civarındaki küçük yatırımcı yüzde 35-40'ları bulan bir zararla borsadan ayrılıp parasını götürüp faize ya da başka bir enstrümana yatırmıştı.
Tüm bunların hedefinde faizleri düşürmek vardı. Türkiye'de enflasyon şu an faizlerden yüksek. Yani reel bir faiz yok. Buna rağmen dün TCMB PPK politika faizini yüzde 19'dan 18'e düşürdü. Bu karar üzerine ABD Doları 8.80'e kadar yükseldi. Böylece biz faizleri düşürmek için uğraşırken aradan 7 ay geçti. Tabi bu arada ABD Doları 7.20 liradan 8.80 liraya kadar yükselmiş oldu.
Naci Ağbal görevden alınmasaydı Temmuz ayında faizleri düşürmeyi planlıyordu. Olabilir miydi? Olurdu, çünkü piyasalarda güven esastır. Şimdi Ağbal'ın planından iki ay sonra gerçekleştirdik.
Döviz kurlarının önü alınamadığı sürece maliyetler artar, maliyetler artınca fiyatlar artar, fiyatlar artınca ücretler erir, alım gücü düşer ve enflasyon artar. Enflasyon artınca da faizleri tekrar artırmak zorunda kalınır. Bu kısır döngünün tek bir ilacı var: Piyasaların dilinden anlamak, ona uygun bir lisan ve üslup üretmek, istikrarlı olmak, güven vermek!
Umarız Mayıs 2013 başında yüzde 4.50'leri gören rakamlara tekrar ulaşırız. Ancak şunu unutmayalım, enflasyon yüksek olduğu için bizde faiz de yüksek olmak zorunda. Şu an Türkiye'de reel olarak çekirdek enflasyonun hemen üstünde, politik faizin ise hemen altında bir noktada duruyor faizler.
FAİZ İNDİRİMLERİNİN DEVAMININ GELECEĞİ DÜŞÜNCESİ ARAYIŞLARI ARTIRACAKTIR
Bu karar sonrası bankalardaki mevduatların zamanla azalabileceğini düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte bu kararlılığın devam edeceği düşüncesi vatandaşı faiz dışındaki başka arayışlara itecektir.
Para borsaya, kripto paraya ya da yatırıma kayabilir. Ancak hangisine ne kadar gider ya da gider mi gerçekten, henüz bu soruların cevaplarını almak için çok erken.
Bu karar ülkemize, milletimize hayırlı olsun!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!