Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün akşam saatlerinde, birkaç saatlik Kabine Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar sıradan açıklamalar değildi. Açıklamalar arasında en önemlisi yıllardan beri gerçekleştirilmesi beklenen 3600 Ek Gösterge çalışmalarının tamamlanmasıydı. Erdoğan bu konuda şunları aktardı:
" Memurlarımızın Ek Gösterge düzenlemesiyle ilgili çalışmayı tamamladık. Meclisimizin takdirine sunacak safhaya getirdik. Bu konu ilk gündeme geldiğinde öğretmen, polis, sağlık çalışanları ve din görevlilerimize Ek Göstergelerini 3600'e çıkarma sözü vermiştik. Biraz önce ifade ettiğim gibi memurlarımızın ek gösterge düzenlemesi çalışmasını tamamladık. Meclisin takdirine sunulacak safhaya getirdik. Öğretmen, polis, sağlık çalışanı ve din görevlilerinin ek göstergelerini 3600'e çıkarma sözü vermiştik. Ancak bu görevler için yapılacak artışın memurlar arasında hiyerarşiyi bozacak durumu gördük. Tüm memurlarımızın ek göstergelerinde 600 puanlık artışa gitmeyi kararlaştırdık.5,3 milyon kamu görevlisinin tamamı yılbaşından itibaren bu düzenlemeden yararlanacaktır. Birinci dereceye gelmiş olma şartıyla tüm hak sahipleri 3600 ek göstergeye yükseltilecektir. Genel müdürlerin ek göstergeleri 4400, şube müdürü ve ilçe müdürü ek göstergeleri de 2200'den 3000'e çıkartılacaktır. Ek gösterge ile memur maaşlarında küçük artış olsa da emekli ikramiye ve maaşlarında ciddi kazanımlar getiriyor. Ek göstergesi 3600'e çıkan 30 yıllık memurun emekli aylığı 1234 ile 1391 lira arasında, emekli ikramiyesi de 44 bin ile 50 bin 150 lira arasında artacaktır. Düzenlemenin yürürlüğe gireceği yılbaşına göre çok daha yüksek seviyelerde gerçekleşecektir. Kamu görevlilerin maaşlarına da yansıtılacaktır. Mülki idare amirleri başta olmak üzere özlük haklarıyla ilgili makas iyileştirici düzenleme ile gerçekleştireceğiz. Ek göstergenin hayırlı olmasını diliyorum."
YALITIM KREDİSİ VE 15 MİLYAR LİRALIK EK SOSYAL YARDIM PAKETİ
Peki bunun dışında Erdoğan hangi hususlarla ilgili ne gibi açıklamalarda bulundu. Bir kısmınız elbette bunların da neler olduğunu biliyorsunuz. Ancak bir kez daha hatırlatmak istiyoruz önce:
"Yalıtımlı konut sayısını arttırmak için yeni bir çalışma başlatıyoruz. Vatandaşlarımıza binalarının yalıtım çalışmalarında kullanılmak üzere daire başına 50 bin liraya kadar 60 ay vadeli 0,99 faizle kredi imkanı getiriyoruz.
Hem aile bütçesine hem devlet bütçesine olumlu katkısı olacağına inandığım bu paketle ilgili detaylar ilgili bakanlıklarımız tarafından açıklanacaktır.
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 98 milyar liralık sosyal yardımla ihtiyaç duyan her vatandaşımızın yanında olduk. Bu yıl sosyal yardım bütçemizi daha da güçlendiriyoruz. Bu kapsamda Türkiye Aile Desteği programıyla ekonomik olarak dezavantajlı, ancak mevcut programlardan yararlanamayan kesimlere yönelik 15 milyarlık yeni bir paketi daha gündeme alıyoruz.
Vatandaşlarımız bu programa Haziran ayından itibaren başlayacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı anaokulları veya ana sınıflarına çocuklarını kaydettiren aileler için de bir destek programı oluşturduk. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının yardımından faydalanmış aileler başvurabilecektir.
"KİMSE BİZDEN FAİZ ARTIRIMI BEKLEMESİN, BİZ DÜŞÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye'nin geldiği yol özellikle bunu yol ayrımı kabul edecek olursak ekonomi programı olmuştur. Bizim programımızın esasını hattı müdaha yoktur sathı müdafaa vardır oluşturuyor. Enflasyon bir sorundur ama Türkiye'deki sorunların asıl sebebi tek başına bu başlık değildir. Eğer öyle olsaydı geçmişteki ekonomi programları ile bu sorun çözülmüş olurdu.
Yüksek faizle asıl kazanan bir avuç tuzu kuru kesim, kaybeden üretimin düşmesi ile geleceği kararan milyonlardır.
Dünya genelinde 136 ülkenin Merkez Bankası enflasyon oranının altında faiz uyguluyor. Ülkemizde teknik olarak bir enflasyon değil, hayat pahalılığı vardır.
Uluslararası kuruluş başkanları bile açıkça faiz ve enflasyonla ilgili ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor.
Tıpkı kamu borçları gibi vatandaşlarımızın borçları da diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük seviyelerde.
Bizde talep kaynaklı bir fiyat artışı yok. Üretimde de bir sıkıntıyla karşı karşıya değiliz. Vatandaşlarımızın bir kısmı hala yatırımlarını döviz cinsinden yapmakta ısrar ediyor. Ülkemize döviz girişini sağlayacak yeni yöntemler geliştiriyoruz. Kimse bizden şunu beklemesin, bu iktidar faizi artıracaktır. Biz faizi düşürmeye devam edeceğiz.
Fiyatları artan ürünlerin tedarikini artırarak stokçuların oyununu bozacağız.
Aslında yanıbaşımızda bir savaş patlak vermeseydi, bu düzelmeleri insanlarımız salgın sonrası görmeye başlayacaktı. Ücretlilerin gelir kaybını gidererek insanlarımızın üzerine kalıcı yükler binmesini engelleyeceğiz. Önümüzdeki yılın ilk aylarından itibaren vatandaşlarımız attığımız adımların sonuçlarını görecek. Bir yandan fiyat artışlarını durduracak, bir yandan milletimizin gelir kaybını azaltacak çalışmaları yapıyoruz."
GÜZEL MÜJDELER VERDİ ANCAK BİR KISMIMIZIN SIKINTILARI DEVAM EDECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR!
Evet, Erdoğan'ın kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamalar böyle. Hemen her birinin bir yönüyle önemli olduğunu düşünüyoruz.
Maddi yönden büyük sıkıntı çeken, devletten aldığı yardımlar yüksek enflasyon nedeniyle anlamsızlaşmış olan kesimlere yönelik ek paket, yine anaokulu veya ana sınıfına çocuklarını gönderen ailelere yönelik destek paketi bize göre oldukça olumlu adımlar. 3600 Ek Gösterge meselesi çok uzun yıllar tartışılmıştı. Bu konunun belli bir noktaya nihayet gelmesini de olumlu buluyoruz. Düzenlemenin yasalaşması için belli bir zaman gerekecek görünüyor. Temmuz'a yetiştirilmesinde bir sıkıntı mı olurdu yoksa yeni yılla birlikte yürürlüğe girmesi bir tercih mi, orasını tam olarak bilemiyoruz.
Bize göre Erdoğan'ın konuşmasının bir tarafı yine insanlarımızın önemli sıkıntılar çekmeye devam edeceği anlamına geliyor.
Dünyada birçok ülkede faizler enflasyonun altında. Ancak bizde enflasyon gösterge faizinin en az 5 katı, üretici fiyatlarına göre değerlendirme yaptığımızda neredeyse 10 katı. Gelecek ayın başında açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamları eğer yine beklentinin üzerinde gerçekleşirse Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bizden kimse faiz artırımı beklemesin, biz düşürmeye devam edeceğiz" sözlerinin vatandaş açısından "Türk Lirasının değerini düşürmeye devam edeceğiz" demek anlamına geleceğini şimdiden söyleyebiliriz. Son 8-9 aydan bu yana yaptıklarının ülkeye ve millete büyük zararlarının dokunmasına rağmen aynı yanlışta ısrar etmeleri vatandaşlarımızın üstüne bir karabasan gibi çöken zam sağınağının devam edeceği anlamına geliyor ne yazık ki. Türk Lirasındaki korkunç değersizleşmenin önüne geçilemezse Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözde faize savaş açarak vatandaşın hayatında nasıl onulmaz yaralar açtıklarını fark edemeden seçimi kaybetmiş olabilecektir.
BU ANLAYIŞ DEVAM ETTİĞİ SÜRECE AÇIKLANAN PAKETLERİN BİR KIYMETİ KALMAZ!
Evet, Cumhurbaşkanına bu ekonomik modeli kim kurtuluş reçetesi gibi sunup kabul ettirdiyse (Eğer kendi modelim diyorsa o zaman sorumuz çok daha büyük) o zoka millete de yutturuldu. Vatandaşın yarıdan daha fazlası yeni ekonomik model nedeniyle ezildi, büyük gelir kayıpları yaşadı. Türk Lirasının değeri artırılamadığı sürece, fiyat artışları mütemadiyen devam eder ve bunun sonucu olarak dar ve sabit gelirli kesimlerin fakirleşmesi adeta bir kader haline gelir. Bu şekilde devam edildiği takdirde açıklanan yeni destek paketlerinin pek bir anlamı kalmaz.
Biz bir kez daha uyarımızı yapalım da...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!