Eskişehir'de 27 Şubat-5 Mart 2021 ile 27 Mart-2 Nisan 2021 haftalarındaki vaka sayıları sırasıyla 100 binde 48,27 ve 100 binde 358,90.
Bir başka ifadeyle, Eskişehir'de 1 milyon nüfus olduğunu farz edersek, 27 Şubat-5 Mart haftasında 483 kişi pozitif ise şehrimizde 27 Mart-2 Nisan haftasında bu pozitif rakam 3 bin 589'a yükselmiş. Bu bir aylık sürede vaka sayısının 7,4 kat arttığı anlamına geliyor.
Vaka sayılarını bilsek de Eskişehir'de Covid-19 nedeniyle yoğun bakımda bulunan, entübe olan ve vefat eden sayılarını bilemiyoruz. Sadece vaka sayılarına bakarak yorum yapmak artık bizleri yanıltır. Zira Covid-19 sebebiyle ölüm riski en yüksek olan gruplarda çift aşı vurulma oranı bir hayli yükseldi.
AĞIR VAKA VE ÖLÜM SAYISININ AZALMASI LAZIM GELMEZ Mİ?
Şöyle ki;
06 Nisan 2021 Salı saat 13:06 itibariyle ülke genelinde toplam 17.443.580 Covid-19 aşısı uygulanmış. 7.294.555 bin vatandaşımız çift aşısını olmuş.
262 bin 846 toplam aşının yapıldığı Eskişehir'de ise 112 bin 750 hemşehrimiz çift doz aşısını vurulmuş. Türkiye geneli nüfusa ve yapılan aşılamaya bakılırsa Eskişehir aşılamada önde giden şehirlerden birisi.
Elbette aşılamanın artması ile birlikte vaka sayısında otomatikman bir azalma olmayacak. İkisi arasında direkt bir bağlantı zaten yok. Ancak Covid-19'un ağır bir vakaya ya da ölüme sebep olacağı en riskli kesimdeki vatandaşlarımızın önemli bir bölümünün çift aşısını olduğunu, dolayısı ile bu riskli gruptaki insanlarımızın büyük bölümünün ağır bir hastalık geçirme ya da ölme riskinin tamamen ya da çok büyük oranda ortadan kalktığını söyleyebiliriz. En azından söyleyebilmeliyiz!
Yani vaka sayısı patlamış da olsa, yapılmış olan çift aşı rakamlarına göre, Covid 19'un ağır şekilde hasta ettiği ya da hayatına mal olduğu hasta sayısının hızlı bir şekilde düşmesi, düşüyor olması gerekir!
Eğer bu olamıyorsa, yani Eskişehir'de en riskli grupta bulunan (aynı şey ülke geneli için de geçerli) 112 bin 750 vatandaşımız çifte aşısını olmuşken, Covid 19 vesilesiyle ağır bir şekilde bu hastalığı geçiriyor ya da bu nedenle vefat ediyorsa, o zaman ortada çok ciddi bir sıkıntı vardır: Aşılar söylenildiği kadar etkili olamıyorlardır!
Eskişehir İl Sağlık Yönetimi rakamları bizimle paylaşmadığı için Eskişehir'de ağır hasta, entübe hasta ve vefat sayılarını bilemiyoruz. Ancak önceki akşam Bakanlık tarafından açıklanan verilere göre ülke genelinde 193 kişi bu vesileyle vefat etti. Rakamı nüfusa oranlarsak Eskişehir'de günde 2 kişi vefat ediyor bu nedenle diyebiliriz!
Sağlık Bakanlığının, Dünya Sağlık Örgütü'nün ve Celal Bayar Üniversitesi'nin açıklamalarına göre Türkiye'nin şu ana kadar kullandığı aşılar (en başta Çin aşısı) yüzde 95-99 mertebesinde etkililer. Yani aşı yapılan kişilerde bağışıklığı bu oranlarda artırıyorlar.
AŞILAMADA ÖNEMLİ BİR SAYIYA ULAŞMIŞKEN SADECE VAKA SAYISINA GÖRE KARAR VERMEK NE KADAR DOĞRU?
Peki, hem çift aşısı yapılan riskli gruptaki insan sayımız hızla artarken hem ölüm oranları nasıl oluyor da artıyor? Sizce de burada bir gariplik yok mu? Çifte aşısı yapılan vatandaşlarımızın sayısı her gün 100 bin kadar artarken ağır hasta, entübe ve vefat sayılarında, hiç aşı uygulamasının olmadığı zamanlardakine yakın rakamların ortaya çıkması zihinlerinizde hiçbir soru işaretine sebep olmuyor mu?
Tüm bu gerçekler ortadayken acaba vaka sayılarına göre konuşmak, değerlendirme yapmak ve kararlar almak ne kadar doğru?
Eğer virüs değişime uğramış ve yeni varantı ile karşı karşıya isek toplumsal direnç sağlanamadığı takdirde virüsün daha hızlı yayılan ve daha öldürücü olan varyantı ile de yakın bir zamanda karşı karşıya kalma ihtimalimiz olmayacak mı?
Yok eğer, iddia edildiği gibi aşılar tüm varyantlarına karşın aynı derecede etkiliyse, ölüm oranları neden aşının yapılmadığı zamanlardaki kadar yüksek?
MASKE, MESAFE VE HİJYEN KURALLARINA UYARAK HAYATI YAŞAMAYI ÖĞRENMELİYİZ!
Türkiye Mayıs ve Haziran aylarında büyük ihtimalle 40 yaş üstünde ve riskli grupta bulunanların tamamını aşılamış olacak. Peki o tarihlerden sonra da Covid-19 nedeniyle vefat sayısı bugünkü kadar yüksek çıkmaya devam ederse ne yapacağız? Aşıları ve tüm bildiklerimizi, bugüne kadar verilen emekleri çöpe mi atacağız?
Normal hayatımızı yaşamayı daha ne kadar erteleyeceğiz? Kapatmalar nedeniyle yaptığı işler büyük darbe yiyen ve batan insanlar ne olacak?
Madem maske, mesafe ve hijyen korunmada en önemli unsurlar neden bunlara uyan işletmeler de kapatılıyor? Ve madem kapanmanın en işe yarar çözüm olduğuna inanılıyor, o zaman neden 15 günlük bir tam kapanma gerçekleştirilmiyor? Bazıları neden 15 günlük tam kapanma ile de tatmin olmayıp 28 günlük tam kapanma istiyor? Daha önce bazı Avrupa ülkelerinde tam kapanma gerçekleştirilmişti. Ancak tam kapanmalara rağmen o Avrupa ülkelerinde hem vaka hem de ölüm rekorları kırılmıştı!
RAMAZAN SONRASINDA KAPATMALARI VE KISITLAMALARI HAYATIMIZDAN ÇIKARMALIYIZ
Türkiye, Ramazan bitimine kadar aşılamayı olabildiğince hızlandırmalı ve Ramazan bitimi ile birlikte yasakları, kısıtlamaları kaldırmalıdır.
Umarız aşılanan vatandaşlarımızın sayısı bugünkünün iki katına çıktığı zaman da biz halen yüksek ölüm oranlarını konuşuyor olmayız.
Aşılama, toplumsal direncin sağlanmasında en önemli etken. Ancak bunun için herhalde toplumun yüzde 50-55'inin aşılanması gerekecek en az.
NOT: Bakın kapanmalara rağmen ilk hafta vaka sayıları bir hayli arttı. Ancak öyle inanıyoruz ki yeni açıklanacak veriler ile "bakın kapattık ve rakamlar düşmeye başladı" denilecek!
![]() |
Eskişehirspor'un, sadece Türk futbolculardan kurulan, kendi altyapısı ile tüm Türkiye'de konuşulan ve Süper Lige çıkmak için mücadele eden takımlardan Altınordu'ya 6-3 yenilerek 1. Lige veda etmesi, 2. Lige düşmesi hiç şüphesiz Eskişehirspor taraftarını çok üzdü. Adeta kahroldular. Bunu sosyal medyaya düştükleri ızdırap notlarından, gözyaşı izlerinden anlayabiliyoruz.
Elbette üzücü bir durum. Elbette yürek parçalayıcı bir gelişme. Ancak sürpriz değil!
Eskişehirspor'un Süper Lige çıkması için rahmetli Kemal Unakıtan'ın üstün çabasını dün gibi hatırlıyoruz. Kendileri yaşıyor olsa ve Eskişehirspor'un 2. Lige düştüğü haberlerini görse, ne derdi, acaba nasıl üzülürdü?
Eskişehirspor'un Süper Ligden düşmesi öyle sadece falan yöneticinin iştahlı transfer politikasından ya da filanca yönetimin beceriksizliklerinden kaynaklanmış değil. Süper Ligden takımın taraftarı bölündüğü gün düştük! O bölünme kazanabileceğimiz maçları kaybettirdi, Eskişehirspor'daki kötü gidişatı sırf yönetime muhalif oldukları için körükleyenler, alınan başarısız sonuçlara içten içe sevinenler oldu!
Eskişehirspor yandaşlığı değil başkan ya da yönetim yandaşlığı yapıldı. Taraftar bölününce oldu esas olanlar. Birlik ve beraberlik içinde olabilseydik Eskişehirspor düştüğü yıl iki maçı daha alarak rahatlıkla ligde kalırdık zaten!
Ama falan adamı tutup filanca adama vurma aşkı, futbol maçlarına çıkan takımın moralini bozmak için yönetim aleyhine atılan sloganlar...
Çok daha fazlası da var ama şimdi yeri değil. Bunları ucundan ucundan hatırlatmamızın sebebi gelecek nesillerin de Eskişehirspor hakkında aynı yanlışları yapmamalarını, aynı yanılgılara düşmemelerini sağlamaktır. Zira Eskişehirspor bir yolunu bulacak ve eninde sonunda Süper Lige tekrar çıkacak, destanlarını yazmaya kaldığı yerden devam edecektir!
Ancak Eskişehir böyle bir yeniden dirilişe hazır mıdır ya da ne kadar hazırdır?
ESKİŞEHİRSPOR İLE SANAYİCİ VE ZENGİNLER ARASINDA SOĞUKLUK VAR
Bizim gördüğümüz kadarıyla Eskişehir hazır değil. Eskişehirspor ile ilgili olarak yönetimlerin bugüne kadar yaptığı yanlışlardan tutun, taraftarın ölçüsüz ve gönül kırıcı tavırlarına kadar birçok sebebi var bunun. Şehir ile değil belki ama sanayici ile, şehrin zenginleri ile Eskişehirspor arasında bir soğukluk oluşmuş. Güven tamamen ortadan kalkmış. Eskişehirspor'un başarılı olacağına yönelik inanç kaybolmuş. Dolayısı ile eller Eskişehirspor için cebe gitmiyor. Zaten o kadar borcun ellerin cebe götürülerek kapatılabileceğine hiç kimse artık inanmıyor!
Eskişehirspor'un bulunduğu yerden ayağa fırlaması ve yukarılara yükselmesi, yüklü ve her gün artan borçları nedeniyle pek mümkün gibi görünmüyor. Ancak altyapı atağı ile buralardan kurtulmak mümkün gibi görünüyor. Bu da kısa sürede gerçekleşebilecek bir şey değil. Altınordu gibi uzun yıllar sabırla altyapıya eğilmemiz lazım. Şirketleşmek lazım. Tabi bu kadar ağır ekonomik sıkıntı içinde tüm bunlar nasıl ve ne kadar hızlı olur, gerçekleşir bilemiyoruz.
Eskişehir'de Eskişehirspor'a uzun yıllar hemen hiçbir destek sunmayanların takım 2. Lige düştükten sonra timsah gözyaşı dökmesi bizi şaşırtmadı. Bu saatten sonra Eskişehirspor'a karşı farklı bir tutum sergileyeceklerini de düşünmüyoruz. Dolayısı ile borçların kapanmasının mümkün olamayacağını, eninde sonunda iflas bayrağını çekeceğini düşünüyoruz kulübün. Aksi bir gelişme Eskişehirspor için Eskişehir'in ayağa kalktığı anlamına gelir ki işte o zaman her şey çok farklı şekilde cereyan eder!
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!