20 yaş altı ve 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı konulduğu takdirde çarşıdaki hareketlilik önemli oranda azalıyor. Hele hele lokantalarda, küçük esnafın iş yerlerinde yoğunluk çok daha fazla azalıyor. İnsanlar özellikle lokantalara aile olarak, çocuklarıyla ve evin büyükleriyle gidiyorlar. 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne yasak geldiği zaman lokantalarda müşteri sayısı önemli oranda azalıyor.
HAMAMLAR VE LOKANTALAR NEDEN ÇALIŞTIRILMIYOR?
Başta lokantalar, kafeler, kahvehaneler olmak üzere küçük esnafın iş yerleri son kararla bir ay süreyle kapatıldı. Biz bu kapatmaya gerek olmadığını düşünüyoruz. Yani vatandaş geliyor sosyal mesafeye uygun olarak planlanmış lokantada çorbasını içiyor, yemeğini yiyor ve çıkıp gidiyor. Yine esnafın iş yerlerine de günde taş çatlasa 100 kişi ya geliyor ya gelmiyor. Şu sıralar hafta içi kuaföre gidip saçımızı yaptırıyor, traşımızı oluyoruz. Orada esnaf her türlü tedbirini alıyor. Bulaşma riskini neredeyse sıfırlıyor. Bu yüzden de sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam ediyorlar. Benzer şekilde terziler de çalışıyor. Ama örneğin hamamlar çalışmıyor. Yani en az 38-40 derece sıcaklığı olan ortamda bu virüs yaşar mı orası da şüpheli. Ama hamamlar çalıştırılmıyor. Hadi kafeleri ve kahvehaneleri de anlayacağız da hamamlar, lokantalar neden çalıştırılmıyor emin olun bunu anlamakta çok zorlanıyoruz. Zira eskisi kadar lokantaya giden de kalmadı.
Tüm bunları neden tekrar dile getiriyoruz?
EKONOMİK FAALİYETLERİNİ KISITLADIKLARINIZI BU ŞEKİLDE MEMNUN EDEMEZSİNİZ!
Hükümet bu son yasaklarla mağdur olan esnaf kesimlerinin bir bölümüne 5 milyar liralık bir destek paketi hazırladı. Paketin ayrıntıları üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bugün yarın yardımlar başlar. Bize göre faydalı ancak yetersiz bir paket. Şurası da var ki işini gücünü yaptırmadığınız insanlara ne kadar yardım yaparsanız yapın onları memnun edemezsiniz, çünkü verdiğiniz her destek miktarı onun kazandığını büyük ihtimalle karşılamaz! Zaten bu durum birçok insanın yapısına, fıtratına da ters; insanlar bizzat çalışıp kazanmak istiyorlar. Bu şekilde tatmin oluyorlar ancak.
Şu anda da belediyelerin bazı esnafa birer koli yardımını alkışlayanlar hükümetin son destek paketine burun kıvırıyor. Esnafın iş yerlerini kapattırmak için "Önlemler çok yetersiz. Tam kapanma lazım. Hatta en az 28 gün olmalı bu kapanma" diyenler şimdi esnafa verilen desteklerin ne kadar yetersiz olduğundan dem vurup, işini yapamayan insanları iktidara karşı kışkırtma peşinde!
SOSYAL MESAFE VE MASKE ZORUNLULUĞU OLMAYAN ÜLKELERDE DE ORANLAR BİZDEN FAZLA DEĞİL!
Şurası açık ki hiçbir şekilde sosyal mesafe kuralına uymayan, maske takmaya da vatandaşını zorlamayan ülkelerde bile Covid-19 vesilesiyle ölümler bizdeki ya da bahar aylarında tam kapanma sağlayan bazı Avrupa ülkeleri ve ABD'deki kadar fazla değil. Yani bu işte bir gariplik var. Sosyal mesafeye dikkat edilse ve maske takılsa da ölüm oranlarında ya da vaka sayısında farklı bir üstünlük sağlanamıyor. Bu konuyu bir gün ayrıca inceleyecek, rakamları ile gözler önüne sereceğiz. Bugün konumuz bu değil!
AŞILAMA ÇOK HIZLI VE DÜZENLİ BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLMELİ
Ülkemizde aşılama 11 Aralık'ta başlayacıktı. Sonra 25 Aralık olarak belirlendi. Ancak sağlık çalışanlarının bu arada aşılandığını duyuyoruz. Umarız 25 Aralık'tan itibaren aşılama faaliyetleri olabildiğince düzenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilir. 65 yaş üstü ve riskli grupta bulunan vatandaşlarımızın özellikle ve öncelikle aşılanması gerekiyor. Bu tür sıkıntısı olan vatandaşlarımıza aşılama zorunlu tutulabilir de. Zira aşılanmayı kendi iradelerine bıraksak ve bir süre sonra birisi Covid-19'dan vefat etse kabak yine sağlık yönetiminin, hükümetin başına patlar!
YILBAŞINDAN SONRA KÜÇÜK ESNAFA YENİ YASAK KOYMAYIN!
Bir yandan aşılama faaliyetleri büyük bir dikkat ve hızla gerçekleştirilirken diğer yandan da hükümet küçük esnafın kurallara riayet ederek çalışmasına müsaade etmeye başlamalı. Aksi takdirde bu işin bir sonu yok. Nisan bitmeden yeteri kadar havalar ısınmaz ve virüs etkisini kaybetmez. Aşı büyük bir hızla yapıldığı takdirde Nisan ayından itibaren normale dönmeye başlarız. Ancak o zamana kadar eğer bugün kapalı kalan işyerleri kapalı olarak muhafaza edilmeye çalışılırsa bizim Covid-19'dan daha büyük problemlerimiz olabilir!
Eğer gerçekten de maske, mesafe, hijyen bu virüsün yayılmasını yüzde 99'lara varan oranda engelleyebiliyorsa söylendiği gibi o zaman insanların bu kurallara uygun olarak işlerini yapmalarına müsaade edin. Yok eğer maske-mesafe-hijyen virüsü engellemede yeterli olmuyorsa o zaman ne diye bize maske ve mesafe zorunluluğunu devam ettiriyorsunuz?
SAĞLIK YÖNETİMİ MUHALEFETİN EN BÜYÜK ARZUSUNU YERİNE GETİRMEK İÇİN UĞRAŞIYOR!
Bakın her geçen gün daha fazla insan "Ben artık maskeden de, sosyal mesafeden de bıktım. Ben artık eski hayatımı istiyorum. Öleceksem de yaşayarak ölmek istiyorum" diye isyan etmeye başladı. İnsanlar artık işlerine güçlerine dönmek istiyorlar. İnsanlar sokağa çıkmak, spor yapmak, arkadaşları ile bir araya gelip vakit geçirmek istiyor. Tüm bunları yapamayan, evlere tıkılan ve hareket kabiliyetleri kısıtlanan insanlar bunalım geçiriyor. Bir de bunların üstüne insanlara, işlerini yaptırmayarak ve ekonomik olarak büyük kayıplar yaşatarak yük olursanız, Allah korusun, sosyal patlamalara vesile olursunuz. Bizde bir kısım muhalefetin en büyük hedefi, en büyük beklentisi de bu.
BUNDAN SONRAKİ HER TÜRLÜ EKONOMİK SIKINTILARINDA SİZİ ANARLAR!
İktidarın milletvekilleri toplumda yaşanan bu sıkıntıları Cumhurbaşkanına, yürütme erkinin başındaki isme ve onun özellikle sağlık yönetimine iletmeli.
Bu toplumun ekonomik düzenini daha fazla bozmayın. Zaten birçok şeyi hızla bozulan toplum bir de ekonomik olarak çöktüğü için bozulur, sonra hiçbir şeyle baş edemez, bundan sonra yaşayacakları her türlü ekonomik sıkıntının sorumlusu olarak siz gösterilirsiniz. Bakın biz bugünden bu millet için, Allah için iyi niyetlerle uyarımızı yapıyoruz. Gerisi size kalmış!
![]() |
Sosyal medyada gazeteci Özgür Tıkız'ın bir paylaşımı dikkatimizi çekti. Paylaşım rahmetli Aydın Arat (DYP) ile ilgiliydi. Tıkız şunları yazmıştı:
"Aslında suç rahmetli Aydın Arat'ın. Yani Kalabak Suyu dolumu kur, Halk Ekmeği faaliyete başlat, doğalgaz altyapısını Ankara'ya yaptır. Hali yeni yerine taşı. Tramvay projesini hazırlatıp onaylarını al. Aşevini aç, Halk Çarşısı Katlı Otoparkını yap. 3,5 yılda tüm bunların yanında 2-3 tane de gölet ve baraj da yapsaydın ya. Şimdi çıkıp SUSUZLUK tehlikesi var diye kimse konuşmasaydı..."
Tıkız'ın paylaşımını okurken zihnimiz bir anda "Adam 3,5 yılda neler yapmış, neleri planlamış. İnanılır gibi değil!" diye düşünmeye başladı. Sonrasında bir iki yere daha baktık. Arat Eskişehir'in ilk büyükşehir belediye başkanı unvanına sahip olan kişi aynı zamanda. Eskişehirspor 1994-1995 sezonunda 1. Lige çıkarken kulüp başkanlığını da o yapıyormuş!
Sadece kendi projelerini yapmamış. Daha önceden başlatılan işleri de yapmış:
Pis Su Arıtma Tesislerini, Şehirlerarası Otobüs Terminali'nin kırsal terminal bölümünü, daha önce başlatılmış olan altyapı çalışmalarını bitirmiş. 33 mahalle altyapıya kavuşturulmuş. Sultandere Toplu Konut Projesi'nin devamı sağlanmış.
Allah rahmet eylesin. Tabloya bakınca Eskişehir'in en vizyoner ve çalışkan belediye başkanı ile karşı karşıya olduğumuzu düşündük.
NOT: Bu arada onun vizyonuna sahip, genç kimi belediye başkanları da benzer bir başarı gösteriyorlar. Biz rahmetli Aydın Arat'ı tanıyamadık ama bu kardeşlerimizi gördük, bildik ve tanıyoruz. Günü gelince onları da kaleme alacağız inşaallah.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!