Panelde yaptığı konuşmada, gıda güvenliğinin sosyal devlet, eşitlik ve yoksulluk gibi toplumsal meselelerle de yakından bağlantılı olduğunu ifade eden Ünlüce, "Gıda krizi sadece sofraya gelmez, bu aynı zamanda bir güvenlik meselesidir. Eğer sağlıklı gıdaya ulaşamıyorsanız, doğayı da koruyamıyorsunuz demektir. O zaman bu, bir ülkenin güvenlik meselesine dönüşür” dedi.
"Sağlıklı Kentler Birliği ile Tanışmam Şehir İçin Dönüm Noktasıydı"
Ünlüce, konuşmasında Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olmadan önceki yıllarda Sağlıklı Kentler Birliği ile tanışmasını da paylaştı. 2000’li yılların başında avukatlıkla uğraşan Ünlüce, o dönemde sivil toplum alanında aktifti ve Tepebaşı Belediyesi’nin Birlik'e katılımının şehre büyük heyecan kattığını belirtti. Bu dönemde kurulan güçlü diyalogların, Eskişehir’in bugünkü vizyonunun şekillenmesinde önemli rol oynadığını söyledi.
Ünlüce, "Bugün ‘Hayat Tepebaşı’nda güzel’ diyorsak, bunda Sağlıklı Kentler Birliği’nin payı büyük” dedi.
Gıda Güvenliği ve Çevresel Mücadele İlişkisi
Ünlüce, konuşmasının devamında çevresel sorunlarla gıda güvenliği arasındaki ilişkiye de dikkat çekti.
Eskişehir'de termik santrale karşı yürütülen kampanyayı ve Sakarya Vadisi'nde planlanan siyanürlü altın madeni ocağına karşı yapılan itirazları örnek gösteren Ünlüce, bu tür projelerin gıda güvenliğini doğrudan tehdit ettiğini söyledi.
Ünlüce, "Bu projeler, doğa ve gıda güvenliği açısından ciddi tehlikeler oluşturuyor. Gıda güvenliği sağlanmadan çevreyi korumak mümkün olamaz” dedi.
"Güçlü Bir İşbirliği Şart"
Ünlüce, Türkiye'de güçlü bir gıda güvenliği politikası oluşturulabilmesi için merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade etti.
Son olarak Ünlüce, “Bu mücadelede taraflar birbirine karşı değil, yan yana durmalı” diyerek, gıda güvenliği konusunda ortak bir anlayışla hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.