İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin tamamının temsil edildiği Genel Kurul toplantılarına bu yıl 140'tan fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanı düzeyinde katılım bekleniyor.
Özellikle insani krizlerin çözümünün güvenlik konseylerinin veto yetkisine hais ülkelerinin insafına bırakılmasının hiçbir açıklaması yok. Bu acı gerçeği bundan 12 yıl önce Birleşmiş Milletler kürsüsünden “Dünya beşten büyüktür” diyerek ilan etmiştik. Aradan geçen sürede tespitimizin haklılığı defalarca teyit edildi. Hatta genel sekreter düzeyinde Birleşmiş Milletlerin acil reform ihtiyacı açıkça dile getirilmeye başlandı. Birleşmiş Milletler reformu çabalarına hep destek olduk, olmaya da devam edeceğiz.
İnsanlığın vicdanını yansıtan, sorunları çözen, sorunların çözümüne katkı veren duruşumuzu Genel Kurul vesilesiyle bir kez daha vurgulayacağım. Bu bağlamda görüşmelerin ilk gününde, 23 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap edeceğim. Konuşmamda Gazze’deki insani felaket ve mezalimi özellikle gündeme getireceğim. Ayrıca Türkiye’nin bölgesinde istikrarı sağlamaya dönük gayretlerinin yanı sıra uluslararası barışın korunmasına yaptığı katkılara değineceğim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimizin hak ve hukuku yine gündemimizde olacak.Türkiye’nin çift başlı Selçuklu kartalından ilhamını alan derin bir tasavvur, yaklaşım ve bakış açısıyla yürüttüğü dış politikasını bir kez daha tüm dünyaya anlatma imkânı bulacağım.Değerli arkadaşlar, sizlerin de takip ettiği üzere, 80. Genel Kurulu diğerlerinden farklı kılan özelliği, birçok ülkenin Filistin Devleti’ni tanıyacak olmasıdır. Biz, bu tanıma kararlarının iki devletli çözümün hayata geçirilmesine ivme kazandırmasını temenni ediyoruz.
Tabii, 14 yıllık kanlı ve karanlık bir dönemin ardından 8 Aralık Devrimi’yle özgürlüğüne kavuşan komşumuz Suriye’nin yeni yönetiminin de orada bulunması bizim için son derece sevindirici bir gelişmedir. İnanıyorum ki bu Genel Kurul, çok büyük acılar çeken, hürriyetleri uğruna gerçekten çok ağır bedeller ödeyen Suriyeli kardeşlerimizin kalıcı huzura kavuşmalarına katkı yapar.
Ziyaretimiz sırasında çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres’le görüşmeler gerçekleştirmeyi planlıyorum.
Amerikan Başkanı Sayın Trump’ın katılımıyla tertiplenecek Gazze konulu bölgesel toplantıda, kardeş ülkelerin liderleriyle beraber Gazze’deki kanı durdurmak için atılabilecek ortak adımları değerlendireceğiz. New York’ta bulunduğum süre zarfında ayrıca Türk, Amerikan ve soydaş toplumu ile Türk ve Amerikan iş çevreleriyle bir araya geleceğim.
Değerli arkadaşlar, 25 Eylül Perşembe günü ise Washington’a geçerek değerli dostum Sayın Trump’la bir görüşme gerçekleştireceğiz. Görüşmemizde ticaret, yatırım, savunma sanayi başta olmak üzere ikili işbirliğimizi güçlendirecek konuları değerlendireceğiz. Bölgesel meseleler elbette gündemimizin ilk sırasında yer alacak.
İki dost ve müttefik olarak yakın istişare ve koordinasyonumuzun önemi her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Sayın Trump’ın küresel barış vizyonuna ve bu uğurda ortaya koyduğu çabalara desteğimizi daha önce ifade etmiştik. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz.Bölgemizde barışın korunması, istikrarın güçlendirilmesi, çatışma ve gerilimlerin durdurulmasında biz liderlere büyük sorumluluk düşüyor. İlk günden beri hep bu anlayışla çalıştık. Mekik diplomasisiyle sorunlara, diyalogla çözüm yolları geliştirmeye gayret ettik. Aynı tavrımızı muhafaza ediyoruz.
Suriye’nin kendi benliğine, bağımsızlığına kavuşmuş olması gerçekten bir komşumuz olarak bizleri de huzurlu kılmıştır. Bizler de bazı arkadaşlarımızın sürekli olarak Suriye’ye gidiş gelişi ve oradaki dayanışmamızı artırması, Suriye’de yeni bir sürecin başlamasına vesile olmuştur.
İşte en son Katar’da bizler de Sayın Ahmet Şara ve Dışişleri Bakanı ile bir görüşme yaptık. Bu görüşmenin ardından İstihbarat Başkanımızın bir Suriye ziyareti oldu. Ve yakın bir süre içerisinde de gerek Sayın Şara gerek Dışişleri Bakanı’nı Ankara’da ağırlayacağız. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle de Amerika’da Türk Evi’nde onlarla bir araya gelme fırsatımız olacak.
Suriye’yi yalnız bırakmayacağız. Ve Suriye’nin her geçen gün daha da güçlenmesi için elimizden gelen bütün imkânları kullanacağız.
Özgür Özel pazarlık sırasında yanımızda mıydı? Sağır’a hakaret etmek istemem de, sağır duymaz, uydurur. Bu adam da durmadan böyle uydurup duruyor. Buna partimizin sözcüsü gereken cevabı en güzel şekliyle verdi. Ve bizler de ilk fırsatta çok daha geniş manada gereken cevabı vereceğiz.
Bizler uçak alımlarını filan Özgür Özel sorarak bugüne kadar yapmadık, yapmayız da. Zaten bu işlerden ne anlar? Onun kıratı değil. Dolayısıyla biz, Sayın Trump’la herhangi bir alışverişi Türkiye–Amerika arasında yapacak olursak, bunu zaten oğluyla yapmamıza gerek yok. Trump’ın bizzat kendisiyle yaparız.