Kökoğlu, iktidarın “yerlilik ve millilik” söylemlerine rağmen Washington’daki görüşmelerde Türkiye’nin doğal varlıklarının masaya sürüldüğünü ifade ederek, “Eskişehir ve çevresinin büyük bölümü maden şirketlerinin imarına açıldı. Yerli-yabancı şirketler, ellerini ovuşturarak pazarlık sırasını bekliyor” dedi.
“Siyanür gibi öldürücü kimyasallarla doğamız tahrip edilecek”
Açıklamada, maden şirketlerinin kâr hırsıyla hareket ettiğini belirten Kökoğlu, ormanların, su kaynaklarının ve toprağın geri dönüşü olmayacak biçimde zarar göreceğini söyledi.
“Yerli yabancı şirketlerin elleri cebimize, kazması toprağımıza uzanıyor” ifadesini kullanan Kökoğlu, özellikle maden bölgelerinde yaşayan halkın sağlığının ciddi risk altında olduğuna dikkat çekti.
“NTE teknolojisi Türkiye’de yok”
Nadir toprak elementlerinin çıkarılmasının ekonomik büyümeye katkı sağlayacağı yönündeki iktidar açıklamalarına da değinen Kökoğlu, bu iddiaların gerçekçi olmadığını ifade ederek şunları söyledi:
“Doğaya verilecek zarar konusunda tek bir söz edilmiyor. Türkiye’de bu teknolojinin olmadığını herkes biliyor. Vahşi madencilik süreci, toplumun tüm kesimlerini etkileyecek bir yıkım anlamına geliyor.”
Kökoğlu ayrıca, NTE tartışmasının birkaç aktivistin mücadelesine indirgenmek istendiğini, oysa konunun tüm Eskişehir halkını ilgilendirdiğini vurguladı.
13 Aralık’ta NTE Paneli
EMEP, yaşanan gelişmelerin ardından 13 Aralık Cumartesi günü saat 10.00’da Özdilek Kültür Merkezi’nde
“Yıkımın, talanın kıyısında, tükenişe çeyrek kala…” başlıklı bir panel düzenleyecek.
Panelde; madencilik faaliyetlerinin çevre ve halk sağlığı üzerindeki etkileri, Türkiye ve dünyadan mücadele örnekleri, NTE’nin işçiler ve Eskişehir halkı açısından sonuçları ele alınacak.
Son oturumun açık kürsü olarak yapılacağı belirtilirken, tüm Eskişehirliler sempozyuma davet edildi.
Kökoğlu, “Havasına, suyuna, toprağına sahip çıkmak ve şehrimizi ABD tekellerinin kâr hırsına teslim etmemek için tüm halkımızı mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
