Prof. Dr. Muzaffer Metintaş kimdir anlatır mısınız? Özellikle sağlık alanında yaptığınız çalışmaları kısaca özetler misiniz?

1987 yılında, yani 38 sene önce göğüs hastalıkları uzmanı oldum. Akademik olarak “akciğer kanseri”, “akciğer zarı hastalıkları”, “akciğer zarı kanseri” ve “asbest nedenli akciğer hastalıkları” konularında çalışıyorum. Bölümümüzde, bu alanlarda ileri merkez olarak çalışan “Pulmoner Onkoloji Ünitesi (1997)” kurucusuyum. Ünitede bugüne değin sekiz binden fazla akciğer ve akciğer zarı kanseri hastası tedavi ile izlendi. Yılda yaklaşık 300’den fazla hasta ile hizmet devam ediyor. Yine bölümde “Plevra Hastalıkları Ünitesi”nin kurucularındanım. Plevra ve plevra zarı kanseri olan mezotelyoma hastalığı aslında çok çalıştığımız, uluslararası düzeyde sayılı klinikler içinde yer aldığımız ve küresel literatüre yönlendirici katkılar yaptığımız konu. Araştırma çalışmalarını kolaylaştırmak için klinik içinde yer alan “Akciğer ve Plevra Kanserleri Uygulama ve Araştırma Merkezi”ni kurdum. Türkiye’de ilk örnek. Böylece hasta ile bilim araştırmacısı aynı koridorda buluşabiliyor. Bu sayede oldukça geniş bir veri arşivimiz de oluştu. Konuyla ilgili dünyanın ileri merkezleri bizi tanır, biz de onları tanırız. Birçoğu ile araştırma yaptık, projeler yürüttük. Üniversitemde, “Bilim Araştırma Politikaları Kurulu”, “Translasyonel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi”, “Tıbbi Jeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi” kurucu direktörüyüm. Üniversitenin “Bilim – Araştırma Strateji Belgesi’ni hazırladım. Bu kurumsal yapılar halen hizmet vermeye devam ediyor. Bilimsel ve mesleki nitelikte 14 yayınlanmış editöryal kitabım, üç adet de telif kitabım var. Bilim insanları için yayınlarıyla ilgili önemli bir ölçüt olan hi-indeks’im bugün itibariyle SCI’de 30, Scholar’da 43.

7Cfba0Fc 35Ab 4A0F A6Ce F19C345Bf88D

AKLIM YETTİĞİNCE ÇALIŞMAK İSTİYORUM

Eskişehir'de Ünilig Süper Lig Müsabakaları başladı Eskişehir'de Ünilig Süper Lig Müsabakaları başladı

Mesleki uzmanlık derneğimiz olan Türk Toraks Derneği’nin 2008-2010 dönemi genel başkanlığını yürüttüm. Söz konusu dernekte bilimsel komite başkanı, kongre başkanı, hasta kitapları editörü, okul başkanı, genel başkan yardımcısı olarak görevler yürüttüm. Sağlık Bakanlığı resmi desteği ile yürütülen Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı’nın hazırlayıcısı ve yürütücüsüyüm. Bu plan çalışmasında Türkiye genelinde önemli sayıda asbest teması olan köy, ev ve temaslı insan tespiti yaptık. Ayrıntılı raporu o tarihte, yanılmıyorsan 2017’de ilgili bakanlıklara teslime ettik. Türk Toraks Derneği Bilim Ödülü ve Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği Üstün Başarı Ödülü’ne takdir edildim. Ulusal ve uluslararası çeşitli dernek ve komisyonlarda halen devam eden görevlerim ve katkı yaptığım projeler var. Aklım yettiğince mesleğimde ve tıp bilimi bilgi üretiminde çalışmaya devam etmek istiyorum.

0F044117 Ec17 4676 Ac22 Bd0D36D282F0

Ülkemizde ve şehrimizde özellikle yaygın göğüs hastalıkları ve kanser türleri nelerdir bu konuda neler söylemek istersiniz? Tedavi konusunda da çok önemli çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz. Bu konuyla ilgili olarak bilgi verir misiniz?

2025 yılı itibariyle küresel ölçekte ölüm nedenleri sıralaması yapıldığında, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) 3. sırada, zatürre 4. sırada, akciğer kanseri 5. sırada. Tabii bu sıralama Eskişehir için de geçerli. Eskişehir çevresinde, kırsal alanda yaşayanların aktoprak veya çorak toprak adını verdiği, yıllar önce köy evlerinin sıva, badana ve çatı örtüsünde kullanılan bir çeşit doğal toprak örtüleri var. Bu toprak yığınları maalesef bir mineral lif olan asbest lifleri ile kontamine. Dolayısıyla toprağın kullanıldığı evlerde yaşayanlarda, genetik yatkınlık da varsa akciğer zarı kanseri (mezotelyoma), akciğer kanseri ve asbest temasına bağlı iyi huylu hastalıklar yaygın bir sorun. Aslında bu coğrafi ve jeolojik özellik bizi konu ettiğim hastalıkları çalışmaya yönlendirdi.

8F4E6Cb9 8073 4Bd2 Abdb B6C3F0027428

YURT DIŞI İLİŞKİLERİMİZ OLDUKÇA İYİ

Dünya ölçeğinde, normal popülasyonlar için nadir görülen mezotelyoma (akciğer zarı kanseri) hastalığı bölgemizin kırsal alanında yukarıda açıkladığımız ilişki nedeniyle sık olarak karşımıza çıkıyor. Daha da önemlisi asbest lifleri kendi başına akciğer kanseri riskini de çok arttırıyor. Nitekim temasın olduğu bölgelerde 1 mezotelyoma olgusuna karşı, 3 akciğer kanseri olgusu çıkıyor. Bu özelliği keşfedince şimdi ufkumuza çevre kirliliği nedenli akciğer kanserini de aldık. Çünkü çevre kirliliğinin en önemli unsuru olan PM2.5, yani partikül büyüklüğü 2.5 mikron kadar küçük olan toz parçacıkları rahatça alveoler alana kadar giriyor. Bu parçacıklarda da asbest lifleri saptandı. Çünkü kent binalarında 2010 öncesi yaygın olarak özellikle izolasyon ve örtü işleri için asbestos materyal kullanıldı. Eski araba ve tren balatalarında da kullanıldı. Dolayısıyla, dünyanın her tarafında kentsel ortamların tamamında düşük konsantrasyonda da olsa asbest teması yaşanıyor. Dolayısıyla kentsel ortamda sigaradan bağımsız akciğer kanseri riskini artık niteliksel ve niceliksel olarak çalışmak gerekiyor. Halen klinik içinde, müdürlüğünü Prof.Dr. Güntülü Ak hocanın yaptığı güçlü bir araştırma merkezimiz var. Yurt dışı ilişkilerimiz oldukça iyi. Araştırma yoğunluğumuz oldukça iyi. Bu merkezde sayısını hatırlamadığım, bir kısmı yurt dışı ortaklı proje, araştırma, tez yönettik. Yürüyen ve planlanan ortak projelerimiz var.

D7922F03 Fe54 4A6F B731 Bf706E8D82C8

AMACIMIZ FARKINDALIK YARATMAK

Sağlık alanında yaptıklarınızın yanında sosyal anlamda da çok sayıda aktivite yaptığınız ve öncülük ettiğiniz biliniyor. Örneğin SOMET Zihinsel Gelişim Derneği, Sevgi Zihinsel Yetersizlik ve Araştırma Vakfı Kuruculuğu gibi yönlerinizde mevcut. Biraz da bu alandaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Bu sorunuza cevap vermek aynı zamanda toplum için bir farkındalık oluşturmak anlamına gelecek. Benim, 36 yaşında bir oğlum var. Hiperaktif, zihin engelli. Hemen hemen tüm yaşamı bize bağlı. İlk yıllarda, yani 36 sene önce devlet otoritesi de toplum da bu önemli sorunun yeterince farkında değildi. Zihin engelli kişilerin çok büyük çoğunluğu evlerinde, hiçbir maddi ve manevi destek olmadan ailenin kendi başına bakımındaydı; çok zordu. Hele, soysal ve ekonomik sorunu olan aileler, hele birden fazla çocuğu engelli olan aileler tam ve ama görenleri derinden yaralayan bir perişanlık içindeydi. O zamanlar mesleki nedenlerle yurt dışına çıktığımızda gelişmiş ülkelerde yapılanları görür çok üzülürdük. Sonraki yıllarda ülkemizde de bu sorunun derinliği anlaşıldı, önemsendi ve bazı kaynaklar oluşturuldu. Biz de yaklaşık 20 yıl önce SOMET Zihinsel Gelişim Derneği’ni kurduk.

SOMET Zihinsel Gelişim Derneği’ni kurarken amacımız zihin engellilik sorununu ortaya dökerek farkındalık yaratmak, eğitim hizmetine ulaşamayan zihin engellilere hizmet ortamları kurabilmek, özellikle Birleşmiş Milletler’in önerdiği eğitim hizmetini verebilecek bir eğitim ortamı oluşturmak, uygulamak ve dayanışma sağlamak idi.

84824Eed Dc61 4690 902F 75586A724Cb9

PROJE ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR

Konu ettiğim amaçla, Birleşmiş Milletler tarafından zihin engelliler için uygun görülen ve tavsiye edilen metodolojiyi kullanmak üzere “Zihin Engellilerin Toplum Temelli Eğitimi (ZETTE) Projesi oluşturduk. Dünya Bankası’ndan proje alarak fon oluşturup bu projeyi hayata geçirdik. İlk aşamada sosyal güvencesi olmayan yoksul aile çocuğu 43 zihin engelli çocuğu eğitim kapsamına aldık. Proje süresi dolunca oluşturulan hizmetleri devam ettirebilmek için Milli Eğitim Bakanlığı ruhsatlı bir eğitim merkezine dönüşerek orada yola devam ettik. Proje çalışmaları halen devam ediyor. Ara projelerle hem kısmi mesleki eğitim (hafif mobilya üretimi ve el işleri) hem de tiyatro, müzik/koro, spor takımları ile sosyalleşme faaliyetleri gösterdik. Çok sayıda geziler düzenledik. Bugün için projede hizmet almaya devam eden zihin engelli kişi sayısı 80’i buldu.

ÖNEMLİ BİR DAYANIŞMA SAĞLADIK

Şimdi ZETTE Projesi’nin ikinci aşamasına ulaştık. Artık eğitim verdiğimiz kişiler toplum içinde kendi başlarına yaşayabilir hale gelsin istiyoruz. Böylece eğitim faaliyetlerimiz devam ederken, mesleki ve sosyal yaşam faaliyetlerini de fiilen başlatmak istiyoruz. İnşallah 20. Yılımızda, kendimize ait 1,726 m2’ lik özgün projeli binamızda amaçladığımız, hayal ettiğimiz, gelişmiş ülkelerdeki düzeyde, üniversite işbirliği ile çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu 20 yıllık süreçte sayısı bini geçen çeşitli ayni ve önemli yeküne ulaşan nakdi yardımlarla ve burslarla da önemli bir dayanışma sağladık. SOMET, bir yandan yoksul zihin engellilerin dayanağı olurken, bir yandan da SOMET olarak bir marka haline dönüştü. Şimdiler bu markayı daha güçlü, daha yaygın faaliyetler ile Türkiye geneline açma zamanı. Desteğiniz için, zihin engelli kişiler ve aileleri adına içtenlikle teşekkür ederiz.


 


 

Kaynak: 2Eylül Haber