Yürüyüşün ardından basın açıklamasını Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına Esra Doğan, Genç Feminist Platformu adına ise Nesrin Uzun okudu.
Açıklamada, kadınların yaşam hakkına yönelik saldırıların ve cezasızlık politikalarının kabul edilemez olduğu vurgulandı. Kadınlar, hem meydanlarda hem adliyelerde mücadeleyi büyüttüklerini belirtti.
“Ölümler şüpheli, iktidarın ihmali kesin”
Esra Doğan açıklamasında, geçtiğimiz 25 Kasım’dan bu yana 282 kadın cinayeti işlendiğini, 287 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini hatırlatarak, şüpheli kadın ölümlerinin artık kadın cinayetlerini geçtiğini söyledi. Soruşturmaların etkin yürütülmediğine dikkat çeken Doğan, İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin gerçeği yansıtmadığını ifade etti.

“6284 uygulanmıyor, kadınlar korunmuyor”
Kadınların yaşam güvencesi olan 6284 sayılı Kanun’un etkin biçimde uygulanmadığını dile getiren Doğan, “6284’ü biz yazdık, biz uygulatacağız. Her ihmal edilen dosyanın, her kapatılan şüpheli ölümün takipçisi olacağız” dedi.
“Failler korunuyor, deliller karartılıyor”
Basın açıklamasında, kadın cinayetlerinde failin korunmasına yol açan ihmallerin ve cezasızlık politikalarının sürmesinin ölümlerin artmasına neden olduğu belirtildi. Kadınlar, “Her kadının ölümünde gerçek sorumlular açığa çıkarılana kadar mücadeleye devam edeceğiz” mesajını verdi.

“Biz çoğunluğuz, biz haklıyız, biz kazanacağız”
Kadınlar, şiddetin karanlığını örgütlü mücadeleyle dağıtacaklarını belirterek şu sözlerle açıklamayı bitirdi: “Bir kadını bile geride bırakmayacağız. Asla yalnız yürümeyeceğiz. Biz çoğunluğuz, biz haklıyız, biz kararlıyız. Biz kazanacağız!”
Genç Feminist Platformu’ndan Nesrin Uzun, geçtiğimiz yıldan bu yana şüpheli kadın ölümlerinin kadın cinayetlerini geçtiğini vurgulayarak, bu ölümlerin üzerinin “intihar”, “kaza” denilerek kapatıldığını söyledi.
Uzun, Rojin’in dosyasında iki erkeğe ait DNA’nın bir yıl boyunca saklanmasının, adli süreçlerdeki ağır ihmalleri gözler önüne serdiğini belirtti: “Kadınların ölümleri araştırılmıyor, deliller karartılıyor, failler korunuyor. Bu, münferit değil; sistematik bir cezasızlık politikasıdır.”





