Güncel haritalarda Eskişehir’in şiddetli kuraklık, yakın çevresinin ise orta şiddetli kuraklık bölgesinde yer aldığını belirten Güder, “Kuraklığı, susuzluğu ve iklim krizini bir bütün olarak ele almak şart. Şehrimizin içinde bulunduğu Sakarya Havzası, Türkiye’nin en büyük havzalarından biri ve sınırları içinde Ankara, Afyonkarahisar, Bolu, Bursa, Bilecik, Eskişehir, Konya, Kütahya gibi iller bulunuyor” dedi.
Sakarya Nehri’nin iki kaynaktan doğduğunu ve en önemli kolu olan 448 kilometrelik Porsuk Çayı’nın Eskişehir’den geçtiğini hatırlatan Güder, son dönemde su seviyesinin ciddi şekilde düştüğünü, suyun renginin değiştiğini ve bazı barajlarda doluluk oranının sıfıra yaklaştığını söyledi. Horsunlu Barajı’nda su seviyesinin %31-32’ye kadar gerilediğini ifade eden Güder, gölet ve barajlarda ise neredeyse su kalmadığını aktardı.
Tarımda su kullanımına da değinen Güder, Türkiye’de ve dünyada suyun %70-74’ünün tarımda tüketildiğini belirtti. Eskişehir’de sulama kanallarının %70’inin açık kanal sistemiyle çalıştığını vurgulayan Güder, “Açık kanallarda buharlaşma oranı yüksek. Porsuk Çayı’nın sulama altyapısı kapalı boru sistemine dönüştürülmeli. Suyu tasarruflu kullanmak zorundayız. Mısır gibi su tüketimi yüksek ürünler yerine kuru tarıma uygun hububat üretimi teşvik edilmeli” dedi.
Yeraltı sularının önemine dikkat çeken Güder, yağışların azalmasıyla bu kaynakların da çekildiğini belirterek, “Kaçak sondaj kuyuları tespit edilip kapatılmalı. Yasal olanlara sayaç takılarak kontrol sağlanmalı” uyarısında bulundu.
Porsuk Çayı’nın renginin değişmesine de değinen Güder, “Baraj kapaklarının kapanması, su seviyesinin azalması ve ötrofikasyon yosun artışına, oksijen azalmasına ve renk değişimine neden oluyor” diye konuştu.
Orman yangınlarının da su kaynaklarını olumsuz etkilediğini söyleyen Güder, açık kanallara atılan çöplerin ekosisteme zarar verdiğini belirtti. Ayrıca Çifteler ve Sivrihisar çevresinde görülen obruk oluşumlarının tarım için ciddi tehdit olduğunu vurguladı.
Güder, 2024’te yürürlüğe giren Sakarya Nehri ve Porsuk Barajı Havza Koruma Planı’nın önemli olduğunu hatırlatarak, “Nisan ayında %42 olan baraj doluluk oranı bugün %31-32 seviyesine düştü. Bu rakamlar alarm seviyesidir. Su hepimizin ortak malı ve hepimiz korumak zorundayız” ifadelerini kullandı.