Göcenoluk'ta yağmur duası ve sıla-i rahim etkinliği Göcenoluk'ta yağmur duası ve sıla-i rahim etkinliği

AKP tarafından Meclis’e sunulan ve 7527 sayılı yasa olarak kabul edilen, sokakta yaşayan hayvanlar ile ilgili düzenlemeye karşı Eskişehir, İzmir ve İstanbul’da yaşam hakkı savunucuları açlık grevine başladı. Eskişehir’de bir araya gelen yaşam hakları savunucuları, düzenledikleri basın açıklamasıyla “Katliam yasasına karşı yaşamı savunuyoruz” dedi. Açıklama sırasında, "Hayvan cinayetleri politiktir", "Toplamak demek öldürmek demek", "Kısırlaştır aşılat yerinde yaşat", "Hayvan yaşam özgürlük" sloganları atıldı.

62E552A4 6Cb4 47E1 Bcbb 08Ad43F53Fe6

DİRENİŞİMİZ ONLARIN SESİ

Yaşam Hakları Savunucuları adına konuşan Nafi Ülker yasa kapsamında hayvanların toplatılmasının hız kazandığı ve yerel yönetimlerin de bu sürece ortak olduğunu belirterek, “Bizler, İzmir, İstanbul ve Eskişehir’de yaşayan yaşam savunucuları olarak, hayvanların
yaşam hakkı için açlık grevine başlıyoruz. Bu grev, yalnızca bir protesto biçimi değil; barınak
denen ölüm kamplarında açlıkla, susuzlukla, hastalıkla boğuşan, diri diri gömülen, aç bırakılan can dostlarımızla kurduğumuz bir dayanışma köprüsüdür. Açlığımız onların
açlığıdır. Direnişimiz onların sesi, onların nefesidir. Bu yasa, bilime, vicdana, kamu yararına ve anayasal ilkelere aykırıdır. Yerel yönetimler ve kamu kurumları yıllardır sorumluluklarını yerine getirmezken, kısırlaştırma, aşılama ve rehabilitasyon çalışmaları için ayrılması gereken kaynaklar nereye harcandığı belirsiz bütçelerde buharlaşırken, çözüm diye sunulan şey yalnızca tecrit ve ölümdür. Yerel yönetimler ve kamu kurumları üzerine düşeni yapmazken, hayvanlar "çözüm" adı altında ölüm kamplarına hapsedilmekte, öldürülmekte veya ölümden beter yaşam koşullarına maruz bırakılmaktadır” ifadelerini kullandı. 

5658Fa5A Ef50 40Cc 96Fd C61494172798

YEREL YÖNETİMLER SUÇA ORTAK OLDU

Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, toplama ve katletme olaylarında ciddi bir artış yaşandığını ifade eden Ülker, “Bugün köpekler, algı operasyonlarıyla toplumun düşmanı ilan edilmiş, çocukların güvenliği bahanesiyle nefretin hedefi haline getirilmiştir. Oysa biz biliyoruz ki, çocukların güvenliğini bahane edenler bu ülkede çocuk istismarını aklayan, çocuk işçiliğini görmezden gelenlerdir. Kamusal huzuru tehdit eden, sokak köpekleri değil; hayatı değersizleştiren bu yıkım politikalarıdır. Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, toplama ve katletme olaylarında ciddi bir artış yaşanmıştır. Niğde’de ölüm çukurlarına atılan köpekler, Erzincan’da anestezi verilerek diri diri gömülenler, Osmaniye’de canlı gömüldüğü halde yaşamak için çırpınan hayvanlar, Altındağ’da ölüm çukuruna atılan hamile köpek, Mamak’ta açlıktan birbirini yemek zorunda bırakılanlar, Ümraniye’de zindanlara hapsedilen, Gebze’de canlı canlı poşetlenip çöpe atılanlar, Türkiye’nin dört bir yanında silahla, dirgenle, zehirle, dövülerek ya da açlığa mahkûm edilerek katledilen binlerce hayvan… Bunların hiçbiri “istisna” değil, yasanın doğrudan sonucudur. Bu katliam süreci sadece merkezi iktidarla sınırlı kalmamış, yerel yönetimlerin de suça ortak olmasıyla derinleşmiştir” şeklinde konuştu.

E16435Af 3B11 46E7 Aa1D D711C162D5C4

Muhabir: Esra Kahya