Kılıç, binaların deprem sonrası kullanım durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Bir depremden sonra kullanmasak da olur dediğimiz binalar konutlardır. Önemli olan vatandaşın binadan sağ çıkmasıdır. Ancak hastaneler ve okullar depremden sonra da hizmet vermek zorunda olan binalardır. Bu nedenle özellikle hastaneler, afet anında kesintisiz hizmet verebilecek şekilde inşa edilmelidir” dedi.
“GÜÇLENDİRME GEREKİYOR”
Tıp Fakültesi Hastanesi ve özel hastaneler konusundan da bahseden Kılıç, “Bir depremden sonra kullanmasak da olur dediğimiz binalar konutlardır. Konutlarda bina hasar alsa bile vatandaş içinden canlı çıksın bize yetiyor. Ama kamu binalarımız var, bunlar depremden sonra da kullanılacak binalardır. Bunlar okul ve hastaneler gibi binalardır. Hastaneler çok daha büyük öneme sahiptir ve deprem anında ambulanslarla gelen yaralılara hizmet verecek düzeyde etkilenmemesi gerekir. Son zamanlarda şehir hastanesinin altına deprem izolatörleri konuluyor. Bu deprem esnasında bir ameliyatın kesintiye uğramaması için yapılmaktadır. Bu gözle baktığımızda Eskişehir’de kamu binaları ve hastaneler ciddi şekilde ele alınmalıdır. En çok gündeme gelen Tıp Fakültesi Hastanesi ’dir. 1976 yılında inşaatına başlanan eski bir binadır. Son güçlendirme gerekliliği, binanın depreme dayanıksız olduğunu göstermektedir” dedi.

“MADDİ KARŞILIKLA ÖLÇÜLEMEZ”
Güçlendirme konusuyla ilgili de bilgi veren Kılıç, “Bir binanın güçlendirilmesi gerekiyorsa, bu binanın mutlaka güçlendirileceği anlamına gelmez. Eğer güçlendirme maliyeti, binanın yıkıp yeniden yapma maliyetinin yüzde kırkını geçiyorsa, kesinlikle yıkıp yeniden yapmak gerekir. Peki, hastanede durum nasıl? Bu binayı güçlendirmeye kalktığımızda, yüzde kırk maliyeti geçmiyorsa güçlendirme yapılabilir. Ancak hastane otuz yıllık bir bina olduğu için su tesisatları, havalandırma, ameliyathaneler, yer döşemeleri ve tuvaletler de yenilenmek istenirse maliyetler artar. Ayrıca güçlendirme sırasında hastane faaliyetleri sekteye uğrar. Örneğin Tıp Fakültesi Hastanesi kapasitesinin yüzde elli ile çalışması gerekirse bunun maddi karşılığı ölçülemez” diye konuştu.
“MODERN BİR BİNA YAPILMALI”
Kılıç, şöyle konuştu: “Bu nedenle Tıp Fakültesi Hastanesi için üç yeni, modern bir bina yapılmalı, yeni hastane binası tamamlandığında tıp fakültesi buraya taşınmalıdır. Elimizde kalan eski bina ise güçlendirilip hastane veya üniversitenin başka bölümleri için kullanılabilir. Eğer güçlendirme maliyeti yüksekse bina yıkılabilir ve yerine yeni bir yapı veya park yapılabilir. Tıp Fakültesi Hastanesi Eskişehir’in en önemli hastanelerinden biridir. Kapasitesini düşürecek bir çalışmaya kalkışmak büyük zarar verebilir. Bugüne kadar güçlüklerin nedeni de budur; bina riskli olduğu için kullanılmaya devam edilmesi istenmemektedir.”
“ÖZEL HASTANELER SAĞLAM MI?”
Eskişehir’deki diğer kamu binalarının önemine de dikkat çeken Kılıç, “Özel hastaneler sağlam mı? Performans analizleri yapıldı mı? Sağlık Müdürlüğü bu binalardan deprem performans analizlerini yaptırmalarını talep ediyor mu? Depremde performansını sağlayabiliyorsa faaliyet gösterebilir, sağlamıyorsa yeni binaya taşınmalıdır. Depremden sonra özel hastanelere, sağlık ocaklarına ve aile sağlığı merkezlerine de ihtiyaç vardır. Kamu binaları da önemlidir. Sevindirici bir gelişme olarak AFAD ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü yeni depreme dayanıklı binalar yapıyor; bunlar tamamlandığında Eskişehir için iyi bir gelişme olacaktır. Okulların bir kısmı yenilenmiş, ancak deprem dayanımı olmayan okullar hâlâ vardır. Çocuklarımız ve deprem sonrası kullanım için bu binalar da ele alınmalıdır. Konutlar zaten dönüştürülmelidir; bir depremde çoğu konutu yenilenmiş olarak yakalamış oluruz. Ancak tüm konutları bir gecede yenilesek bile kamu binaları ve hastanelere ihtiyaç vardır. Ayrıca kamu lojmanları da önemlidir. Depremden sonra görev alacak kamu görevlilerinin lojmanları depreme dayanıklı olmalıdır. Bu binaların listelenip dönüştürülmeye başlanması gerekir” diye konuştu.




