Başkanım, öncelikle Avrupa Türkleri Kültür ve Dayanışma Platformu'nun kuruluş amacı nedir? Çalışmalarından biraz bahsedebilir misiniz?
Ben uzun yıllar yurt dışında kaldım. Orada, zamanında Türkler gittiğinde bazı sorunlar yaşamışlar, bocalamışlar çünkü bilmediklerinden ötürü. Orada bizim gibi bir kurum kurulmuş. Hatta Mareşal diye bir adam vardı. Avrupa’daki bir belediye onu görevlendirmiş, tabii Brüksel’de başka birini de görevlendirmiş. Ben Türkiye’ye dönünce memleketime, Eskişehir’e baktım ve fark ettim ki Eskişehir aslında bir Avrupa şehri. Bu, gurbetçilerden de kaynaklanıyor; bütün Avrupalılar burada yaşıyor.
Gurbetçilerin yaşadığı sıkıntıları gördüm. İnsanlar bir ay izine geliyor; bir ay içinde tatilini mi yapsın, kimlik sorunları var, pasaport sorunları var, araba sorunları var, ceza sorunları var. İnsanlar bunlarla uğraşamıyor. Bunun için dedim ki, böyle bir platform oluşturalım. Bu platform, gurbetçilerin sorunlarıyla ilgilensin ve çözümler üretsin. Böyle bir yola çıktık ve platform kuruldu.
ÇOK GÜZEL BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİ
Bu platformun kuruluş sürecinde eskiden milletvekili olan, mekanı cennet olsun, Cemal Çavdarlı bize büyük destek verdi. Belçika Federal Milletvekiliydi. Dışarıdan da çok büyük destekler aldık. Platformu, Anemon Oteli’nin altında kurmuştuk ve verdiğimiz emeğin karşılığı oldu.
Aynı zamanda burada da, Ramazan aylarında binlerce insanı, özellikle garibanları destekliyoruz. Gıda yardımı yapıyoruz, yemek yardımı yapıyoruz. Maddi desteğimizi ise tamamen yurt dışından alıyoruz; Türkiye’den pek destek aldığımızı hatırlamıyorum, az alıyoruz aslında. Bütçemizi gurbetçilerden sağlıyoruz ve bu, çok güzel bir dayanışma örneği oluşturuyor.
Avrupa’daki gurbetçilerin en çok karşılaştığı sorunlar neler?
Gurbetçilerin bu sene karşılaştığı sorunlardan bazılarını örnekleyeyim. En çok karşılaştıkları sorun, araba sorunu. Mesela, adam Avrupa’dan arada bir araba getiriyor. İki yıl… İki yılı geçti mi zarar ediyor. En çok buradan problem görüyorum. Bir de emekli olanlar için dört yıl sorunu var. En çok bunlardan kaynaklanıyor.
İkincisi, gurbetçiler buraya gelince ülkelerine geldikleri için rahat davranıyorlar. Dilini bildikleri için, ehliyetlerini de aldırabiliyorlar. Üçüncü sorun, uçak biletleri. Bu çok hassas bir konu. Kışın, adam elli euroya Eskişehir’e gelebiliyor, yazın ise beş yüz euro. Bundan dolayı çok sıkıntı yaşıyorlar. Ben bunu defalarca anlattım, Ankara’ya da gittim ve Sayın Cumhurbaşkanımıza birebir konuştum. Külliyeden randevu almıştık, deprem oldu, çok kötü bir deprem yaşandı ve konular o şekilde kaldı.
ESKİŞEHİR’E BÜYÜK FAYDASI VAR
Uçak biletlerinden sonra havaalanında da büyük bir problem oluşuyor. Havaalanını durdurmak zorunda kaldık. Gurbetçilerin sorunlarını zamanında çözmezsek emlakçılar da etkileniyor. Türkiye’den Avrupa’ya, Avrupa’dan Türkiye’ye gelen insanların Eskişehir’e büyük faydası var. Emlak, dükkan alımları ve maddi güç açısından Eskişehir’in ekonomisine ciddi katkı sağlıyorlar. Biz bunları üzmeyecek, kırmayacağız. İşlerine geldiği sürece problemlerini çözmek bizim görevimiz.
Mesela, ben hiçbir gurbetçiyi nüfus bürosunda, emniyette, vergi dairelerinde veya belediyelerde bekletmiyorum. Sezonluk izne gelmiş bir kişi kimliğini değiştirecekse, on gün sonra randevu veriyorlar. On gün bekleyemiyor insanlar. Bu nedenle valimizle, emniyet müdürlerimizle, kaymakamlarımızla ve tüm belediye başkanlarıyla sürekli görüşüyorum. Emirdağ’ın ilçe ve köylerindeki belediye başkanlarıyla da görüşüyoruz. Bağları sıkı tutuyoruz. Platform olarak, Avrupa Platformu üzerinden tüm ilişkileri koordine ediyoruz, yemek veriyoruz ve sorunları çözüyoruz.
Gurbetçilerin sorunlarını dinliyoruz. Aynı şekilde Emirdağlıların ne sorunu var, onları da belirliyor ve çözümler üretiyoruz.
TÜM GURBETÇİLER BURAYI BİLİR
Gurbetçilerin hepsi bu platformu biliyor mu? Bu sene gelen gurbetçilerin en büyük şikayetleri neler?
Avrupa Türkleri Platformu çok tanınıyor. Gurbetçilerin hepsi platformu biliyor; en çok Belçika, Hollanda, Fransa’dan tanıyorlar. Oturduğumuz mekânı tanımayan yok. Burası bir birleşme noktası ve herkes burada buluşuyor.
Bazen Brüksel’den bir paket geliyor. Buradan uçak bileti saatlerini kontrol ediyoruz; kaçta kalkıyor, kaçta iniyor. Elemanlarımızı gönderiyoruz. Ben de bazen bekliyorum; herkesi tanıyorum çünkü kırk yıl yaşadım. Paketi alacak kişiye telefonunu veriyoruz, paket Eskişehir’e geliyor. Burası merkezi bir iletişim noktası; herkes birbirini burada görüyor ve haberleşiyor.
Avrupa’da bir haber veya olay olduğunda, ben oradan daha hızlı duyuyorum çünkü emekliler burada. Biz her gün sabah altıda burayı açıyoruz. Banyodan çıkıp çorba içmeden gelenler bile burada oturuyor. Gurbette ne var, ne yok tartışıyoruz; herkes biliyor, herkes takip ediyor.
Buradaki mekânın özelliği şu: Adam eşi ve çocuğuyla çarşıya çıkıyor, hanım hamama gidecek. Adam diyor ki: Benim ismim Sebahattin, ama gurbetlerde Sebo diyorlar. “Sebo’nun orada bir çay içelim diye buraya geliyoruz.” Burası Avrupa’da çok meşhur. Bütün Avrupa gurbetçileri biliyor.
EN BÜYÜK ŞİKAYET PAHALILIK
Bu sene gelen gurbetçilerin en büyük şikâyeti pahalılık. Türkiye çok pahalı, Avrupa’dan da pahalı. Geçen bir arkadaşım geldi, dondurma Avrupa’da daha ucuz, et çok pahalı. Arkadaşlar diyor ki, “Biz buraya geliyoruz ama masraflar çok yüksek.”
Şimdi şöyle, dünya ekonomisinde genel bir sıkıntı var. Orada bir kişi bir evde çalışsa bile geçinmek zor; bin eurodan düşük kiralar yok. Yani karı koca çalışırsa sıkıntıları yok ama tek başına yaşayanlar zorlanıyor. Örneğin, biri Avrupa’dan ev alıyor, villa alıyor ve şehrin dışına çıkıyor. Neden buradan ev alayım ki? Babamın evinde kalırım; tatile geldim, kendi evimizde kalıyorum. Ben de Eskişehir’de sadece bir ev aldım, başka yerde hiç ev almadım; Emirdağ’da ve Eskişehir’de evimiz var. Üçüncü, dördüncü ev almak gereksiz, yatırım amaçlı olarak düşünülebilirdi ama artık pahalı, alamıyorsun. Aynı paraya orada da ev alabiliyorsun.
BEYİN GÖÇÜ ÇOK FAZLA
Bir de çok beyin göçü var, onu da takip ediyorum. Gün boyunca, bazen üç dört beş kişi bana geliyor: 'Abi, Avrupa’ya nasıl gidebilirim? Kanada’ya nasıl gideriz? Zaten doktorlar, beyaz yakalılar ve çoğu genç yurt dışına gidiyor.
Gerçekten üniversite mezunu bir genç, burada Adalar’dan bir kafede çalışıyordu. Ama iyi İngilizce bildiği için Belçika’da bir fabrikada iş buldu. Belçika’dan belgelerini gönderdiler ve işe başladı. Çoğu genç de yurt dışına gidiyor; çünkü üç-dört üniversite bitirmiş olmalarına rağmen burada işsizler. Avrupa’da ise alım gücü daha yüksek. Örneğin bir ay çalıştın, üç bin avro kazandın diyelim; orada araba alabiliyorsun ama Türkiye’de araba veya ev almak hayal. Bu yüzden insanlar Avrupa’yı tercih ediyor. Orada alım gücü yüksek.
HERKESE YARDIMCI OLMAYA ÇALIŞIYORUZ
Son olarak, platformumuz çalışmalarına devam ediyor. Mahmudiye Kadın Kollarımız, Emirdağ Kadın Kollarımız var. Ramazan aylarında binlerce kişiye yemek veriyoruz. Bu çalışmalarımızı tamamen kendi ekip ve kaynaklarımızla gerçekleştiriyoruz. Yakında birlik toplantılarımız ve başka organizasyonlarımız da olacak. Ulusal başkanımız ve diğer onursal başkanlarımızla birlikte, platformun olumlu çalışmalarını sürdürüyoruz. Elimizden geldiğince herkese yardımcı olmaya çalışıyoruz.