Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve İletişim Başkanı Burhanettin Duran, "Hukuk ve Teknolojide Yeni Ufuklar Uluslararası Sempozyumu"na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen programda konuşan İletişim Başkanı Burhanettin Duran, gelişen teknoloji ve dijitalleşme ile sosyal medya mecralarında dezenformasyon ve kaosun arttığını söyleyerek, bunlara önlem alınması gerektiğin ve bu amaçla çalıştıklarını belirtti.
"Ekranla muhataplığın insanla muhataplığı aştığı bir sürece geldik"
Dijitalleşmenin toplumsal hayatın her alanında farklı yenilikler ve yeni meydan okumalar getirdiğini söyleyen Duran, "Bu meydan okumaların hukuk çerçevesinde ele alınması ve bizlere ne gibi etkilerde bulunduğunun derinlikli bir şekilde analiz edilmesi çok önemli bir zorunluluktur. Ekranla muhataplığın insanla muhataplığı aştığı bir sürece geldik. Yani artık yüz yüze görüşmekten daha fazlasını dijitalde görüşüyoruz ya da dijitalde vakit harcıyoruz. Halihazırda dünya genelinde 5.5 milyardan fazla insan internet kullanıyor. Sosyal medya kullanıcıları olarak baktığımızda bunun yüzde 64'ünün yani insanlığın yüzde 64'ünün böyle bir kullanım içerisinde olduğunu görüyoruz. Yine Türkiye'de internet kullanım oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu görüyoruz. Tabii sosyal medya ise her geçen gün daha fazla kullanılan bir alan" ifadelerini kullandı.
"Değişime adapte olmak durumundayız ama aynı zamanda bu değişimi de yönetmek durumundayız"
Hem Türkiye'de hem dünyada iletişim biçimlerinin, bilgi akışının ve toplumsal etkileşimin hızla değiştiğine dikkati çeken Duran, "Bu değişime adapte olmak durumundayız ama aynı zamanda bu değişimi de yönetmek durumundayız. Bir selin bizi alıp savurduğu gibi sosyal medya alanındaki hercümercin bizi şekillendirmesini bekleyemeyiz. O halde bunu analiz ederek yapılması gerekenlere odaklanmak durumundayız. Yine yapay zeka ve büyük dil modellerinin sosyal medyayla entegrasyonu bize tabii verimlilik açısından da çok önemli fırsatlar getiriyor. Bu denli bizi kuşatan tüm insanlığı kuşatan yanılsama alanı dediğimiz bir alan da genişliyor. Yani nelerden bahsediyorum? Aslında hepimizin bildiği konular bunlar. Dijital kamusal alanın şeffaf olmayan kodlara teslim olması. Yani bir takım algoritmik tahakkümler. Yine Deep Fake teknolojileriyle üretilen sahte içerikler, büyük verinin illegal kullanımı ve dijital platformların çizdiği sınırlar bütün bunların hepsi algıları oluşturuyor. Daha sonra da bu algılardan yargılara varılıyor. Bu kısa değerlendirme bile acaba bizim neler yapmamız gerekir sorusunun önemini bize hatırlatıyor" dedi.
"Yankı odalarıyla sadece duymak istediğiniz şeyleri dinleyerek ya da konuşarak bir kutuplaşma üretildiğini fark etmek gerekiyor"
Sosyal medya mecralarında bir kaosun söz konusu olduğunu ve bu kaosu yönetmek için önlem alınması gerektiğini ifade eden Duran, "En kırılgan kesimlerde çocuklarımız ve aslında ailemiz. Böyle baktığımızda kontrolsüz ekran süresi, travmatik içerikler, dijital zorbalık, yanlış ve yanlı bilgilendirme, psikososyal sağlığı ve bedensel gelişimi etkileyecek önemli olumsuz tesirlerde bulunabiliyorlar. Açıkçası ailelerde sosyal izolasyon olgusu da hali hazırda tecrübe ediliyor. O zaman biz filtre balonları, yankı odaları aracılığıyla insanları kendi görüşlerini pekiştirdikleri bir alan olmaktan çıkması gerektiğini düşünüyoruz sosyal medyanın. Bu yönüne dikkat etmek gerekir. Hatta bu yankı odalarıyla sadece duymak istediğiniz şeyleri dinleyerek ya da konuşarak bir kutuplaşma üretildiğini fark etmek gerekiyor. Ne yazık ki siyasetin de bu şekilde kutuplaştırıldığı bir sosyal medya alanı bize fayda üretmekten ziyade öfkeleri ve yeni sorunları hatta suçları beraberinde getirme durumuyla karşı karşıyayız" diye konuştu.
"2022 yılından bu yana sadece bizim merkezimizde 2 bin 500'e yakın dezenformasyon ve algı operasyonunu tespit ettik ve ifşa ettik"
Sosyal medyadaki yanıltıcı ve yalan haberlere karşı İletişim Başkanlığı olarak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kurduklarını hatırlatan Duran, şöyle devam etti:
"2022 yılından bu yana sadece bizim merkezimizde 2 bin 500'e yakın dezenformasyon ve algı operasyonunu tespit ettik ve ifşa ettik. Bu, Türkiye olarak aslında dezenformasyona en fazla muhatap olan ülkelerden birisi olduğumuzu da ortaya koyuyor. Yine kişisel verilerin işlenmesi çok önemli bir güvenlik meselesidir. Hem kişisel anlamda hem ulusal güvenlik anlamında. Sosyal medya şirketlerinin veri güvenliği ve mahrumiyet ihlallerine biz defalarca şahit olduk. Bu ihlallere neden değiniyoruz? Çünkü bu filtreler ve algoritmik yanlılığın kullanımıyla uluslararası konuların nasıl gündeme getirileceği ya da sessizleştirileceği hakim bir konuma geldi. Böyle baktığımızda biz bu manipülasyon ve karartma uygulamalarının en çarpıcı örneklerinden bir tanesini İsrail'in saldırılarıyla ilgili yani Gazze'de yapılan soykırımla ilgili gördük. Netanyahu ve katliam şebekesi savaş teknolojisini masum insanları öldürmek için soykırım için kullanmakla kalmadı aynı zamanda sosyal medyayı da bu şekilde manipüle etti. Sosyal medya bu anlamda bir savaş aracı olarak kullanıldı. Bu süreçte akla gelen ilk husus nedir? Kendi yerli ve milli platformlarımızı oluşturmak ve bunlara önem vermek. Türkiye olarak bizim politikalarımızda teknolojiye yaklaşımımızda her zaman merkezine insanı koydu. Bu çerçevede Cumhurbaşkanımızın insana verdiği önem hepimizin malumudur. Bu anlayışla ortaya koyulan gayretler kıymetli çalışmalar hepimizi gururlandırıyor. Nitekim bağımsız, güvenilir ve özgün platformumuz NEXT Sosyal kısa sürede 1 milyonu aştı. Yine TRT'mizin hayata geçirdiği uluslararası dijital platformumuz ‘Tabii' bizim kendi perspektifimizle ve aile anlayışımızla oluşturulmuştur ve önemli bir boşluğu doldurmuştur."
"Hukuki düzenlemeler, inovasyonun güvenlik ile dengelenmesi, sosyal ağ sağlayıcılarının sorumlulukların arttırılması ve kullanıcı haklarının güçlendirilmesi için en önemli teminattır"
Uluslararası alanda ihtiyaç duyulan güvenli ve adil iletişim ekosistemi için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Duran, "Dijital alan her gün yeni bir teknolojinin uygulandığı, yeni bir bileşenin eklendiği ve bu yönüyle de yasal düzenleme yapmanın mecburi ama aynı zamanda dinamik olduğu bir alandır. Hukuki düzenlemeler, inovasyonun güvenlik ile dengelenmesi, sosyal ağ sağlayıcılarının sorumlulukların arttırılması ve kullanıcı haklarının güçlendirilmesi için en önemli teminattır" dedi.