Çam konuşmasında, “Kadına yönelik şiddetle mücadelenin günü değil; AKP iktidarında her gün yeniden yaşanan, sayıları giderek artan ölen kadınların, korunamayan hayatların acı günüdür.” Dedi. 2025 yılında, yani 328 günde şüpheli ölümler de dahil 482 kadının hayattan koparıldığını belirten Çam, “Neredeyse her gün en az bir kadın öldürüldü. Kadınların yüzde 65’i evlerinde öldürüldü. Geçen yıl bu oran yüzde 57’ydi. Yani kadınların en güvende olmaları gereken yer artık mezarları hâline geldi.” İfadelerini kullandı.
Koruma kararlarının etkisizliğine değinen Çam, “Koruma kararı olmasına rağmen öldürülen 9 kadın var. Kadın devleti yöneten iktidara gidiyor, ‘Beni koru’ diyor, karar çıkıyor ama o koruma sadece bir kâğıt olarak kalıyor. Hatta İçişleri Bakanı tarafından, kapıyı açıp öldürüldüğü için bile kadın suçlanıyor.” Sözleriyle tepkisini dile getirdi. Kadına yönelik şiddetin bireysel değil toplumsal, kültürel ve siyasal bir sorun olduğunu vurgulayan Çam, “Kadına yönelik şiddetin kökünde kadını eşit bir birey olarak konumlandıramayan zihniyet, cezasızlığı besleyen adalet sistemi ve etkisiz koruma mekanizmaları yatıyor.” Dedi. Kadınların yaşamlarına dair kararlarının hâlâ erkek tahakkümü tarafından denetlenmek istendiğini belirten Çam, “Giyimi, işi, eğitimi, boşanması, çalışması… Bu bahaneler kadınların ölüm sebebi olmaya devam ediyor.” Diye konuştu.
İktidarın kadınları neden koruyamadığı sorusunu gündeme taşıyan Çam, TBMM’ye de çağrıda bulunarak, “Neden hâlâ caydırıcı cezalar yasalaştırılmıyor? Neden TBMM acil toplanıp şiddete karşı yaptırımları ağırlaştırmıyor? Haksız tahrik indirimleri neden kaldırılmıyor? Neden hâlâ ‘iyi hâl’ adı altında katillere indirim veriliyor?” sorularını yöneltti. TBMM Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Komisyonu’nun raporunu sunmasının üzerinden 4 buçuk ay geçtiğini hatırlatan Çam, “O günden bu yana 106 kadın daha öldü. Bunun hesabını da sormayacak mısınız veya vermeyecek misiniz?” dedi.
Çözümün mümkün olduğunu vurgulayan Leyla Çam, dünyanın farklı ülkelerinde başarı sağlayan yöntemleri hatırlatarak zorunlu elektronik kelepçe, etkin koruma sistemi, hızlı müdahale ekipleri, ağır yaptırımlar, uzmanlaşmış kolluk birimleri, fail rehabilitasyon programları ve ihtisas mahkemeleri gibi uygulamaların Türkiye’de de hayata geçmesi gerektiğini söyledi. İYİ Parti’nin bu konuda kararlı olduğunu belirten Çam, “Geçtiğimiz yıl kadına yönelik şiddet başta olmak üzere şiddetle mücadele çalıştayımızı düzenledik. Önerilerimizi TBMM’ye, bakanlıklara, üniversitelere ve STK’lara ilettik. Hiçbir şey bilmiyorlarsa bu bildirgemizi bir kez daha onlara gönderelim, okuyup faydalansınlar.” Şeklinde konuştu.
Kadının toplumdaki statüsünün güçlendirilmesinin şiddetin önlenmesinde temel adım olduğunu vurgulayan Çam, “Toplumun yarısını oluşturan kadının statüsünün güçlendirilmesi, temsil eşitliğinin sağlanması; faillerin hiçbir aftan yararlandırılmaması; haksız tahrik ve iyi hâl indirimlerinin kaldırılması ve güçlü bir devlet mekanizmasının kurulması şarttır.” Dedi. Açıklamasını sert bir ifadeyle sonlandıran Çam, “Kadınları, çocukları bile koruyamayan bu iktidar kimseyi koruyamaz. Kadınları yaşatamayan bir ülke geleceğini yaşatamaz. Atatürk’ün ‘Yeryüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir’ sözünden hareketle İYİ Parti’nin hedefi, kadınları eşit vatandaşlar olarak yaşamın tam merkezine konumlandırmaktır. Kadın Cumhuriyettir, Cumhuriyet kadındır.” İfadelerini kullandı.




