Atak, hükümetle yapılan görüşmelerde gayriresmî sözler verildiğini, bu sözlerden birinin de altı aylık dönem yüzde 11 zam olduğunu söyledi. Ancak bu fedakârlığın, 630 bin kamu işçisinin iki yıl boyunca yaşadığı yüzde 25 gelir kaybına ek olarak, yeni haklar kazanmalarının da önüne geçtiğini ifade etti. Atak, "Hiçbir yeni kazanım söz konusu değil" diyerek mevcut sözleşmelerin işçilere ek bir fayda sağlamadığını vurguladı.
Toplu sözleşme süreci işlemiyor
Atak, “Bu süreç Türkiye'deki toplu sözleşmeleri adeta ikili görüşmelere indirgemiş durumda ve bu durum işçi sınıfı için ciddi bir tehlike oluşturuyor” dedi. Yasal olarak 60 gün sürmesi gereken toplu iş görüşmelerinin aylardır tamamlanamadığını belirten Atak, normalde grev veya Yüksek Hakem Kurulu gibi yolların açık olması gerektiğini ancak bunların hiçbirinin uygulanmadığını dile getirdi. Başkan Atak, Türk-İş ve Hak-İş genel başkanlarının Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile sadece ücretler üzerinden görüştüğünü ancak işyerlerine özgü daha pek çok sorunun bulunduğunu ifade etti. Milli savunma sanayindeki sorunların da dile getirilmesine rağmen hiçbirine çözüm üretilmediğini belirtti.
Atak, mevcut toplu iş sözleşmelerinin adeta dayatma yoluyla işçilere kabul ettirilmeye çalışıldığını vurguladı. 2 Ağustos'ta imzalanan protokole rağmen, normalde 1 Mart'ta başlaması gereken yeni ücretlerin hâlâ geçerli olmadığını, görüşmelerin de 6 Şubat'tan beri tamamlanamadığını ekledi.
Geçinemiyoruz
Kamu işçilerinin inanılması güç bir mağduriyet yaşadığını söyleyen Atak, kiraların katlanarak arttığını, ailelerin çocuklarının eğitim masraflarını karşılayamadığını, kredi kartı borçlarının ve icra dosyalarının arttığını belirtti. Atak, böylesine zor bir ortamda kamu çerçeve protokolünün imzalanmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Üstelik bu protokolün, işçilerin büyük çoğunluğunun onayı ve görüşü alınmadan imzalanmasının demokrasiye ve sendikal haklara aykırı bir durum olduğunu söyledi. Atak son olarak, Anayasa Mahkemesi'nin kamu çerçeve protokolünün yasal dayanağını ortadan kaldırmasına rağmen, bu protokolün iş kolları toplu iş sözleşmelerine dayatma olarak sunulmasına tepki gösterdi. Sendikal hareketin de bu duruma yeterince tepki verememesinin, yaşanan mağduriyetin en önemli nedenlerinden biri olduğunu belirtti.