Operatör Doktor Halil İbrahim Gündüz kimdir, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1977 Hatay doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Hatay’da tamamladım. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Uzmanlığımı Dicle Üniversitesi’nde tamamladım. 2007 yılından beri Eskişehir’de Beyin Cerrahı uzmanı olarak görev yapmaktayım. 2007’de Eskişehir Devlet Hastanesi’nde göreve başladım. 2018’de Eskişehir Devlet Hastanesi’nin Şehir Hastanesi’ne taşınmasıyla birlikte çalışmalarımı burada sürdürdüm. Geçen yıl bir süre Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde görev yaptım. Altı aydır da bu hastanede çalışmaktayım. Beyin cerrahisiyle ilgili birçok ameliyatı icra ediyor, hastalarımıza şifa bulmalarında vesile olmaya çalışıyoruz.
SİNİR NEREDEYSE BİZ ORADAYIZ
Beyin ve sinir cerrahisi alanı hakkında toplumun bilmesi gereken temel bilgiler nelerdir? Vatandaşlar hangi durumlarda size başvurmalı?
Beyin ve sinir cerrahisi, toplumda zaman zaman nöroloji ile karıştırılabilen bir branştır. Aslında aradaki fark oldukça nettir. Dahili anlamda yani hastalığın tanısını koyan, hastalığın süregelen tedavisini yapan bölüm nörolojidir. Beyin cerrahisi ise daha çok cerrahi işlemleri yapan bölümdür. Yani toplumda bizi nöroloji ile karıştırdıkları oluyor fakat biz işin cerrahi tarafındayız. Baş ağrısı, dengesizlik, bir tarafta kuvvet kaybı, görme bozukluğu, bel-boyun hastalıkları, omurga kırıkları, uyuşma, kafa ve omurga travmaları gibi şikâyetlerde hastalar beyin cerrahisine başvurabilir. Özetle “sinir neredeyse biz oradayız.”
AVRUPA’NIN DÖRT KATI ORANINDA FITIK
Beyin cerrahisi kapsamında beyin tümörleri, beyin anevrizmaları, beyin kanamaları, boyun fıtıkları, boyun kırıkları, omurga kırıkları, bel ameliyatları, ameliyatsız bel ağrılarının çözümleri, mikroinvaziv diskektomiler, lomber diskler, endoskopik diskektomiler, periferik sinir onarımları, sinir kesileri, sinir sıkışmaları (karpal tünel, ulnar tuzak, peroneal tuzak, dizde, ayakta, elde sinir sıkışmaları) gibi pek çok hastalık ve girişim bu branşın ilgi alanına girmektedir. Ancak günlük pratikte en çok yaptığımız ameliyatlar bel ve boyun fıtığı ameliyatlarıdır. Çünkü biz toplum olarak omurgamıza çok dikkat etmiyoruz. Avrupa’nın dört katı oranında fıtık görülüyor. Bunun nedeni omurgamızı nasıl koruyacağımızı bilmememizdir.
HER FITIK AMELİYAT EDİLMEZ
Her fıtık ameliyat edilmez. Bizim “kırmızı çizgilerimiz” vardır ve ancak bu durumlar olduğunda ameliyat zorunlu hale gelir. Örneğin hastada kuvvet kaybı varsa, yani ayağını sürüyorsa ya da ayağını oynatamıyorsa sinir ciddi baskı altındadır ve bu durumda kesin cerrahi gerekir. İdrar kaçırma başlamışsa veya altı haftadan fazla süren, tüm medikal ve algolojik tedavilere rağmen hayat konforunu bozan ağrılar varsa da cerrahi zorunludur. Eğer bu kırmızı çizgiler yoksa, cerrahi dışı yöntemler öncelikle denenebilir.
AMAÇ FITIĞI KÜÇÜLTMEK
Tedavi süreci aşamalıdır. Öncelikle medikal tedaviler uygulanır; kas gevşeticiler ve ağrı kesiciler kullanılır. Ardından fizik tedavilerle kas güçlendirici egzersizler yapılır. Daha sonra ağrıya yönelik enjeksiyonlar devreye girer. Nokta atışı enjeksiyon, sinir çıkışlarında ödem yapan küçük fıtıklar için uygulanır; skopi veya ultrason eşliğinde iğne ile sinire kortizol enjekte edilir. Birden fazla fıtığı olan veya daha önce ameliyat edilmiş hastalarda kaudal enjeksiyon yapılır; kuyruk sokumunun üstündeki doğal delikten girilerek yapışıklıklar açılır ve ağrı azaltılır. Kasığa ve kalçaya vuran ağrılarda sakroiliak enjeksiyon, siyatik sinir sıkışmalarında ise priformis enjeksiyonu uygulanır. Daha ileri vakalarda nükleoplasti ile fıtık diski içine eritici madde veya lazer uygulanarak fıtık küçültülür. Amaç fıtığı küçültmektir. Eğer bu yöntemlerle sonuç alınamazsa cerrahi gündeme gelir. Cerrahiye karar verilirse teknoloji sayesinde artık daha küçük kesilerle, daha az dokuya zarar vererek işlemler yapılabilmektedir.
AMELİYAT SONRASI HASTA AYNI GÜN TABURCU EDİLEBİLİR
Endoskopik diskektomi yönteminde yaklaşık 1 cm’lik bir kesiden özel bir boru ve endoskop yardımıyla girilerek, skopi eşliğinde fıtık boşaltılır. İşlemden 2 saat sonra hasta yürütülür, aynı gün taburcu edilir ve birkaç gün içinde işine dönebilir. Mikroinvaziv mikrodiskektomi yönteminde ise yaklaşık 1,5 cm’lik bir kesiden özel bir ekartörle girilerek, mikroskop altında sinir 360 derece görülür ve fıtık çıkarılır. Bu yöntem kaslar sıyrılmadan, anatomiyi bozmadan yapılır. İşlem sonrası hasta yine aynı gün taburcu edilebilir.
Boyun fıtıklarında da aynı kırmızı çizgiler geçerlidir. Ek olarak denge bozukluğu gelişebilir. Hastalar bazen bir sabah kola vuran şiddetli ağrı, kolunu kaldıramama, parmaklarda hareket kısıtlılığı ile uyanır. Bu ağrı yaşam konforunu ciddi şekilde bozar. Öncelikle cerrahisiz yöntemler denenir; ancak kuvvet kaybı, idrar kaçırma veya uzun süreli ağrı varsa cerrahi gündeme gelir.
OMURGAMIZI KORUYAMIYORUZ
Fıtıkların sık görülme sebeplerine baktığımızda ise toplum olarak omurgamızı korumayı bilmediğimizi söylemek mümkündür. Örneğin yük kaldırırken diz ve kalçayı kullanmamız gerekirken biz doğrudan bele yük bindiriyoruz. Tek taraflı yük taşımak yerine iki tarafa eşit yük dağıtılması gerekirken buna da dikkat edilmiyor. İş güvenliği eğitimlerinde doğru kaldırma ve taşıma yöntemleri öğretilse de çoğu kişi uygulamıyor. Bu nedenle bizde bel ve boyun fıtıkları Avrupa’ya göre çok daha sık görülüyor. Eğitim ve farkındalık bu noktada büyük önem taşımaktadır.
Teknolojinin gelişmesi beyin ve sinir cerrahisi alanındaki tedavileri nasıl etkiledi? Gürlife Hastanesi’nde hastalarınıza sunduğunuz özel hizmetler veya fark yaratan uygulamalar nelerdir?
Şimdi teknoloji olumlu yönde çok gelişiyor. Yapay zekâ da başladı. Biz örneğin skolyoz ameliyatlarında kaç vida koyacağımızı, ne kadar açıyla yerleştireceğimizi, hangi kemiklere müdahale edeceğimizi bilgisayara yüklüyoruz. Program bize bir öngörü hazırlıyor. “Şöyle yaparsanız şu kadar düzelir, böyle yaparsanız bu kadar risk alırsınız” diye sonuçları gösteriyor. Cerrahi esnasında kullandığımız nöromonitör sistemleri var; biz orada açı verirken fazla bir açılanmaya yaklaştığımızda siniri eziyor muyuz diye bizi uyarıyor.
YAPAY ZEKA YOL GÖSTERİYOR
Beyin tümörü ameliyatlarında nöronavigasyon sistemi bize yol gösteriyor; MR’ı yapay zekâya veriyoruz ve ameliyat sırasında hangi açıyla gireceğimizi, tümörün yerini ve beynin hassas bölgelerine yaklaşıp yaklaşmadığımızı gösteriyor. Bu sistemler hem hastanın riskini azaltıyor hem de cerrahın konforunu artırıyor, ameliyatın başarısını yükseltiyor. Yeni mikroskoplarla 1,5 cm’lik kesiden 5 cm’lik alanı görebiliyoruz, sinire zarar verme olasılığımız çok düşük oluyor. Gürlife Hastanesi’nde akıllı mikroskop, nöronavigasyon ve nöromonitör sistemlerini vakaya uygun şekilde kullanıyoruz. En sık yaptığımız işlemler mikroinvaziv mikrodiskektomiler, boyun fıtığı ameliyatları ve uygun vakalarda ameliyatsız bel fıtığı tedavileridir; nokta atışı tedavilerde hasta işlemden 10 dakika sonra yürüyebiliyor, aynı gün evine gidiyor, ertesi gün işine dönebiliyor.
ÇIKIKÇILAR FELÇ RİSKİNİ ARTIRIYOR
Toplumumuzda en büyük problemlerden biri de “çıkıkçılar.” İnsanlar maalesef belini, boynunu çektiriyor. Halbuki basit bir medikal tedaviyle düzelebilecek bir fıtığı bu müdahaleler yüzünden ameliyatlık hâle geliyor. Biz, idrar kaçırma, düşük ayak hatta felç tablosuna kadar giden vakalarla karşılaşıyoruz. Yani ameliyatsız kurtarabileceğimiz hastaları, çıkıkçıya gittikleri için ameliyat etmek zorunda kalıyoruz. Hatta bazen vida koymadan yapabileceğimiz bir ameliyatı, bel kaydığı veya kırıldığı için vidalamak zorunda kalıyoruz. Burada en önemlisi tıbba güvenmek. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi: “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” Hastalarımız kendilerini güvenle bize emanet etsinler.
Son olarak, beyin ve sinir cerrahlarına düşmemek adına vatandaşlara ne tavsiye edersiniz?
İş sağlığı ve güvenliğinde anlatılanların dikkate alınması gerekiyor. Eskişehir endüstriyel bir şehir ve hastalarımızın çoğu beden gücüyle çalışan emekçiler. Biz iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine gittiğimizde görüyoruz ki insanlar uyuyor, dinlemiyor. Oysa bu onların hayatını etkiliyor. Bunlara kulak vermek, öğretilenleri uygulamak lazım.
YÜRÜMEYİ TERCİH ETMELİYİZ
İkinci olarak koruyucu tedavi çok önemli. Vücudumuzu nasıl kullanacağımızı öğrenmeliyiz. Ağır kaldırırken doğru pozisyon almak, yükü bel yerine diz ve kalçaya bindirmek, tek taraflı yük taşımamak gibi basit önlemler fıtık riskini azaltır. Düzenli egzersizle bel, boyun, sırt ve karın kaslarımızı güçlendirmemiz gerekir. En basitinden yürüyüş bile çok değerlidir. Ancak spor yaparken bilinçli olmak gerekir. Spor salonuna giden birçok hastamız yanlış teknikle çalıştığı için bize geliyor. O yüzden mutlaka profesyonel destek alınmalı. Kısacası; belimizi ve omurgamızı korumak, düzenli egzersiz yapmak, kilo almamak ve bilinçli hareket etmek gerekiyor.