Bu günlerde bir sosyal sendikacılık hikayesi ile karşı karşıya olduklarını aktaran Tekin, “Sendikacılığı çalışanların sosyal, özlük ve ekonomik haklarının aranması yerine yanlış bir algı ile sosyal belediyecilik anlayışını model alarak biz sosyal sendikacılık yapıyoruz diye piyasaya sunmak Sendikacılığı katletmekten, çalışanlarıda aldatmaktan başka bir şey değildir” dedi.
“Günümüzde bazı sendikaların üyelerden gelen aidatların belkide sadece onda birini harcayarak yaptıkları promosyon, hediye, dar kapsamlı tatil, taksi hizmetleri, marketçilik gibi faaliyetlerle sosyal sendikacılık yapıyoruz hikayesi aynı şeydir” diyerek sözlerine devam eden Tekin, “Sendikanın ve sendikacının görevi çalışanların haklarını aramak geliştirmek ve insanca çalışabileceği çalışma ortamı sağlamak ve insanca yaşayabileceği bir ücret alabilmesinin mücadelesi vermektir.
Bu gün geldiğimiz noktada memur sendikacılığında sendika ödeneğinin Devlet tarafından karşılanması, Anayasa mahkemesinin iptal süreci öncesinde ise baraj üstü sendikaların üyelerine adeta ölümü gösterip sıtmaya razı edercesine bize üye olursanız 340 TL fazla alacaksınız diye kolaycı sendikacılık hareketi 30 yıllık daha çok genç bir geçmişi olan memur sendikacılığı'nın içini boşaltmış durumdadır” diye konuştu.
Tekin, “Siyasetle sendikacılığın içiçe geçtiği bir süreçte sendikacıların koltuklarını korumak ve nepotizme ( Akrabacılık) dayalı sendikal anlayışı nedeni ile çalışandan yana değilde idareden ve siyasetten yana tavır alması ve adeta onların gölgesinde korku imparatorluğu oluşturması, çalışanların sendikanın hakkını arayamadığını bildiği halde sanki o sendikal yapılara üye olma zorunluluğu hissetmesine neden olmaktadır. Böylelikle çalışanlar nazarında Memur Sendikacılığı hak arama mücadelesindeki inancını kaybetmiştir” diye konuştu.
Tekin, son olarak çareyi 4688 sayılı kanunun ILO normlarında yeniden hazırlanması olduğunu vurguladı.